Önemli bir konu traducir portugués
373 traducción paralela
Seninle çok önemli bir konu hakkında konuşmak istiyorum.
Quero falar-lhe sobre algo muito importante.
Link, önemli bir konu hakkında görüşmek istiyorum.
Link, quero falar consigo sobre uma coisa importante.
Gazetede biri, önemli bir konu hakkında yararlı bir kavgaya girişmişse bunu teşvik ederim.
Sempre encorajei quando alguém deste jornal teve que entrar numa luta... por uma questão importante.
Ancak konuşmamız gereken önemli bir konu var.
Tenho só um assunto a tratar.
Önemli bir konu.
É importantíssimo.
- Bayan Prism, bu benim için çok önemli bir konu.
Miss Prism, isto é uma matéria importante para mim.
Bazen böyle ortadan kaybolur, önemli bir konu muydu?
É difícil de achá-lo em casa. É um assunto importante?
- Çok önemli bir konu.
- É demasiado importante.
Önemli bir konu.
É importante.
Af edersiniz, çok önemli bir konu var.
Eu sei. Mas o assunto é urgente.
Bu Majesteleri için önemli bir konu mu?
Esse assunto é muito importante para vossa Senhoria?
Çok önemli bir konu.
É algo importante.
Bay McLintock size söylemem gereken önemli bir konu var.
Sr. McLintock, Tenho algo muito importante para lhe dizer.
Bu önemli bir konu.
É importante que falemos sobre ele.
Hayır, ama iletmem gereken çok önemli bir konu var!
- Não, mas é um assunto importante.
Durumumuza bakılırsa, çok önemli bir konu.
Um tópico importante, dada a nossa situação.
Bu gerçekten önemli bir konu.
Isto é muito importante.
Bu kadar geç geldiğim için üzgünüm ama sizinle önemli bir konu hakkında biraz görüşmem gerekiyor.
Desculpe vir tão tarde, Entre.
Sizinle çok önemli bir konu hakkında konuşmaya geldim.
- Eu vim falar consigo acerca de um assunto de grande importância.
- Efendim, şeref oldukça önemli bir konu fakat şuan Teğmen Feraud kendini savunacak durumda değilken onun davranışı hakkında konuşmam doğru değil.
- Enquanto questão crucial de honra, não posso falar sobre a conduta do Tenente Feraud a não ser que ele tenha uma oportunidade para se defender.
Ve bu hikayeler böylesine önemli bir konu için yeterli değiller.
E histórias, não são o suficiente para um assunto desta importância.
Biliyorum bizim için adaleti sağlamak çok önemli bir konu.
Eu sei que actualmente é popular dificultarem-nos a justiça.
Seninle konuşmak istediğim çok önemli bir konu var.
- Eu queria lhe dizer uma coisa muito importante?
Daha önemli bir konu var, helikopter kaçtı.
Mudando de assunto, o helicóptero fugiu.
Önemli bir konu.
- É importante.
Korkarım bu çok daha önemli bir konu.
Não, trata-se de algo muito mais importante.
Önemli bir konu üzerine çalıştığını ve diğer operasyonla ilgili bilgi sahibi olmadığını söyleyerek kendini savunabilirsin.
A tua única defesa é que estavas sob disfarce sem o conhecimento dos teus superiores.
Bu arada, size hatırlatmak istediğim önemli bir konu var sizi ne kadar rahatsız etse de, kaba ve çirkin dursa da ; insan biçiminde kalmalısınız.
Até lá, tenho que vos lembrar da importância... de manterem a forma humana... por mais desconfortável, esquisito e feio, isso vos faça sentir.
Konuşmamız gereken önemli bir konu var.
Há umas coisas que temos de discutir.
Anne, sanırım seninle önemli bir konu hakkında konuşmamız gerek.
Mãe, acho que temos de ter uma longa conversa sobre uma coisa.
- Muhtemelen önemli bir konu.
- Talvez o caso seja grave.
Önemli bir konu üzerindeyiz Hastings.
Este assunto é sério, Hastings.
Pardon ama bu, gürültülü aptal bir oyundan daha önemli bir konu.
Desculpa, mas isto é mais importante que esse jogo idiota.
Evet, Çevre benim için çok önemli bir konu.
Sim, sou pelas causas ambientalistas.
Diğer yanınızı ortaya çıkarmak için biraz başarısız olmak, biraz ölmek ve biraz kafayı yemek zorundasınız. Bu süreç Francis için bitmiş değil. En büyük korkum, önemli bir konu üzerinde gerçekten boktan, can sıkıcı ve cafcaflı bir film yapmaktır..
o processo ainda não terminou. e estou a fazê-lo.
Çok önemli bir konu, beyler.
É uma questão da maior importância.
isin bittiginde arayabilir misin beni? Gerçekten önemli bir konu çünkü.
São negócios do governo, amigo.
Doğru, haklısın, bu hala çok önemli bir konu.
