English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → portugués / [ O ] / Oraya gittim

Oraya gittim traducir portugués

640 traducción paralela
Hafta sonu için oraya gittim, ve orayi begendim.
Passei lá o fim de semana, gosto disto aqui.
Onu bir daha görmek istememiştim ama yine oraya gittim, hem de 30 kez.
Pensei nunca mais a querer ver, mas voltei, não uma, mas 30 vezes!
Aynı gece Pablo'nun oraya gittim.
Fui ao "Pablo's" nessa noite.
- Oraya gittim!
- Fui lá!
- Oraya gittim. Odası darmadağınıktı.
O quarto estava num caos.
Sen orada olduğun için Caribe'den uzak duramadım... aylar boyunca her gece senin için oraya gittim...
Sabes que não podia estar longe do Caribe enquanto lá estavas, que fui lá todas as noites durante meses por ti.
Bugün sana bakmaya oraya gittim.
Fui lá hoje à tua procura.
İki hafta bekleyip oraya gittim.
Assim, depois de esperar duas semanas, fui lá.
Oraya gittim.
Estive lá.
Oraya gittim ve benim canımı yakmadılar.
Ainda estaria por lá, não fosse pela perna.
Ona dokunmamıştı bile. Sonunda oraya gittim ve dedim ki, "Bayan Bowlby",
Então fui até lá e disse :
Arabama binip hızla oraya gittim.
Meti-me no carro e fui lá tão depressa quanto pude.
- Ben oraya gittim.
- Já lá estive.
Tanrım, oraya gittim.
Enfrentei a parada.
Oraya gittim, çünkü programında bazen o bardan söz ediyorsun... ben de seninle tanışmak istiyordum.
Fui lá porque, às vezes, você o refere no seu programa... e eu quis conhecê-lo.
Neden oraya gittim sanıyorsun?
- Por que acha que fui lá?
Üçüncü gün teknemle oraya gittim, her zamanki gibi ıslık çaldım ve yunus geldi yine.
No terceiro dia, fui para lá com o meu bote, assobiei como sempre, e apareceu um golfinho.
Resim çizmek için oraya gittim, bir eşek arabası aldım... Arkayı resimler ve tuvallerle doldurup yolculuğuma başladım.
Comprei tintas, telas, um burro e uma carroça, enchi-a com com as tintas e as telas, e fui viajar.
Oraya gittim ve onlarla konuştum.
Fui lá e falei com eles.
- Oraya gittim.
- Já lá fui.
- İlk oraya gittim.
- Eu fui lá antes.
- Bir ay boyunca oraya gittim.
- Voltei lá durante um mês.
Bir kez oraya gittim.
Eu fui lá uma vez.
Oraya gittim ve orada ne buldum dersin?
Eu entrei e o que foi que vi?
Oraya gittim.
Eu estive lá.
Ben de oraya gittim.
Fui lá.
Ben de biraz brandy getirmek için sarmaşıkların oraya gittim. Ve geri döndüğüm zaman oradaki genç kadın... Yani artık orada değildi.
Fui ao "Ivy Plant" buscar brandy para a reanimar e, quando voltei, a jovem tinha desaparecido.
Oraya gittim.
Eu limitava-me a aparecer.
- Bunu almak için oraya gittim.
- Eu fui lá buscar isto.
Görmek için oraya gittim, baba.
Eu fui ver o lugar, Papá.
Jack, olaydan sonra oraya gittim. Benimle bağlantı kurabilecekleri bazı şeyleri yok etmeliydim.
Eu fui ao apartamento dela depois... para apanhar umas coisas comprometedoras.
Oraya, sizin nerede oturduğunuzu öğrenmek için gittim.
Fui lá para saber onde vivia.
Polisleri çağırmaya gittim, ama oraya vardıklarında... onun ölmüş olacağını biliyordum.
Fui chamar a policia, mas sabia que ela morreria... antes de eles chegarem.
- Oraya üç kez gittim.
Estive lá três vezes.
Oraya 9 : 30'da gittim.
Cheguei lá às 9h30.
Oraya gittim.
Saí dali... sem acreditar mais em nada.
Oraya tam zamanında gittim.
Ainda bem que cheguei a tempo.
Hayır, oraya kendini yalnız hissedeceğini düşündüğüm için gittim.
Não, fui porque achei que ela pudesse estar sentindo-se solitária.
Ben oraya gittim.
Já estive lá.
Oraya pek çok kez gittim.
la lá muitas vezes. Grace.
Mühendis dostumla gittim oraya.
Fui lá com meu amigo maquinista.
Ben gittim oraya.
Já lá estive.
Ben oradaydım! Yani gittim oraya.
Estive lá... fui lá.
Oraya gittim ve bir kez yattık.
Descompôs-me e depois ligou a televisão.
Babamla oraya yüzlerce kez gittim.
Estive aqui centenas de vezes, com meu pai.
Esir kampını yönetmeye başladığında ben de oraya yemek yapmaya gittim.
Quando ele tomou conta do campo, eu fui para lá cozinhar.
Oraya çok gittim.
Já lá fui muitas vezes.
Baba, oraya gerçekten gittim ben.
- Ah sim?
Oraya Pulitzer almak egomla gittim sonunda ne oldu?
Eu embarquei nisto com o meu ego, para ganhar um Pulitzer, e com o que é que eu acabei?
Oraya söylediğiniz gibi, dizlerimin üzerinde sürünerek gittim. Sırtımın tutulması bunun ispatıdır.
- Sim, andei sempre de joelhos, como o senhor me disse para fazer, Até dei um jeito nas costas,
Oraya çok gittim. Bu yöne doğru dümdüz!
Sei o caminho, estive lá muitas vezes.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]