Yaşlılar traducir portugués
1,423 traducción paralela
Bu tür sakatlıklar yüzünden ameliyat olan yaşlıların üçte biri,.. ... bir yıl içimle ameliyat sonrası komplikasyonlardan ölüyor.
Um terço dos anciões que entram em sala de cirurgia por este tipo de lesões morre antes de um ano por complicações pós-operatórias.
- Ölen yaşlılar ne olacak?
O que tem que todos esses velhos mortos?
Yaşlıların yetenek şovuna gidiyoruz.
Vamos ao espectáculo de talentos da terceira idade.
Yaşlılar hala dans etmeyi biliyorlar.
Adoro-os. Os velhotes é que sabem dançar.
Bu genelde başıma gelmez, yaşlılar paçayı kurtaramaz.
Não costuma acontecer comigo, os velhotes conseguirem escapar.
U.S. News'in yaşlılar ve sağlık sayısı yazdı.
Uma edição inteira do U.S. News sobre idosos e saúde.
Yaşlılar konseyiyle bir konuşma yapıncaya kadar bir şey yemeyeceklerini söylediler.
Eles disseram que não irão comer até que você concorde em em encontrá-los, no Conselho dos Anciões.
- SG-7 bulmaya çalışıyor, ama yaşlılar çocuğun yalnız gitmesinde ısrar ediyorlar, dini ayin gibi.
A SG-7 tentou descobrir, mas os aldeões insistiram que as crianças tinham de ir sozinhas, pois iriam passar por uma espécie de rito religioso.
Eric, yaşlılar ve gençler... beraber vakit geçirmemeliler.
Eric, as pessoas velhas e os jovens... não devem passarem tempo juntos.
Yaşlılar için şekerli, gençler için meyveli.
Gelado para os velhos e fruta para os novos.
- Yaşlılar, anne babanın yaşındakiler.
- Mais velhas, da idade dos teus pais.
Yaşlılar öğlen yemeği hazırladı. Bizlere katılır mıydınız?
As nossas anciãs prepararam um almoço, querem almoçar connosco?
Yaşlılar için çiş bezi reklamını kabul ederim daha iyi.
Esquece. Preferia fazer o anúncio de fraldas para velhos que recusei.
Orta yaşlılar için harika olduğu söylenebilir.
Pá, os de meia idade são os mais fixes.
O yaşlıların hastalığına yakalandı.
Tinha a doença dos velhotes.
Yaşlıların altlarını mı temizliyorsun?
Tens que lavar os velhotes e tudo?
Duruma böyle bakıldığı zaman da bütün yaşlılar sporcudur.
Todos os velhos são ginastas.
Restorana giden o gençleri davet etmişsiniz! Kimse emekli aylığıyla yaşayan yaşlıları düşünmüyor.
Mas os jovens que vocês convidaram, eles vão aos restaurantes, e não querem saber dos velhos que vivem com pensões de miséria!
Aramızda yaşlılar ve hamile kadınlar vardı.
Havia idosos, mulheres grávidas.
Tanrı, çocukların, anne babalarımızın, yaşlıların, kadınların özellikle de çocukların yaşadıkları olaylar sırasında hiç ortaya çıkmadı.
Deus não podia estar vendo... o que acontecia com as crianças... com nossos pais, os idosos, com as mulheres...
Savaş başladığından beri kolay başa çıktıklarını toplamaya başladılar. Küçükleri ve yaşlıları.
Desde que a guerra começou, eles têm levado quase todos os que apanham pequenos, velhos.
Yaşlılar uzak bir adada mağarada saklandığını söylediler.
Os Anciãos disseram que ela mora numa caverna numa ilha remota.
Yaşlılar ona birşey olduğunu düşünüyorlar, birisi kaleyi içten fethetti.
Os Anciãos acham que algo lhe aconteceu, que alguém tomou a fortaleza pelo lado de dentro.
Yaşlıların dediğine göre onun kurtardığı kadın Melissa, geleceğin beyaz ışıklısı.
Os Anciãos dizem que a mulher que ele salvou, a Melissa, é uma futura Luz Branca.
Melissa'ya yapılan bu saldırının arkasında iblis var, ve Yaşlılar onu güvende olana kadar izlememi istediler.
Bom, eu acho que este ataque à Melissa foi demoníaco, e os Anciãos querem que eu tome conta dela até ela estar a salvo.
Yaşlılar beni öldürecek.
Os Anciãos vão matar-me.
- Alvera ağaçları, 300 yıldan daha yaşlılar.
