Çok fazla değil traducir portugués
899 traducción paralela
Çok fazla değil mi?
Isto não é de mais?
- Çok fazla değil.
Não muito.
Çok fazla değil, ama yeterli, 2 ay.
Não é muito, mas é suficiente. Dois meses.
Çok fazla değil ama onlar bile istiyor.
Não muitos, mas todos homens de respeito.
Çok fazla değil.
Mas não muito perto.
- hayır, çok fazla değil.
- Não muitas, não.
Çok fazla değil.
Não muito.
Çok fazla değil.
Não demasiada.
Çok fazla değil, diye düşünüyorsunuz.
Não é muito, pensará você.
Şey, çok fazla değil yani...
Isso não é assim tanto dinheiro...
Evet... ama çok fazla değil ha?
Sim, mas não muito.
Çok fazla değil.
Mas näo foi muito.
Ama çok fazla değil.
Mas não muitos.
- Çok fazla değil, ama ilk kez kârâ geçtik.
- Não é muito, mas é a primeira vez.
Bu senin için çok fazla değil mi.
Isto é demais.
Pulque'lerinin içinde birkaç sinek var ama çok fazla değil.
Há algumas moscas no pulque, mas não demasiadas.
- Sanırım yapabilir ama çok fazla değil.
- Sim, mas não por muito tempo.
"Arkadaşlık senin için çok fazla şey ifade ediyor, değil mi?"
"A amizade significa muito para ti, não é?"
Denizciler çok fazla yerler, değil mi?
Os marinheiros comem muito, não comem?
Yalnızca ona çok fazla harçlık verdiğimi iddia ederek... ona yaptığınız sert muameleyi... haklı çıkarmanız mümkün değil.
A sua opinião de que lhe dou demasiado dinheiro... não justifica a severidade óbvia... com que foi tratado.
Clive benim İngilizcem pek çok değil ama sana duyduğum arkadaşlık çok fazla.
Clive, meu inglês não é demais. Mas minha amizade por você é demais.
Bunları çok fazla ortaya çıkarmak iyi değil, Charlie.
Descobrir demasiadas coisas não é nada bom, Charlie.
Çok fazla içiyorsun ve bu ölümcül değil.
Você bebe demais, isso não é fatal.
- Ama daha fazla değil, çok kaba davrandı.
Mas, mais nada, ele foi muito indelicado.
Çok fazla şeye sahip olmak için eklemeyi değil, çıkarmayı öğrenmek zorundaydım.
Por ter tanto, tive de aprender, não a adicionar, mas a subtrair.
O Kaligula için çok fazla, değil mi?
Mas é boa demais para Calígula, não é?
Gideli çok fazla olmadı, değil mi tatlı Polly? Tatlım. Suyun bitmiş.
Oh, querido, a água.
Mümkün değil. Çok fazla polis var. O riske değecek kadar nakit de yok.
Nem pensar, muita polícia e poucas hipóteses.
Yüz yıllıktan fazla değil, ve çok iyi bir durumda.
Não tem mais de cem anos e está em muito boa condição.
Evet, çok fazla büyük değil fakat tıpkı bir köpek yavrusu gibi yürekli ve isteklidir.
Sim, bom. Ela não é grande. Mas é igual a seu pai, ela cumpre.
Jackie'den çok fazla yaşlı değil.
Não muito mais velho do que aqui o Jackie.
Kendi başıma çok fazla zaman geçiriyorum. Hiç iyi değil.
Passo demasiado tempo sozinho e isso não é bom,
Şey, amacım, zorluk çıkarmak değil fakat bunu çok fazla şiddet kullanmadan gerçekleştiremez miyiz?
Bem, eu não quero dificultar, mas não poderíamos realizar isso sem muita violência?
Çok da fazla bir şey değil.
Não muito.
Ve çok fazla da umurunda da değil.
E também não quer saber.
Bahse girerim, buralarda çok fazla ateş edilecek değil mi peder?
Aposto que vamos ter alguns tiros por aqui, hã reverendo?
Son zamanlarda kendine çok fazla yükleniyordun, değil mi?
Tem tido mais fins de semana longos que a média ultimamente, não é?
- Çok fazla değil o zaman değil mi?
Isso não quer dizer grande coisa.
Barlini şu anda lider ancak Sarti ve Aron ile farkı çok fazla açabilmiş değil.
Barlini é o líder, mas não está muito à frente de Sarti e de Aron.
Bu, zannedildiğinden çok daha fazla bir zaman öncesi değil mi?
Isso não é anterior ao aparecimento dos primeiros hominídeos?
