Uzun süre traducir portugués
8,627 traducción paralela
Onu çok uzun süre görmezden geldiniz.
Olharam para o outro lado tempo demais.
Bazen sevdiğimiz şeyler bu dünyada uzun süre kalmazlar, Vern.
Às vezes, as coisas que amamos não ficam neste mundo, Vern.
Hepimiz bugün için uzun süre bekledik.
Todos nós esperamos muito tempo para que este dia chegasse.
Askeri askere karşı getiren bir kral uzun süre krallık yapamaz.
o rei que envia soldados para enfrentar soldados, raramente permanece rei por muito tempo.
Kendilerini çok uzun süre dizginlemişler.
Têm-nos mantido presos muito tempo.
Kıyafetler üzerinde o kadar uzun süre kalmış ki sana ait olduklarını sanmaya başlamışsın.
Usaste as roupas tanto tempo, que esqueceste que não são tuas.
Uzun lafın kısası... Bazen o kadar uzun süre kötü bir durumda kalırsın ki hiç çıkamayacakmışsın gibi gelir.
A questão é que, às vezes, ficamos tanto tempo numa alhada que achamos que não nos safamos.
Uzun süre bana destek çıktın Doc ama beni yenmeyi hedefliyorsan, kazanma şansın varken yarışı bu odada bitirecektin.
Tem sido o meu defensor, Doutor, mas se pretende vencer-me, devia ter acabado com a corrida onde tinha a oportunidade de a vencer.
İnsanlar Scientology'de o kadar uzun süre bulunmuş ve beyinleri yıkanmış oluyor ki.
Porque não vi antes? As pessoas são tão doutrinadas e estão na Cientologia há tanto tempo ou cresceram dentro dela, que não conhecem mais nada.
Bence, ben ve diğerleri bu şekilde üye olup, bu kadar uzun süre kaldık.
Eu acho que foi assim que eu e outros nos envolvemos e ficámos tanto tempo.
Sentetik beyinleri çok uzun süre iletken sivisiz kalirsa kalici hasar alabilirler.
Se o cérebro de um "sintético" não tiver líquido condutor suficiente, durante muito tempo, eles podem sofrer danos permanentes.
Çok uzun süre güçsüz kalırsa pratisyenim bilgilendiriliyor.
O meu médico é notificado se ela ficar desligada durante demasiado tempo.
O kadar uzun süre yaşamayacak.
Ela não vai ficar aqui por muito tempo.
Uzun süre şaşırtamazdım.
- Ela é inteligente. Não ia ficar distraída por muito tempo.
Çünkü yalnız ve başıboş kaldın, çok uzun süre çok fazla boş vaktin oldu.
Deixei-te sozinha, sem supervisão, com demasiado tempo livre, durante muito tempo.
Gerçekten, uzun süre sürgünde kalacağımı düşünmedin, değil mi?
Não pensaste que eu ficaria banido por muito tempo, pois não?
Seni çok uzun süre izledim.
Observei-vos durante tanto tempo.
Sanırım acı çekeli çok uzun süre olmadı insan olarak, senin de dediğin gibi.
Suponho, que não foi à muito, eu era uma criatura que sofria...
Gold'un uzun süre ejderhanın tasmasını tutamayacağını biliyordum.
Sabia que o Gold não conseguia manter o dragão com trela por muito tempo.
Isaac çok uzun süre gücünü kötüye kullandı.
O Isaac já abusa do seu poder há demasiado tempo.
Benden daha uzun süre yaşabilecek bir aile.
Uma família que podia sobreviver a mim.
Benimle uzun süre görüşmek istediğini söyledi...
Ele disse-me que há muito que me queria conhecer...
Uzun süre benzine maruz kaldığı kesin ve polisiklik hidrokarbonlar var ki, petrol geliştirmeciliğinde sık rastlanır.
É consistente com exposição prolongada a benzeno e hidrocarbonetos policíclicos, associados à exploração de petróleo.
Gitmeye çalışırsanız, umduğunuzdan çok daha uzun süre Özbekistan'da kalırsınız.
Se tentarem sair, a vossa estadia no Uzbequistão será mais longa do que esperavam.
Üzgünüm, bunlardan birini yapmayalı uzun süre olmuştu.
- Desculpa. Já lá vai algum tempo.
Kabil uzun süre mühre karşı geldi.
O Caim resistiu à Marca durante muito tempo.
Biliyorsun bu beni uzun süre tutamaz.
Não me deterá por muito tempo.
Tanrım, uzun süre oldu, değil mi?
Há muito tempo que não nos vemos.
Upir olmanın hediyesi uzun süre boyunca dünyada yaşayabilmek.
