Zaten biliyorsun traducir portugués
821 traducción paralela
Benimkini zaten biliyorsun.
Sabe como tem sido a minha vida.
- Zaten biliyorsun.
Adivinhaste.
Zaten biliyorsun. hayır.
Você já sabe a resposta. É "não".
Zaten biliyorsun ki ; o Bay Stribling'e ilgi duyuyor.
Já viu a forma como ela olha para o Sr. Stribling.
Bunları zaten biliyorsun, değil mi?
Mas você sabe disso tudo, não é?
Demek hikayeyi zaten biliyorsun.
Então, já conhece essa história.
- Yoksa senin için mi, zaten biliyorsun! - Tekrar et!
Repete!
Benimkilerin tüm isteklerimi reddettiklerini zaten biliyorsun.
Sabe que meus pais quase nunca contradizem-me.
Bunu zaten biliyorsun.
Mas sabias isso.
Bence bu sorunun cevabını zaten biliyorsun.
Acho que você já sabe a resposta.
Olanları zaten biliyorsun.
Você já sabe o que aconteceu.
Eminim Joyce ve benim seni ne kadar özleyeceğimizi sen zaten biliyorsun.
Deves saber o quanto a Joyce e eu vamos sentir a tua falta.
Gümüşlere de ne olduğunu zaten biliyorsun. Biliyorum.
- Quanto à prata já sabem.
Oda arkadaşım zaten biliyorsun.
Somos colegas de quarto, sabias.
Sonunda üstüne hep beraber çullanacaklar. Benim fikrimi zaten biliyorsun. Bu iş delilik.
Levantas a lebre no estrangeiro e eles caem-te em cima.
Ama sen bunu zaten biliyorsun.
Mas já sabes isso.
Ve sen bu sorunun yanıtını zaten biliyorsun.
E já sabes a resposta a essa pergunta.
Eminim ki bunu zaten biliyorsun.
Suponho que já saiba disso.
Sen zaten biliyorsun tabii.
Mas você já sabia.
Zaten biliyorsun... benim ne olduğumu...
Bem, eu sou... tu sabes... tu sabes... Também sou religioso.
Sende zaten benim neden bahsettiğimi biliyorsun.
Isto é, se sabe do que estou a falar.
Bu görevin anlamı hakkında nutuk çekecek falan değilim. Sen de biliyorsun zaten.
Não preciso de lhe encher a cabeça fazendo grandes conversas... quanto ao que esta missão significa.
Ne diye böyle davranıyorsun Tommy? Annenin zaten endişeli olduğunu biliyorsun!
Tommy, por que fazes isto quando sabes que a tua mãe está preocupada?
Meri, biliyorsun, zaten ciddi değildim.
Mary, sabes que nunca digo essas coisas a sério.
Bana öyle geliyor ki, sen zaten bunun nasıl yapılacağını biliyorsun
Parece-me que já sabes como fazer isso.
- Biliyorsun zaten.
- Já sabe.
Yaşlı olan Don Fernando,... fakat bunu zaten biliyorsun, değil mi?
O pobre velho é o Don Fernando, mas já o sabias, não?
Zaten bütün bunları biliyorsun ve bunları kafana takmazsın diye düşündüm.
Mas tu sabes disso e penso que não te irias importar tanto.
Biliyorsun zaten.
Já sabe disso.
Zaten çoğuna sahibim, biliyorsun.
Sou dono de quase todo ele, se não se lembra.
Bu konuda ne biliyorsun ki zaten?
O que sabes disso?
Üçe karşı biriz ama bunu biliyorsun zaten.
Três contra um... Mas tu sabes disso.
Zaten hazır. Paraya ihtiyacımız var biliyorsun.
Já está pronto.
Gal, Mars hakkında ne halt biliyorsun ki zaten?
- Marte? Miúda, o que diabo sabes tu sobre Marte?
Ama zaten her şeyi biliyorsun...
Sempre a escola. Mas já sabes mais que os professores.
Biliyorsun, hesap ödemeyi sevmezsin zaten.
Tu sabes que não gostas de pagar estas coisas.
Zaten sen onu aldın bile. Gary'yi biliyorsun, hani ayakkabı dükkanının sahibi.
Pedi ao Al para arranjar a rampa há que tempos.
Eh, sen zaten hikayeyi biliyorsun.
Bem, sabe perfeitamente o que se passa.
, bak ne düşünüyorum biliyorsun annem ve babam zaten istedikleri yemeği yediler bizde bu yemeğin parası ile yani onlar daha fazla eğlenemeyecekler parayı ödeyerek.
Céus, os teus dentes da frente começam a projectar-se para fora? Isso não é o primeiro sinal do reino dos parvos? Como é que não tens um par hoje, Bud?
- Hem sen onun hakkında ne biliyorsun ki zaten?
- O que é que sabes dela?
Gölge şöyledir, "Sana çirkin olduğunu söylemiyorum, zaten söylememe gerek yok, çünkü sen biliyorsun."
O insulto é : "Não digo que és feia, mas não preciso, porque sabes que és feia."
J'ai une... Biliyorsun zaten. "Ben yalnız bir ruhum" demek.
Sabe, significa "Sou uma alma solitária".
Sanırım sen zaten bu dünyada insan kılığında dolaşan... melekler olduğunu biliyorsun.
Calculo que já saibas isto. Há anjos palmilhando a Terra mascarados de gente e a tua mãe é a melhor deles todos.
- Sen de para vereceksin, biliyorsun. Zaten o tarafa doğru gidiyorsunuz!
Vocês vão para aqueles lados!
İşin sırrını biliyorsun. Sana söylemiştim zaten.
Tu conheces o segredo, já te disse.
Peter'ı biliyorsun zaten.
O Peter claro que já conheces.
Küçük bir miktarla başlayacağını düşündüm de sonra ben sana, sen bana olta atacak- -... sonrasını biliyorsun zaten.
Estava a pensar noutra coisa. Pensei que começasses com uma pequena quantia e que debateríamos até... Tu sabes como é que é.
Kıçım nasıl biliyorsun zaten.
Já conheces o meu cu.
Biliyorsun hayatım, zaten bir sürü derdi var.
Sabes, querido? Ele teve uma trabalheira enorme.
- O zaman zaten bunu biliyorsun.
- Já sabe disto.
Saymıştım zaten. Biliyorsun ki ben de saymak zorundayım.
Diz mais alguma coisa sobre a minha irmã, cabrão.
biliyorsun 4418
biliyorsunuz ki 33
biliyorsunuz 744
biliyorsun ki 112
biliyorsundur 23
biliyorsun ya 20
biliyorsun değil mi 147
biliyorsun bunu 34
biliyorsun işte 57
zaten 253
biliyorsunuz ki 33
biliyorsunuz 744
biliyorsun ki 112
biliyorsundur 23
biliyorsun ya 20
biliyorsun değil mi 147
biliyorsun bunu 34
biliyorsun işte 57
zaten 253