São as árvores Alvera... têm mais de 300 anos.
Yaşlıları yakar mısınız siz?
- Vocês queimam seus idosos?
- Ve "yaşlılar için kama-sutra" kitabı aldım.
- E comprei o Kama Sutra para Idosos. - Têm fita a mais?
Biraz dolaşırız. Sonra siz ikiniz gider eğlenirsiniz. Yaşlılar ise ağırbaşlı bir yemek yer.
Depois vocês as duas iam divertir-se, e os velhotes iam para o jantar sombrio.
Yaşlılar nasıldır bilirsin.
Tu sabes como são essas velhotas.
Burada yaşlılar kral ve kraliçedir.
Aqui o cidadão idoso é principescamente tratado.
"Doktorlar bu türün 5 yaş altı çocuklar ve özellikle de... yaşlılar için çok tehlikeli olduğu uyarısında bulunuyorlar."
"Os médicos avisam que esta variante " é extremamente perigoso para crianças com menos de 5 anos " e também para os mais idosos.
Yaşlılar bunu hep yapar.
É isso que as pessoas velhas fazem.
Bizim programımıza göre olacak. Yaşlıların başka hiç bir işi yok.
Vão se adaptar ao nosso horário.
Ve siyahlar giyinmiş yaşlı Sicilyalılar vardı sahilde bekliyorlardı.
E havia uma data de velhas sicilianas vestidas de preto, à espera na praia.
Homo! Ama hayatı boyunca, şarkılarını senin gibi yalnız ve mutsuz orta yaşlı kadınlara satabilmek için romantik bir heteroseksüel aşıkmış gibi davranmak zorundaydı.
Mas toda a vida teve de fingir que era um macho heterossexual, para poder vender a música dele a donas de casa de meia-idade tristes e solitárias como você.
Grace, bence bu maceranın bir anlamı var. Yoksa yaşlı insanların evlerinde anlatacağın başka bir hikaye mi?
Grace, ou esta sua aventura significa alguma coisa, ou é apenas outra história que contará no lar de idosos.
Yaşlılar konuşurken araya girme.
Basta!
Senin gibi kadınlar güzel genç ve canlarının bağışlanması için yalvaran yaşlılar.
Mulheres como você... ... lindas... ... jovens...
Yaşlıydı ve kendisini kullandılar.
Era velho e aproveitaram-se dele.
Daha çok yerde oturan yaşlı zavallılar gibiyiz, belki de.
Somos mais uns falhados sentados no chão...
Yaşlılıktan öleceğimi düşünüyorlar. Belki de haklılar.
Eles acham que a idade me mata primeiro e provavelmente têm razão.
Yaşlılar evinde çalışıyor.
Sim.
Bu taraf yaşlı insanlar için olacak.
Aqui será o lar dos idosos.
Yaşlı Leviathan'lar daha kolay hedef oldukları için mi?
Por que leviatãs velhas são alvos mais fáceis?
Cadılar Bayramına uygun giyinmek için biraz yaşlı değil misin, ahbap?
Sim, claro que é.
Resmen ayakkabılar içinde yaşayan yaşlı bir kadın olacağım.
Serei a velhota que vivia nos sapatos dela.
Bazıları, Emily'nin yalnızca iç karartıcı, yaşlı bir kız kurusu olduğunu düşünüyor ama bence o gerçekten ölümü anlamıştı.
Há quem diga que a Emily é uma... velha solteirona deprimente... mas eu acho que ela entendia mesmo a morte.
Güzel, çünkü bazılarınızın yaşlı Jack Daniels'ı daha fazla bekleyebileceğini sanmıyorum!
Continua, Gavin. Bem, não sei porque sou tão tímido com os homens. Talvez seja por me ter assumido tão tarde mas porque não consigo apenas dizer,
Bayan Connolly adında yaşlı bir İrlandalı kadın. Ve bu akşam kilisede nefesli çalgılar topluluğunda çalıyor.
Ela é uma engraçada senhora Irlandesa chamada Sra. Connely e hoje à noite está, num conjunto de trompete, na Igreja.
yaşlı 147
yaşlıyım 21
yaşlılık 18
yaşlı adam 222
yaşlı kadın 40
yaşlı bir kadın 19
yaşlı cadı 18
yaşlı bayan 17
yaşlı kız 17
yaşlı mı 20
yaşlıyım 21
yaşlılık 18
yaşlı adam 222
yaşlı kadın 40
yaşlı bir kadın 19
yaşlı cadı 18
yaşlı bayan 17
yaşlı kız 17
yaşlı mı 20