English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → ruso / [ U ] / Uzak değil

Uzak değil traducir ruso

704 traducción paralela
İsterseniz yürüyebiliriz. Zaten çok da uzak değil.
Можно пойти пешком, это недалеко.
Çok uzak değil, oraya gitmemiz birkaç saati alır.
Это недалеко. Нам понадобится пару часов, чтобы доехать.
Şoför "uzak değil" dedi, ben de "devam et" dedim.
- Шофер сказал, это недалеко.
- Uzak değil ama acele etmeyelim.
- Недалеко, но я бы не стал торопиться.
Durango uzak değil.
Например, в Дюранго.
Senin gibi biri için çokta uzak değil!
Это недалеко, когда компания приятная.
Çok uzak değil, kasabanın sonunda.
Это недалеко. На окраине города.
Havaalanından senin işyerin çok uzak değil. Eski ve terkedilmiş bir depo var.
Недалеко от аэропорта, где ты работаешь есть старый, заброшенный склад.
- Fazla uzak değil.
- Так это недалеко.
Buradan çok da uzak değil, Etna dağının eteklerinde.
Недалеко отсюда. У подножия Этны.
Evet, buradan fazla uzak değil. Telefonları var.
Да, да, это недалеко отсюда, сразу вон там.
- Uzak değil!
- Она недалеко!
Fazla uzak değil.
Ќедалеко.
Yeterince uzak değil.
От них не убежишь.
- Evim çok uzak değil.
Я живу всего в нескольких кварталах отсюда и собиралась пройтись.
- Taksi ile buradan çok uzak değil.
- Такси-такси, мне далеко.
Fazla uzak değil... iyi olabilirdi...
Не слишком сильно.
Artık amerika uzak değil. ama burası bir kale.
И нам не нужно уезжать в Америку. Ты останешься здесь с нами.
Buraya uzak değil. Gördünüz mü?
Марлоу.
Kliniğe gidin. Fazla uzak değil.
Идите в больницу.
Biraz uzak değil mi?
А это не слишком далеко?
Araziyi görmek ister misin? Burdan uzak değil.
Можем даже туда сходить, это недалеко, всего 3 километра.
Çok uzak değil mi? Şimdi sen onu mu düşünüyorsun?
Это замечательная женщина, как человек.
- Kasaba o kadar uzak değil.
╦ воуле дяоло лпяоста лас. - дем еимаи лайяиа г покг.
Uzak değil. Yoda uzak değil.
Вкусная еда.
Nerede olduğunu biliyorum. Uzak değil.
Здесь, недалеко.
- Yüzmek için bayağı uzak, değil mi?
Не ближний свет, не так ли? Вы уберетесь отсюда?
Bataklık ya da değil, ondan bu kadar süre uzak durabiliriz.
В болоте или нет, но мы сможем продержаться.
Bence uzak dur, Kid. Üçe karşı bir iyi değil!
Трое против одного, что же это такое?
Ne kadar uzak olduğu veya yolun ne kadar süreceği umurumda değil.
Мне все равно, как это далеко, или сколько времени займет.
Windward'tan uzak durmamı istemiyorsun, değil mi anne?
Ты не хочешь, чтобы я уехала из Уиндуорда, правда, мама?
Düşününce, çok da uzak bir olasılık değil.
Если хорошенько поразмыслить, такой случай не кажется невозможным.
Uzak duramıyorsun, yapamıyorsun, değil mi?
- Как всегда. Опять все сначала.
Bir şişe romdan uzak kalamıyorsun, öyle değil mi?
Ничего мимо своего носа не пропустишь, да?
Onlar sizi uzak tutmak için değil.
Я запираюсь не от вас.
Ne geçmişte yapılanlar için,.. ... ne de uzak gelecekte yapılabilecekler için değil ancak şimdi yapılabilecekler için!
Потому что речь сейчас идет не о том, что было нами сделано в прошлом, и не о том, что может быть сделано в каком-нибудь неопределенном будущем, но о том, что нам делать сегодня!
Onu sokaklardan uzak tuttuğum sürece umurumda değil.
Мне всё равно, главное, чтобы она не работала на улице.
Böyle şeyler sana uzak, değil mi?
- Это редкость для вас, правда? - Забудь об этом.
Uzak duramadın, değil mi?
Ты не могла остаться в стороне, а?
Hem uzak da değil.
я лучше съезжу в город.
Her kim, Tanrı'nın bize yememiz için bahşettiği etten,.. ... kendisi çileli bir yol tuttuğu için değil de yenilmesini uygun görmediği için uzak durursa ;..
Если кто воздерживается от мяса, даруемого нам в пищу Господом... не из-за того, что он практикует умерщвление плоти... а из-за того, что ему кажется, что мясо не годно в пищу...
Baksana, evim çok uzak değil.
Слушай, я живу неподалеку.
Cawdor Beyi olmanın ötesinde senin de taç giymen pek uzak ihtimal değil.
На этом основанье Ты мог бы о короне возмечтать. Но духи лжи, готовя нашу гибель,...
Anlıyorsun değil mi? Çok uzak orası.
Видишь ли... это очень далеко.
Bence bir şeyleri uzak tutmaya çalışıyormuş. Öyle değil mi?
Похоже, он пытался удержать что-то снаружи.
- Elbette. Yani onları zeminden uzak tutmak için oldukça yüksek bir yere asmalısınız, değil mi?
Такие вещи, которые вам пришлось бы подвесить на достаточной высоте, чтобы они не касались земли.
Buradan uzak dursan iyi olur, çocuklara göre bir yer değil.
Тебе лучше держаться отсюда подальше, здесь детям не место.
- Çok uzak değil.
- Это не надолго.
Bunlar Dünya ve diğer gezegenleri oluşturarak kendi enerjileri ile değil, uzak Güneş tarafından ısıtıldılar.
Они станут Землей и другими планетами, согреваемыми не изнутри, а прежде всего снаружи - лучами Солнца.
Fakat belki de bizden daha gelişmiş bir medeniyet uzak geleceğe ve geçmişe yol alarak 40 yıllık kısa mesafelere değil de mesela ; güneşin ölümüne, ya da evrenin doğuşuna tanıklık edebilir.
Но, может быть, другие существа, намного более развитые чем мы, уже летают в далекое будущее и глубокое прошлое, не на какие-то мизерные 40 лет назад, а, скажем, чтобы увидеть гибель Солнца или рождение Космоса.
Bütün evrende, en uzak galaksiye kadar, bildiklerimiz uzak bir evrendeki kapalı bir elektrondan daha büyük değil.
Вся наша вселенная, вплоть до самой дальней галактики может оказаться лишь одним электроном в еще более огромной вселенной, которую мы никогда не увидим.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]