O da değil traducir ruso
4,193 traducción paralela
O kadar da önemli degil.
Это уже не важно.
Karınız iyi değil. Gerçekten de bir sorunu var ve ne olduğunu o da bilmiyor. Dur bir dakika.
С ней что-то не так, но она даже не понимает этого.
Bu arada, o da gerçekten ölü değil.
И кстати, она не совсем мертва.
Bu durumda belki de o kadar da gizemli değil.
В этом деле, возможно, не так тайно.
O kadar da kötü değil.
Это не так уж плохо.
Ve o gün geldiğinde bazı seçimler yapmak zorunda kalacaksın arkadaşların ya da kendin için değil, tüm Berk için yapacaksın.
И когда этот день придёт, ты должен будешь сделать выбор, не для своих друзей или для себя, но для всего Олуха.
- İyi. Aslında o kadar da iyi değil.
Хотя не совсем.
Olay sadece rekabet-etmeme maddesi değil. Ayrıca senin o küçük kafandan çıkan her dahilik kırıntısının yüzde kırk dokuzu da bana ait.
Ты не только подписал бумаги о несотрудничестве с соперниками, но 49 % того, что приходит в твою гениальную голову, принадлежит мне.
O kadar da önemli değil.
Для твоего сведения, это никакая не проблема.
Uluslararası bir olaydan bahsediyor, öyle değil mi? O biliyorsa başkaları da biliyor olamaz mı?
О чем бы он ни говорил, это похоже на межгосударственный инцидент, так?
Martha o kadar da kötü değil.
Марта не так уж плоха.
Annem her zaman korkmamalısın çünkü aynı sen doğmadan önceki yaşam gibidir derdi ki bu o kadar da kötü değil, değil mi?
Но эта штука со старшим офицерством работает в обе стороны. Ты сильно на него повлияла. Раньше он был другим.
Ama konu o ya da DEA değil.
Но дело не в нем и не в Управлении по борьбе с наркотиками.
Kız da değil o zaman.
Значит, это также и не дочь.
O kadar da büyük bir olay değil.
В этом нет ничего особенного.
O kadar da önemli bir mesele değil.
Это не такое уж большое дело, так что...
O kadar da güzel değil.
Тут не так уж и здорово.
Zaten hakkında bildiğim tek şey ismin, ki o da gerçek ismin değil.
Похоже, единственная вещь, которую я знаю о вас, - что ваше имя На самом деле не ваше настоящее имя.
- O kadar da değil...
- Дело не столько в этом...
İç gitsin, tadı o kadar da kötü değil.
Допивай. Не так уж и плохо.
O kadar da farklı değil.
Не с таких и разных.
O kadar da değil yani, kendine bir çeki düzen ver.
Надо же себя как-то контролировать.
- O kadar da değil.
- Спасибо. Очень мило.
O kadar da kötü değil.
Не так всё и плохо.
Sadece o da değil, senaryoları bile yazdım...
И не только!
O zaman da tüm sürprizi kaçardı, öyle değil mi?
Но тогда не получился бы сюрприз, правда?
Obsidian'dan kurtulmak, öyle mi Bay Reid? Korkarım bu o kadar da kolay değil.
Чтобы избавиться от обсидиан, у Рида я боюсь не так-то просто.
Bu o kadar da zor değil.
Это не так сложно.
Hayır, inanmak o kadar da zor değil.
Нет, в это не так уж и трудно поверить.
- Buraya gelmenin anlamı da o, değil mi?
Разве не в этом смысл приходить сюда?
O kadar da güzel değil.
Он даже не похож на тебя.
Ben sizi idare etmek için buradayım. İşlerin hepsini kendim yapayım diye değil. İçinizden birisi bir defalığına telefon ediverseydi ya da bana bir sorunumuz olduğunu söyleseydi, şimdi o kızın hayatı kurtulmuş olurdu.
а не делать её сама. она бы сохранила свою жизнь.
O kadar da kötü değil, Zohar.
Зоар. Это не страшно.
- O kadar da zor değil.
Не так уж тяжело.
Hayır, o kadar da kötü değil.
Он забирает все себе.
O da senin takımdan, değil mi?
Он же твоего поля ягода, да? Он парень.
Bir de Caroline'ın masasında ama o kadar da önemli değil.
Даже у Кэролайн на столе, но так себе, это мелочи.
Fakat ben-ben ona bakıcılık yapıyorum ve görünen o ki tüylü ejderhasını yanlış yere koydum, ve bu da hiçkimse için iyi değil.
Ну я, я приглядываю за квартирой и я потерял его бородатого дракона, что нехорошо для всех.
Odaya girdiğinden beri bıraktığın sayısız izi incelemek o kadar da zor değil.
Не трудно было найти дюжину отпечатков которые вы оставили, находясь в этой комнате.
Sen onun babası değilsin, o da senin baban değil!
Ты ему не отец, он тебе не отец!
O kadar da uzun değil.
Не такая уж и длинная.
O kadar da büyük değil.
Но не такая и великая.
Yapma şimdi, o kadar da değil.
Ну да ладно, это же не честно.
- O kadar da küçük değil.
- Не такой уж небольшой.
Yani, o kadar da değil.
Никак.
O kadar da açık değil, hayır.
Не совсем, нет.
O kadar da kötü değil.
Всё будет не так уж и плохо.
O kadar da kötü değil.
- Ох. - О, это не так уж плохо.
Aslında o kadar da şaşırtıcı değil yani.
Так что это действительно не удивительно.
Annem her zaman korkmamalısın çünkü aynı sen doğmadan önceki yaşam gibidir derdi ki bu o kadar da kötü değil, değil mi?
Ну, моя мама всегда говорила, что ты не должен бояться, потому что это как жизнь, до твоего рождения... а она не была так уж плоха.
Onu Costa Rica'da değil, o kasada olduğunu kanıtlayacak bir şeylere.
Что-то, что доказывает, что он был В сейф-комнате, а не в Коста - Рике
o da ne 669
o da benim 38
o da olur 28
o da sensin 43
o da var 56
o da yok 16
o da ne demek 78
o da burada 16
o da beni seviyor 25
o da nedir 79
o da benim 38
o da olur 28
o da sensin 43
o da var 56
o da yok 16
o da ne demek 78
o da burada 16
o da beni seviyor 25
o da nedir 79
o da iyi 30
o da dedi ki 42
o da 410
o da nesi 25
o da bana 49
o da kim 286
o da gitti 18
o da mı 21
o da kimdi 18
o daha bir çocuk 37
o da dedi ki 42
o da 410
o da nesi 25
o da bana 49
o da kim 286
o da gitti 18
o da mı 21
o da kimdi 18
o daha bir çocuk 37
o da doğru 23
o da ne öyle 27
o da öyle 48
o daha çocuk 50
o da nereden çıktı 18
o da neydi 223
o da neydi öyle 27
o da öldü 29
o da oradaydı 16
o da ne öyle 27
o da öyle 48
o daha çocuk 50
o da nereden çıktı 18
o da neydi 223
o da neydi öyle 27
o da öldü 29
o da oradaydı 16