Konuşmak mı traducir ruso
2,972 traducción paralela
Konuşmak mı?
Поговорить?
Elaine hakkında konuşmak mı istiyorsun?
Ты хочешь поговорить о Элейн?
- İki yıl öncesinden konuşmak mı?
Говорить про то, что было 2 года назад?
Başkanla konuşmak mı istiyorsun?
Вы хотите посидеть с Президентом?
Konuşmak mı istiyorsun?
Ты хочешь поговорить?
Davası hakkında konuşmak için buradayım.
Я пришёл обсудить его дело.
Beni buraya özel hayatımı konuşmak için mi çağırdın gerçekten?
Ты действительно привел меня сюда, чтобы поговорить о моей личной жизни?
" Sevgili Danielle,... Bir süreliğine konuşmak için bir şansımız olmadığını biliyorum tekrar konuşmak için bir şansımız olmayabilir,... bu yüzden senden geçmişi düşünmeni istiyorum babamız ile günbatımından sonra batıda beliren akşam yıldızı, Venüsü, aradığımız zamanları.
" Дорогая Даниэль. Знаю, нам давно не удавалось побеседовать. Возможно, у нас не будет шанса поговорить, так что прошу тебя вспомнить о времени, когда отец показывал нам вечернюю звезду, Венеру, когда она появлялась на западе сразу после заката.
Geçmişi konuşmak iyidir, hoştur ancak sana yardımcı olamayacağım.
Ностальгия и все такое, но я не могу тебе помочь.
- Şu an konuşmak zorunda mısın?
Тебе обязательно сейчас говорить?
Sonra senin burada kaldığını hatırladım. Eğer senin yerinde olsam dün geceden sonra biriyle konuşmak isterdim.
Потом я вспомнила, что ты остановился здесь, и подумала, что если бы я была на твоём месте, мне бу хотелось поговорить с кем-то после вчерашней ночи.
Ama ilk adım olanlar hakkında konuşmak.
Поговорить об этом станет первым шагом.
Yalnız konuşmak için buradayım o kadar.
Я здесь просто, чтобы поговорить.
Yaşıtım olan biriyle konuşmak belki. Kris'i davet ettim ve ailesi dedi ki- -
Я предложила разрешить Крис зайти, её родители сказали...
Bir hanımın bu işle ilgili toplum içinde konuşmak zorunda kalmadan gidemiyor olması çok utanç verici!
когда порядочная женщина не может сделать свое дело чтобы публика не начала сплетничать!
Eğer konuşmak istersen, sadece bir telefon uzağındayım.
Если тебе надо поговорить, я всегда на связи.
Annem ömrünü mutfakta geçirirdi onunla konuşmak istediğimde oraya gitmek zorundaydım.
Моя мать провела всю жизнь на кухне, и если мне надо было поговорить с ней я шла туда.
- Avukatlarımızla konuşmak istiyoruz.
- Мы бы хотели поговорить с нашим адвокатом.
Artık konuşmak için hazır mısın?
Теперь ты готов говорить?
- Seninle konuşmak istiyor canım.
Детка, он хочет с тобой поговорить.
Banka kredisi de farkı kapatmak için gelecekti... -... ama banka mevcut çalışanlarımızla konuşmak istedi. - Will ve Diane ile mi?
И должен был прийти банковский заем, чтобы покрыть разницу, но банк захотел поговорить с нашими нынешними работодателями.
Doğu Indiana dün Concordia ile oynadı ve maç hakkında konuşmak için beni arayacağını düşündüm ama sanırım meşguldü.
Просто вчера была игра "Восточной Индианы" против "Конкордии", и я думал, он позвонит, расскажет об игре, но видимо, он слишком занят.
Nişanımız hakkında konuşmak istiyorum.
Я хочу поговорить о нашей помолвке.
Tamam Slim. Arkadaşlarım kayıp kız ile ilgili konuşmak istiyor.
Садись, Слим, мои друзья хотели расспросить тебя о пропавшей девушке.
Amir Boden, sorumlu olduğum itfaiye istasyonunun kontrolünü yapacağım. Sakıncası yoksa herkesle konuşmak istiyorum.
Шеф Боден, я провожу еженедельные проверки всех частей, находящихся под моим ведомством, и я хотела бы поговорить со всеми, если вы не против.
