English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → ruso / [ O ] / Onu değil

Onu değil traducir ruso

5,332 traducción paralela
Belki onu değil.
Только не этой.
- Buraya onu değil seni getirdim, biliyorsun.
Снова? То, что я взял тебя с собой говорит о многом.
Şüpheleri için onu suçladı. Kötü ruhlara değil göklere hizmet ettiğini söyledi. Cahilleri korkutacak bir tür kara büyüden bahsetti.
Она упрекнула его за подозрения и сказала, что служит небесам, а не злым духам, а такая черная магия пугает глупых.
- Onu çılgınlığı için seçtik, değil mi?
– Поэтому мы её и выбрали. Будет сумасшедшей, да?
Onu aramalıyım, değil mi?
Я же должен ему позвонить, да?
Onu kullandığınızı biliyor, değil mi?
Она ведь знает, что ввы используете ее, верно?
Onu tutuklamanız gerekir, beni değil.
Вы должны арестовать его, не меня.
Onu öldürdüler. Sadece duvara yazı yazdı diye de değil.
Они убили его, и не из-за какого-то граффити.
Onu hapishaneye sokmaya çalıştığım için benden nefret ediyor olabilirdi yine de. O kadar da değil.
Он мог всё ещё злиться на меня за попытку посадить его в тюрьму.
Olay şu ki, onu gerçekten de daha yakından tanımak istiyorum. Bu durum benim için pek alışılmış değil.
Суть в том, что я правда хочу узнать его лучше, а это нифига на меня не похоже.
Boynuna tasma takıp, bütün gün onu sürükleyemem, değil mi?
Я же не могу посадить её на поводок, как думаете?
- Onu bulup uçurumdan attın, değil mi?
- Вы нашли его? И столкнули его с обрыва?
- Ne yaparsan yap onu sinirlendirme! - Şah mat, değil mi?
да?
Onu geri istiyorsunuz, değil mi?
правда?
- Onu bulduğunda nabzını hissetmiştin, değil mi?
Когда ты нашел его, ты проверил его пульс, не так ли?
Onu seviyorsun, değil mi?
Ты ведь любишь ее, правда?
Erzaklar onu Sol 409'a kadar götürecek değil mi?
У него было рационов на... 409 солов?
Onu geri alacağız, değil mi?
И мы получим его назад, правда?
Ve onların saygılarını için değil benim kapıya geldi orada o insanlar onu duydum Babamı... sevilen çünkü ama bu savaş başladığında, çünkü onlar düşman onları hata yok emin olmak istiyorum.
Те люди снаружи слышали его и пришли к моей двери не чтобы проявить уважение, не потому что, любили моего отца... а потому что, когда начнётся война, они хотят убедиться, что я не приму их за врагов.
Onu ne öldürüyor biliyorsun değil mi?
Ты же знаешь, что его убивает? Нет, что же?
Onu öldüren şey sensin. 70 senedir sigara içmesi değil yani?
А я думал, 70 лет курения.
- Onu istemiyoruz, değil mi?
Мы его точно взять не хотим?
Onu yargılamayacağım. Kazmak zorunda değil.
Я не буду его осуждать, он не должен копать.
Birtakım insanlar, Leydi Pole'un dirilmesinin onu kibirli yaptığını ve sıradan fanilerle görüşme isteğinin olmadığını düşünüyor. Bence işin aslı öyle değil.
Знаете, кое-кто полагает, что после воскрешения она загордилась, считает, что простые смертные ей более не ровня, однако, на мой взгляд, дело в другом.
Onu seviyordun, değil mi?
Ты правда любила его?
Evet ama onu durduran memleketi değil mesleğiydi. Elektrik işi yapıyor.
Да, но он прекратил не из-за национальности, а от того, что сам имел дело с электричеством.
Şoför onu ne zaman topladığından emin değil.
Водитель не знает, где он её подобрал.
Sizi değil, onu.
Не тебя, его.
- Sizi değil, onu.
Не тебя, его.
- Onu da Michael yapmıştı değil mi?
Это был Майкл, правда?
- Onu ölümsüz yapmayacaksın değil mi?
Ты же не собираешься правда сделать ее бессмертной?
Onu sorgulayacaksınız değil mi?
Вы ведь допоросите его?
Onu ben değil Escobar öldürdü.
Это не я его убил, а Эскобар.
Onu da almıyor değil mi?
Этому не бывать, так?
Onu yakaladıktan sonra bir çoğunun yerini söylemişti. Ama hepsini değil.
После того, как я его поймали, большинство точек он нам выдал... но не все.
Bu, onu önemsemeyi kestin demek değil.
Это не значит, что ты о нём забыла.
Eğer dışarıda olma istiyorsan, sana yardımcı olurum ama yapmak istiyorsan yap, onu özlediğin için değil, tamam mı?
Если хочешь на выезды, я могу показать тебе приёмы, но только потому что ты хочешь, а не потому, что скучаешь по ней, ладно?
Biri onu senden almaya çalışsa korurdun öyle değil mi?
Если кто-то попытается отнять его у тебя, ты защитишь его, верно?
İyi de onu vurduğunda çığlık attığını söylemiştin doğru değil mi?
Вы сказали, он кричал, когда вы выстрелили в него, верно?
Onu bulan sendin öyle değil mi?
Ты нашёл его, не так ли?
Doğumundan beri tanıyorsun onu, değil mi? - Evet.
Вы знаете её с самого рождения, так ведь?
.. önce onu bulmanız gerekiyor, değil mi?
Сперва надо его найти.
Hâlâ onu annemizin öldürdüğüne inanıyor. Bu basit bir yalan değil.
Он все ещё верит, что наша мать убила её, и это не только ложь.
Bunun ne kadar aptalca olduğunu biliyorsun değil mi? - Onu mutlu etmek için olmadığım biri gibi davranmanın?
Чтобы осчастливить ее, я должна пойти туда и притворяться той, кем я не являюсь?
- Ama onu yakaladın, değil mi?
- Так ты поймала их на горячем?
Seninle ne istersem onu yapacağım sende uzanacaksın ve alacaksın çünkü bu işler böyle yürüyor, değil mi?
Я сделаю с тобой все, что захочу, а ты будешь лежать и помалкивать. Ведь так это делается, да?
- Onu öldürmeyi falan düşünmüyorsun, değil mi?
Ты же не хочешь его убить, правда?
- Onu ben ikna etmiştim, değil mi?
Я уговорила ее на это, ясно?
Bunu sormamın nedeni masum birini hapse attırdık ve Annalise'in onu çıkarmak için bir planı olmadan bu işe kalkışmayacağını düşünüyorum, öyle değil mi?
Я спрашиваю, потому что мы упекли в тюрьму невинного человека, а я полагаю, что Эннализ не стала бы этого делать, если бы у неё не было плана по его освобождению, так?
Onu tanıyorsun, değil mi?
Ты ведь знаешь ее, так?
Onu seviyorsun, değil mi?
Ты... ты любишь ее, ведь так?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]