A dádiva de ser upir é podermos viver muito tempo.
Onu dışarı sürükleyerek çıkardılar. Uzun süre çığlıklarını duydum.
Eles arrastaram-no daqui, e ele gritou por muito tempo.
Burada uzun süre bulundum.
Estou aqui há muito tempo.
Söylediğime inan, o daha uzun süre acı çekmiştir.
Confie em mim quando eu digo... pareceu mais tempo para ela.
Soğukta çok uzun süre kaldın ve de beyin sarsıntısı geçirdin.
Esteve muito tempo ao frio e tem uma concussão.
Onlara zarar verilmeyecek ve daha uzun süre yaşayacaklar- -
Eles não vão ser mal tratados - e viverão mais tempo...
Bir iki yıllık ilişkinin sonucu olmalı elbette ama şu anda şu anda tek istediğim senle uzun süre çıplak geçirmek.
Devia ser a fundação no segundo ano e nos seguintes de um relacionamento, mas neste momento, o que quero mesmo fazer é passar muito tempo nu contigo. A amizade vem depois.
İnanması zor biliyorum ama sanırım düşündüğümüzden biraz daha uzun bir süre gelemeyeceğim.
Sei que é difícil de acreditar, mas, parece que ficarei fora muito mais tempo do que o planeado.
Bu yüzden, David uzun bir süre için uzakta söyledi.
Então, o David disse-me que andaste fora por um bom tempo.
- Sayın Başkan kısa bir süre önce, uzun bir savaştan sonra bir tren yolculuğu yaptım.
Senhor Presidente, não há muito tempo, fiz uma viagem de comboio depois de uma longa guerra.
Yirmi yıl, biriyle beraber olmak için çok uzun bir süre.
Vinte anos é muito tempo para estar com alguém.
Benim bile bu konuyu kavramam çok uzun bir süre almıştı.
Eu demorei muito tempo até aceitar isso.
Dört yıl uzun bir süre.
Quatro anos é muito tempo.
Bu konuyu ondan başkasıyla konuşamıyordum bayağı uzun bir süre boyunca.
Ele era a única pessoa com quem eu podia falar sobre isso por um... um longo tempo.
Bu tavrını mümkün olduğunca devam et çünkü dostum telefonum tekrar çaldığında artık uzun bir süre aptal aptal sırıtamayacağından eminim. Bir saniye konuşabilir miyiz?
Mantenha a sua pose enquanto pode, porque o próximo telefonema vai tirar esse sorriso idiota da sua cara durante bastante tempo.
İnanacağınızdan daha uzun bir süre boyunca tutkulu bir proje oldu.
Tem sido um projecto com paixão de mais tempo do que imaginaria.
Çok uzun bir süre bunu size sürekli hatırlatma niyetinde olmama rağmen.
Não precisam de pedir desculpas. Apesar de planear usar isso contra vocês há muito tempo.
Buna rağmen, sizi gerçek kötü adamlar olarak görerek, uzun bir süre size karşı kin beslediğim için pişman oldum.
Embora vê-los como vilões a sério deixa-me triste por ter estado zangada convosco durante tanto tempo.
O yüzden çok uzun bir süre ondan sakladım.
Então, escondi-lho durante muito tempo.
Çok uzun bir süre.
Há demasiado.
Çok uzun bir süre boyunca hep ciddi kaldım.
Portei-me de forma séria, durante muito tempo.
Benim için, oldukça uzun bir süre, ayıklık düşüncesi benim yakıtım ve amacım olmuştu.
Para mim, por bastante tempo, a ideia de uma existência sóbria era o meu combustível e propósito.
Herkes bir gün ölür tatlım ama ben çok uzun bir süre seninle olacağım.
Um dia, todos morrem. Mas vai demorar muito tempo.
uzun sürebilir 18
uzun süredir 23
uzun sürer mi 29
süre 34
sürekli 106
süre doldu 60
süren doldu 18
uzun hikaye 160
uzun hikâye 43
uzun zaman oldu 409
uzun süredir 23
uzun sürer mi 29
süre 34
sürekli 106
süre doldu 60
süren doldu 18
uzun hikaye 160
uzun hikâye 43
uzun zaman oldu 409
uzun bir gece olacak 26
uzun bir hikaye 19
uzun boylu 135
uzun bir yol 26
uzun lafın kısası 39
uzun bir zaman 22
uzun mu 25
uzun zaman önce 180
uzun zaman 39
uzun bir gündü 31
uzun bir hikaye 19
uzun boylu 135
uzun bir yol 26
uzun lafın kısası 39
uzun bir zaman 22
uzun mu 25
uzun zaman önce 180
uzun zaman 39
uzun bir gündü 31