Bak öyle çok fazla korkarak uzakta kalmadılar öyle değil mi?
Não se assustaram por muito tempo, pois não?
onu öyle severiz ki koşarak geri döneriz... o parayı verir, biz de düdüğü çalarız... şimdilik hoşçakal çok geçmeden döneriz... güle güle, fazla gecikmeyin ne de olsa sizleri özlerim... sizi seviyorum güle güle diyorum, elveda değil... fazla oyalanmayın, hemen dönün size bir bakayım, Tanrı sizi korusun... söylediklerimi sakın unutmayın hemen dönün... gidin, ama çabuk dönün gidin ve çok şeyle dönün... para dolu cüzdanlar getirin boş şeylerle uğraşmayın... işi çabuk bitirip hemen geri dönün dolgun cüzdanları alın, boşları değil... bugün zengin olalım, çabuk dönün... cebimize altın bir saat girecek saat başı bizi uyaracak...
gostamos tanto dele que voltaremos depressa ele paga ao gaiteiro e a música é nossa adeusinho, até mais ver, não nos vamos demorar adeusinho e não demorem já sinto saudades vossas como gosto de vocês digo adeusinho e não adeus não demorem, voltem depressa quero vê-los outra vez recordem esta canção e voltem depressa vão e voltem depressa voltem com os bolsos cheios carteiras recheadas, não queremos lixarada façam o trabalho depressa e tragam carteiras cheias enriqueçam esta tarde e voltem depressa temos um relógio de ouro que nos dá as horas certas
- Londra Kulesi'nden mücevherler... polisten uzak dururuz onlar bizim dilimizi konuşmaz... hoşçakal, görüşürüz çok geçmeden döneceğiz... güle güle, hemen dönün ne de olsa sizleri özlerim... sizi seviyorum, güle güle diyorum, elveda değil... fazla gecikmeyin, hemen dönün size bir bakayım, Tanrı sizi korusun... söylediklerimi sakın unutmayın çabuk dönün... uzaklardayken bile bu şarkı kulaklarımızda olacak... hoşçakal, görüşürüz çok geçmeden döneriz... hoşçakal, görüşürüz çok geçmeden döneriz... hoşçakal, görüşürüz çok geçmeden döneriz... hoşçakalın, fazla gecikmeyin ne de olsa sizleri özlerim... sizi seviyorum, güle güle diyorum, elveda değil... uzaklardayken bile bu şarkı kulaklarımızda olacak... hoşçakal, görüşürüz çok geçmeden döneriz...
como gosto de vocês digo adeusinho e não adeus não demorem, voltem depressa quero vê-los outra vez recordem esta canção e voltem depressa e quando estivermos longe ouviremos a canção adeusinho, até mais ver, não nos vamos demorar adeusinho, até mais ver, não nos vamos demorar adeusinho, até mais ver, não nos vamos demorar adeusinho, não demorem já começo a ter saudades como gosto de vocês digo adeusinho e não adeus e quando estivermos longe ouviremos a canção adeusinho, até mais ver, não nos vamos demorar.
Sizi çok fazla kalmamanız konusunda uyarmıştım, değil mi?
Avisei para não ficar muito tempo, não foi?
Ben de Villa kadar iyi bir adamım ama bu her ikimiz için de çok fazla demek değil.
Sou um homem tão bom como Villa e isso não é nada para nenhum de nós dois.
Bana Bay Cacapoulos çok fazla tutumlu değil gibi geldi.
Parece-me que Mr. Cacapoulos não é muito sedento.
Çok fazla sıkmadın, değil mi?
Afinal não era muito grave, pois não?
Sorun değil. Ama İrlandalılara çok fazla satıyorum çünkü kendim İrlandalıyım.
Mas, para os irlandeses, costumo vender muito... porque sou de ascendência irlandesa.
Çok, çok uzun zaman önce,.. ... fazla uzakta değil, bir Carmelite manastırında,..
Aconteceu há muito tempo, não muito longe daqui, num convento de carmelitas.
Çok fazla su senin için iyi değil.
Muita água é ruim à noite!
Bu senin kendine mal edebileceğinden çok daha fazla, sence de öyle değil mi?
Esse é muito mais apropriado para você, não acha?
çok fazla 266
çok fazla konuşuyorsun 37
çok fazlalar 23
çok fazla parazit var 16
fazla değil 199
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
çok fazla konuşuyorsun 37
çok fazlalar 23
çok fazla parazit var 16
fazla değil 199
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi canım 39
değil mi dostum 28
değil mi anne 66
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi canım 39
değil mi dostum 28
değil mi anne 66