Arkadaşlarımız Emma'yla konuşmaya çalışıyordu. Ama o sizinle konuşmak istiyor!
Переговорщик попытался поговорить с Эммой, но она хочет разговаривать только с вами, мистер Касл.
Oturtup biraz konuşmak istedim, tamam mı?
Я только лишь хотел немного поболтать.
Ben de bütün akşam işten insanlarla konuşmak zorundayım.
Сейчас я собираюсь пойти и разговаривать с людьми с работы всю ночь.
Şaka mı yapıyorsun? Ne zaman konuşmak istesem kaçıyordun.
Каждый раз, как я пытался привлечь твое внимание, ты от меня убегала.
Seninle konuşmak için bahane aradığım falan yok.
Я... ммм. Я не ищу повода, чтобы поговорить с тобой.
Carters'ın ofisini aradım ve onlara partiye geleceğimi söyledim. ve Röportaj'dan onunla konuşmak isteyen bir gazeteciyi getirdiğimi.
Я звонил в офис Картера и сказал им, что приду на вечеринку и что со мной будет журналист из "Интервью", который заинтересован в разговоре с ним.
Buna rağmen kendisiyle konuşmak zorunda kalacağım.
Тем не менее, я бы хотел с ним поговорить.
Biraz gergindim çünkü bana asılacak sandım. Ama gördüm ki sadece senin hakında konuşmak istemiş.
Я немного нервничала, потому что думала, что он хочет приударить за мной, но выяснилось, что он хотел только поговорить о тебе.
Benimle konuşmak için yalvarıyor olman lazım su an.
Вы должны умолять меня немедленно с вами поговорить.
Konuşmak için bir dakikan var mı?
– Есть минутка? – Да.
Canı çok yanıyormuş öyle dedi seni pislik herif! Anladım. Artık Tae Gong Shil ile konuşmak istiyorum.
придурок! так что позволь мне сейчас поговорить с Тэ Гон Шиль.
Amerika'ya döndüğümüzde bu baştakiler her kimseler onlarla bir toplantı istiyorum bu şartlarımın geçerli olduğunu konuşmak için.
И когда мы вернемся в США, я хочу встретиться с уполномоченными лицами, чтобы объяснить, что это за условия.
Sizinle konuşmak istediğim şey ortak tanıdığımız Danny Otero.
А вот что бы я хотел обсудить, так это нашего общего знакомого, Дэнни Отеро.
Ve benimle bunun hakkında "konuşmak" mı istiyor?
И она хочет "поговорить со мной" об этом?
Konuşmak için hazırım.
Я готова поговорить.
Bu gece daha fazla konuşmak yok, tamam mı?
Никаких больше разговоров на ночь, хорошо?
Biz de onları konuşmak ihtiyacım olacak hala.
Тем не менее, нам нужно поговорить с ними.
Sanırım bu Abby denen kız benimle gerçekten konuşmak istiyor.
Я думаю, что эта Эбби очень хочет поговорить со мной.
Sanırım şu Abby denen kız benimle gerçekten konuşmak istiyor.
Я думаю, что Эбби очень хочет со мной поговорить.
Konuşmak istediğin birisi var mı?
Есть кто-нибудь, с кем бы вы хотели поговорить?
Ben sana evi satma ihtimalimizi konuşmak istediğimi söylüyorum, sense bir yıllık projeni garaj yolumuza mı çekiyorsun?
Я говорю, что хочу обсудить возможность продажи дома, а ты притаскиваешь годовой проект на нашу подъездную дорожку?
Tabi, sınırlar hakkında mı konuşmak istiyorsun?
Конечно. Хотите поговорить о границах?
Ama buraya tasarımı konuşmak için gelmedin.
Но вы ведь не дизайн обсуждать сюда пришли.
Sanırım Bay Teller'la yalnız konuşmak istiyorum.
Думаю, нам с мистером Теллером нужно поговорить наедине.
Biz david'le konuşmak lazım, hanımefendi.
Нам нужно поговорить с Дэвидом, мэм.
Sizi buraya Schmidt hakkında konuşmak için çağırdım.
Ребята, я привела вас сюда, чтобы поговорить о Шмидте.