Oradan değil traducir portugués
261 traducción paralela
Buraya, oradan değil!
Por aqui, aí não!
- Oradan değil, buradan.
- Para aqui, não para aí.
Yok, oradan değil.
Não, não.
Oradan değil, öbür kapıdan.
Não por aí. Pela outra porta.
Oradan değil. Buraya!
Não é para aí, é para aqui.
Oradan değil. Buradan.
Por aí, não.
Oradan değil.
Não por aí.
Hey bayan, oradan değil.
Ei, senhora, por aí não.
Salak oradan değil, mikrofona.
Não! Ao microfone!
- Hayır, oradan değil.
- Não! Por aí não.
Oradan değil, Kukla deliğinden...
Não, por aí não, por cima. Por onde entram as estatuetas.
Oradan değil.
Para aí, não.
oradan değil!
Não por ali!
oradan değil.
Por aí, não.
Oradan değil misiniz?
Não trabalha para eles?
Hayır, oradan değil, bu taraftan.
Não, nem falar. Eu irei a Réquillart.
Oradan değil.
Por aí, não.
- Hayır oradan değil.
- Não é nada.
Oradan değil!
Por aí não!
Oradan atlamayacağız, değil mi?
Não saltamos daí, saltamos?
Sanırım oradan Catalina görünüyor ama bugün değil.
Deve ser deste que se avista Catalina. O dia é que não é propício.
Yine de oradan indik, değil mi Charlie?
Nós o descemos, não foi, Charlie?
Sonuçta oradan çıkacak, değil mi?
Pelo menos, sai dali.
Baltimore. İstiridyeler oradan geliyor, değil mi?
É de onde vêm as ostras, não é?
Halkın oradan çok uzakta değil, ve onlarla duvar arasında, sadece senin yeteneğin duruyor.
Seu povo não estão longe de lá. Só o seu talento permanece entre ele e a parede.
Oradan görebileceğiniz bir şey değil.
Agora, amigos, não poderão ver nada aí parados.
Eğer bir kömür madenine girerse yüzüne biraz kömür bulaşarak oradan çıkar, değil mi?
Se ele tivesse descido a uma mina depois de uma catástrofe... sujaria a cara de carvão, não é assim?
- "Oradan siktir olup çıkmak" değil mi?
Deveria pensar em sair daqui?
Ama aşağıda nehir pek derin değil, arabayı oradan geçirebiliriz.
Mas há uma passagem rio abaixo para atravessarmos a carroça.
Oradan hemen çıkmak istiyorsun değil mi?
Propulsores adicionais... estás com pressa para sair daqui, não estás?
Burası oradan çok daha iyi, öyle değil mi?
Mas assim é bem melhor, não é?
Oradan kurtulduk değil mi? Evet, kurtulduk.
Nós nos saímos bem.
Oradan çıkıp bunun olduğunu unutman için hala geç değil.
Ainda não é tarde para sair e esquecer o que aconteceu.
Nasıl yaparsanız yapın, umurumda değil. Deetz'leri oradan hemen çıkartmalısınız!
Façam o que quiserem, mas tirem de lá os Deetzes!
Sen oradan geldin, değil mi?
É o teu país, não é? - Sim.
Onu o tekerlekli sandalyeye bağlayan aşk değil mi? Belki aşk onu oradan kurtarabilir.
Se foi o amor que o pôs naquela cadeira... talvez o amor possa tirá-lo de lá.
Sicilya, oradan uzak değil.
Daí, não é longe da Sicília
Kötü anılarını canlandırmak istemiyorum... ama Serrano Chicago'da iş yaparken seni oradan uzaklaştırmıştı, değil mi? Beni uzaklaştırmadı.
Olha, não quero trazer o passado para aqui, mas não foi o Serrano que saiu de Chicago quando ele orientava as coisas lá?
Fakat herkes, ben dahil, Alman Elçiliği'nin kapısını çalıp oradan zengin biri olarak çıkabilir, bu kağıt kendisindeyse, değil mi?
Mas toda a gente, incluindo eu, podia dirigir-se à embaixada americana, que quando saísse seria rico, se tivesse este documento?
Üstelik, onu oradan ancak bir Süpermen kurtarabilir, kendisine doğumgünü pastası yerine bir dilim tavşan pastası verildi diye zır zır zırlayan çirozun teki değil.
Além disso, seria necessário um super homem para o tirar de lá, não o tipo de fracote que chora só porque alguém lhe dá uma fatia de tarte de coelho em vez de bolo de aniversário.
Herkes oradan alır. Burada ne yazdığı umurumda değil.
Não me interessa o que aqui diz!
- Ne kadar olduğu umurumda değil. Oradan çıkarmalıyız hemen.
- Temos de o mudar imediatamente.
Evet, öyle olur mu? Neye mal olacağı umrumda değil. Şatoyu bulacağım, ve bir şekilde kızımı oradan çıkaracağım.
Sim, seja como for, hei-de conseguir encontrar o castelo e tirá-la de lá!
Oradan ben bile kurtulamazdım. Mümkün değil.
Nem eu poderia ter fugido.
Oradan bir kibrit kutum yok, değil mi?
Ainda não tenho uma caixa de lá.
- Hayır oradan değil.
Vai para o inferno!
- Bırak duysun! Dün yarı çıplakken oradan çıkıyordun değil mi?
Ontem de manhã, quando te encontrei no elevador, vinhas daqui, certo?
Buzdolabının yerini değiştirirsin, bir çift oradan çıkar. Fakat bu kadarı yeterli değil.
Quando se afasta o frigorífico, há sempre umas caídas lá trás, mas isso não dá conta de todas elas.
O parayı oradan çıkarmamız mümkün değil.
Jamais conseguiremos recuperá-lo!
Onu oradan çıkartabildik, öyle değil mi?
Conseguimos sair de lá não foi?
Bob, oradan gelen haberler iyi değil.
Bob, tenho más notícias.
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil misin 154
değil mi efendim 66
değil mi çocuklar 56
değil mi ya 25
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil misin 154
değil mi efendim 66
değil mi çocuklar 56
değil mi ya 25