Tabii ya traducir portugués
3,723 traducción paralela
Tabii ya senin jetin yoktu.
Espera, não tens.
- Tabii ya.
Pois, claro.
Tabii ya.
- Sim.
Tabii ya.
Certo.
Alışverişe çıkıp istediğimi alabileceğimi söyledi. Tabii ya.
Prometeu levar-me a comprar o que eu quiser.
Tabii ya da ağızlarını kapatırlar gerçeği de asla öğrenemeyiz.
Ou calam a boca, e nunca vais descobrir a verdade.
Kontrol ediyoruz ama, bu tip olaylarda kanıtlar en iyi şartlarda bile ikinci dereceden oluyor. - Tabii ya.
Estamos a verificar, mas num caso destes, a prova é circunstancial, se tiver sorte.
Garipliğe bak, ne zaman merkezi arasam senin saatler önce çıktığını söylüyorlar, ben de kendime kep "Tabii ya, gözetleme görevine çıkmıştır" ya da "Bir dava üstünde çalışıyordur" ya da "Kötü adamlardan birini falan izliyordur" diyorum.
Sempre que ligo para a sede, é engraçado, porque me dizem que saíste há quatro horas e eu penso : "Deve estar a vigiar alguém. " Deve estar a investigar um caso. Deve estar a vigiar um criminoso. "
- Tabii ya, baksana.
Quero dizer, olha para nós.
Dogru. Tabii ya. Tamam.
Pois claro.
- Tabii ya.
- Claro.
Tabii ya.
Pois.
Evet, tabii ya, Bonibon reklamı.
Sim, claro, o anúncio dos Smarties!
Tabii ya, duygusuz bir vampire bir şeyi istemeye nasıl zorlayacaksın ki?
Como conseguirás que um vampiro sem emoções queira alguma coisa?
O zaman sen dostum bunu atlatması için onun yanı başında olacaksın. Tabii ya, sen geçmişi yeniden açmak istemiyorsun ya ondan.
Bem, então tu, meu amigo, estarás a seu lado pronto para ajudá-la.
Tabii ya, çok özür dilerim.
Claro. Peço desculpa.
- Posta koymadım. - Tabii ya.
Eu não a queimei...
- Tabii ya!
- Claro!
G-20'de, tabii ya.
Deus, no G-20. É claro.
Tabii ya, Jack. 38 numara.
Número 38.
- Doğru, tabii ya. Bol bol sıvı tüket... - Apandisit mi?
Então, beba muitos líquidos... Apendicite?
Tabii ya, tavuk yüzünden.
Pois, por causa da galinha.
Tabii ya.
Pois, claro.
Tabii ya, enerji içeceği.
Certo, uma bebida energética.
Tabii ya.
Oh, sim.
Tabii ya, koltuğa birkaç gömlek bıraktım.
Ah, sim, e eu deixei algumas camisas na cadeira.
Ah tabii ya.
Agora...
- Tabii ya, Emma.
- Certo, a Emma.
Tabii ya.
Mas é claro.
Tabii ya silah yok.
É verdade, sem armas.
Tabii ya. Tina misafir odasında bunu bulmuş.
É verdade, a Tina... encontrou isto.
Ah, tabii ya.
- Claro!
- Ya, tabii.
Sim, deves ser!
Bilmiyordun tabii. O, Amerika'ya hiç gitmedi.
Não sabia que ele nunca chegou a ir para a América.
Tabii ya...
Claro...
Tabii ya, ne gibi?
- Ensinei-te algumas coisas.
Ya da otoritelerin insan gücü ayırabileceğine eğer bir mucize eseri mesajı alırlarsa tabii.
Ou se as autoridades podem dispensar os agentes se, por algum milagre, a receberem.
Moskova yerine Kaliforniya'ya gitmeyi neden istediğini anlıyorum tabii.
Compreendo porque quer ir para a Califórnia e não para Moscovo.
Tabii ya.
Claro.
Londra'ya dönmek istemiyorum. ... ama sanırım buna mecburum. Cevabını duyduktan sonra döneceğim tabii.
Não quero voltar para Londres, mas tenho de voltar, depois de saber a sua resposta.
- Siz onlara gitmişken onlar da kendilerini suçlayacak ya da sizi aklayacak delilleri yok edeceklerdir tabii önce biz o delillere ulaşmazsak.
- Enquanto for interrogada, eles destroem todas as provas que possa implicá-los ou inocentá-la... A menos que cheguemos primeiro à prova.
Tabii ki çalıştı. Öyle geldik ya buraya.
Claro que funcionou, foi assim que chegámos cá.
Ya, tabii. Ayrıntıyla ilgili çok fazla ayrıntı var.
Certo, há muitos detalhes sobre o detalhe.
Tabii ya.
É claro.
- Tabii ya.
Pois...
Nora'ya yardım edersen tabii.
Isto se ajudares a Nora.
Tabii, dürüstlük abidesisin ya.
És uma pessoa muito honesta.
Tabii ya!
- O que...
- Tabii ya.
Apenas tenho uma política de "não perguntes e não digas", em relação ao que sei, ou não sei. - Pois!
Fiona'ya zarar gelmediği sürece tabii.
Desde que a Fiona saia ilesa. Bom.
Tabii, bir kızın var ya başımıza uzman mı kesildin?
Agora que tens uma miúda, pensas que és perito?