Bem, tinha razão, ali está o major.
Temiz havanın bu kadar önemli bir konu olduğundan haberim yoktu. Harika değil mi?
Vejo que o "Ar Puro" é muito popular.
Köprüyü havaya uçurmak sorun değil, önemli olan saldırının zamanlanması, bu da başka bir konu, siz Amerikalılar'ın dediği gibi.
Fazê-la explodir não é nada, mas encontrar o momento exacto do ataque, já é outra coisa, como vocês americanos dizem. - Ataque?
Mücevherler konusuna gelince de, çok önemli bir şahsiyetin emriyle... konu kapanmıştı.
Quanto às jóias, o assunto foi encerrado por ordem... de uma personalidade muito importante.
- Çok önemli bir konu olduğuna eminim.
Tenho a certeza de que deve ser muito importante.
Ama bir konu önemli olduğunda, gerçeği söylerim.
Mas, quando é importante, falo a verdade.
Önemli bir duygusal konu nedeniyle geçici bir süreliğine Londra'da bulunduğum dönemde, kardeşim gibi davranarak evime kendini kabul ettirmiş.
Durante a minha ausência temporária em Londres... numa importante matéria sobre um romance... ele obteve permissão para entrar em minha casa... sob a falsa pretensão de ser meu irmão.
Herhalde senin için en önemli konu bir elbisenin görünümü olsa gerek?
Suponho que pensa que o decote dum vestido, proporciona conversas que abalam o mundo?
Başbakanla bu konu hakkında biraz önce yaptığımız... oldukça önemli ve açıklayıcı bir toplantıdan geliyoruz.
Acabamos de chegar de uma reunião breve e muito dolorosa com o Primeiro Ministro.
Devletin önemli bir organı konu edildiği için, eğlence amaçlı bu yapıt, aynı zamanda dolaylı bir saygı sunumudur. Kişiler, kendi değerleriyle, toplum saygısına dikkat çekmektedirler.
Esta obra ficcional feita para vossa diversão é, para lá da fantasia, uma homenagem indirecta a um grande Corpo de Estado cujo pessoal se demarca pelo respeito às populações, pela sua ponderação e pelo seu valor.
Bu noktada önemli olan konu başka bir çocuğun felaket olacağı.
O que interessa é que, nesta altura, ter outro seria desastroso.
En önemli konu, İngiltere'den gelen dört dörtlük bir öğrenci, Michael Carrington'ın aramıza katılmasından gurur duyuyoruz.
Por fim, temos connosco um aluno brilhante, vindo de Inglaterra, que dá pelo nome de Michael Carrington.
Sevgili öğrenciler, şimdi sizlerle... hayati bir konu hakkında konuşmak istiyorum. Polis memuru olarak iş başındayken bunu bilmeniz çok önemli.
Cadetes, queria falar convosco... sobre uma coisa que será vital saberem... quando estiverem lá fora a trabalhar como agentes policiais.
Seninle konuşmamız gereken bir konu var. Andre bana işinden söz etmez ama çok önemli bir sorununun olduğunu biliyorum.
O Andre nunca fala dos negócios comigo.
önemli birşey değil 33
önemli bir şey değil 261
önemli bir şey 34
önemli bir şey yok 63
önemli bir şey mi 22
önemli bir şey değildi 36
önemli biri 16
konuşacağım 73
konuşmak 63
konuşalım 186
önemli bir şey değil 261
önemli bir şey 34
önemli bir şey yok 63
önemli bir şey mi 22
önemli bir şey değildi 36
önemli biri 16
konuşacağım 73
konuşmak 63
konuşalım 186
konuşmalıyız 270
konuş 892
konuşacağız 38
konuşacak 21
konuşuruz 96
konuşuyorum 38
konuşuyorsun 21
konuşuyor 62
konuşmuyor 31
konuşma 379
konuş 892
konuşacağız 38
konuşacak 21
konuşuruz 96
konuşuyorum 38
konuşuyorsun 21
konuşuyor 62
konuşmuyor 31
konuşma 379
konuştuk 50
konuşsana 113
konuşacaksın 18
konuşmak istemiyor musun 16
konuşmuyoruz 17
konuşur 18
konuş benimle 497
konuşuyoruz 54
konuşabiliriz 58
konuşmak ister misin 79
konuşsana 113
konuşacaksın 18
konuşmak istemiyor musun 16
konuşmuyoruz 17
konuşur 18
konuş benimle 497
konuşuyoruz 54
konuşabiliriz 58
konuşmak ister misin 79
konuşmak istemiyorum 89
konuştum 61
konuştu 45
konuşmadım 21
konuşun 135
konuşmayın 43
konuşalım mı 16
konuşabilir miyiz 236
konuştum 61
konuştu 45
konuşmadım 21
konuşun 135
konuşmayın 43
konuşalım mı 16
konuşabilir miyiz 236