Su traducir portugués
277,698 traducción paralela
- Ben gidip su alacağım.
- Vou só ali beber água.
Simmons da olay yeri yakınında kırmızı tozla kaplı su şişesi bulmuş.
E o Simmons disse que encontrou uma garrafa de água perto da cena do crime, também coberta de poeira avermelhada.
Meçhul kişi mezardan çıktı, Malcolm'u bıçakladı, sonra da şişesinden su mu içti?
- O desconhecido saiu da cova, eviscerou o Malcolm e bebeu da garrafa dele?
Affedersiniz, tekrar su koyabilir misiniz?
Desculpe, pode voltar a encher-me o copo de água?
Su yok.
Não há água.
Barı su bastı, buzdolabı kısa devre yaptı.
O bar inundou e o frigorífico avariou.
Burayı su bastı da.
Houve uma inundação.
Horoz'un "Siktir Colt" yazdığı su kulesini biliyor musun?
Conheces a torre de água onde o Galo pintou "Fode-te, Colt"?
"Siktir Colt" su kulesinden sola dön, Mill Yolu'ndan sağa dön,
Vire à esquerda na torre de água que diz "Fode-te, Colt"
Su kulesindeyiz.
Nós estamos na torre de água.
- Su kulesine bakman lazım.
- Tens de olhar para a torre de água.
Şu hâle bak, bir çiftliği idare ediyorsun.
Olha para ti a gerir uma quinta.
Şu anda beni kınıyorsun ve ben seni affediyorum.
Neste momento, estás a julgar-me. E eu perdoo-te.
Son sınıfta o playoff maçını kaybettiğimde biri su kulesine boyayla "Sikik Colt" yazmıştı.
Quando perdi o jogo da final, no meu terceiro ano do liceu, pintaram "Fode-te Colt" na torre de água.
15 yıldır su kulesinin yanından geçe geçe hissizleştim.
Estou assim há 15 anos, a passar pela torre de água.
Hank, şu sesi duyuyor musun?
Hank, estás a ouvir aquilo?
Barı su bastı.
O bar inundou.
Belki de su basması bir işarettir.
Talvez a inundação seja um sinal.
- Liseli! Şu haline bak.
- Caloira, olha para ti!
Şu an bir koruma fonuna danışmanlık yapıyorum.
Trabalho num fundo de investimento.
Arama sebebim şu : Olanları Ethan'a söyleyeceğim.
Só queria que soubesses que vou contar ao Ethan.
Artık şu trene binebilir miyiz lütfen?
Podemos ir para o comboio e pronto?
Sana şu buketleri göstermek istiyorum.
Queria que visses as flores ali atrás.
- Şu şeyi yapma artık, kes!
- Parem! Parem com isso!
Kapa şu müziği.
Desliguem a música.
Hayır, Max, şu an bir şey olduğu yok.
Não, Max, não se passa nada.
Muhtemelen şokta ve şu an tamamen içgüdüyle hareket ediyor.
Ele deve estar em choque e agir por instinto nesta altura.
Netleştirelim. Şu an randevudayız, değil mi?
Para esclarecer, estamos num encontro, certo?
Şu sıralar keyfi işsiz durumundayım.
Estou "empregada na diversão".
Ben de şu içkilere el koyayım.
Acho que vou levar as bebidas.
Keçeli kalemle "Şu büyük memelere bak" yazmıştı.
Dizia : "Como estão esses marmelos?" A tinta permanente.
Siktir! Şu iki beyaz adam kavga ediyor!
Aqueles dois brancos estão a lutar!
Şu Scatman mi?
O raio do Scatman?
Şu anda sana hak veremeyeceğim.
Custa-me sentir empatia por esse problema.
Şu an benim de sorunum bu tamam mı?
Vossa Majestade... - Um problema de cada vez, sim?
Fen, aslında şu an daha az mahvolmuş hissediyorum.
Fen, sinto-me ligeiramente menos tramado neste momento.
nedeni şu...
E é por isso que...
O bir ölüm makinesi şu an.
Ela é uma máquina de matar.
Bunu yapmazsan hepimiz şu an burada şu anda öleceğiz, Q
Fá-lo! Senão morremos todos aqui.
"Bunu şu anda tartışmak zorunda mıyız?"
"Temos de fazer isto agora?"
Şu aranızdaki durum çok aptalca.
O que se passa entre vocês é estúpido.
Şu rezilliğe son verip yetişkin adamlar gibi davranın.
Parem com este disparate e comportem-se como adultos.
Şu uçağa bak.
Olha aquele avião.
- Şu anda yok.
- Neste momento, não.
Mesela henüz elime geçmeyen şu envanter raporlarını doldurman için bir kalem.
Como uma caneta para preencher os inventários que ainda não recebi.
Ben şu diğer veterinerlere de bir bakayım.
Posso dar uma olhadela aos outros veterinários.
Ben şu börekten istiyorum.
Quero o rolinho-primavera.
Şu hâle bak.
Vejam só.
Benim neye inandığım şu anda önemli değil.
- Aquilo em que eu acredito não importa.
Şu anda imkânsız gibi görünse de daha güçlü bir insan olacaksın.
Embora agora pareça impossível vais tornar-te uma pessoa mais forte.
- Şu patlayan boruya bakayım.
- Vou ver o cano que rebentou.