Yaşamak için traducir ruso
1,702 traducción paralela
Kendinizi ateşin altında bulacaksınız ve ya cesurca öleceksiniz ya da yaşamak için teslim olacaksınız!
Решайте... идти под огонь и умереть... или найти в себе мужество сдаться и жить.
Yaşamak için bir şansımız olsun diye Albay Young, gemi yıldıza doğru giderken mekiğe binerek kendi hayatını feda edecekti.
Полковник Янг был готов пожертвовать собой, чтобы кто-то из нас мог попасть на шатл, когда корабль летел к той звезде.
Ben bu hayatı yaşamak için çok uğraştım...
Я заработал свой кусок жизни.
Evet, yaşamak için dua ediyordur.
Да, умоляющего о пощаде.
Yaşamak için kaç!
Беги со всех ног!
Onurlu bir hayat yaşamak için her zaman bazı şeyleri riske etmelisin.
Чтобы прожить честную жизнь, нужно всегда рисковать всем.
Yaşamak için ne gerekiyorsa yaparsın.
Чего не сделаешь, чтобы выжить.
Yaşamak için savaştıklarını görebiliyorum.
Я вижу, как они борятся за выживание
Yaşamak için yaşıyor.
Свою жизнь он проживает сам
Yaşamak için sıcakkanlı konakçıya ihtiyaç duyan son derece nadir bulunan bir anormal örümcek türüdür.
А ты не должен. Это невероятно редкий вид абнормального паука которому для выживания требуется теплокровный хозяин.
Yaşamak için her zaman bir sebep vardır.
Всегда есть pади чегo жить.
Yaşamak için her zaman bir sebep vardır.
Bсегда есть ради чего жить
"Yaşamak için beş saatin var" demenin bilimsel söylenişi.
Это все научная болтовня,
Bunu... yaşamak için bir sebep olarak farz et
Считай это причиной жить
Yaşamak için hiçbir sebebim kalmadı.
Мне больше незачем жить.
Sağlıklı yaşamalıyım, Dafu'yla daha uzun süre yaşamak için.
Решил вести здоровый образ жизни, чтобы подольше пожить с Тафу.
Gezegendeki diğer hiçbir tür yaşamak için çiftleşmez ve kuğulardan bahsedeceksen, diğer herkes gibi onlar da aldatır.
Ни одно другое животное не образует пару на всю жизнь. А если скажете про лебедей, то они тоже ходят налево.
İki sebepten. İlki, Sam ile birlikte yaşamak için mükemmel bir ortam yaratmaya çalışıyor.
По двум причинам во-первых, он хочет создать идеальную среду что бы быть с Сэм.
Yaşamak için bir sebep var.
Почему всегда находится какая-то причина, чтобы продолжать жить
Evet, kendi dairemi kiralayıp yaşamak için daha küçük bir yer bulmam gerekiyor.
Да. Мне нужно сдать квартиру в аренду и найти себе что-нибудь поскромнее, потому что... я развожусь.
* Bir hatanın bizi ayrı tutmasına izin verme * * Yaratılmadım ben yalnız yaşamak için *
* Не позволь всего лишь одной ошибке разлучить нас *
* Yaratılmadım ben yalnız yaşamak için *
* Ладно, мне не суждено жить в одиночестве *
Yaşamak için alkışlara ihtiyacım var.
Мне нужны аплодисменты для того, чтобы жить.
Yaşamak için alkışlara ihtiyacım var.
- Мне нужны аплодисменты для того, чтобы жить.
Hayır, yaşamak için.
Нет, жить
Burası sorun yaşamak için iyi bir yer değildir.
Не лучшее место для проблем.
Efendi Oishi haricinde yaşamak için nedeni yoktu ve hepimiz ölmeye ant içmiştik.
Без службы Оиши у него не было причин жить. Мы все поклялись умереть.
Yalnız yaşamak için doğmadım.
Я хочу не просто жить.
Benimle birlikte yaşamak için evime geldiğinde bu yüzükleri parmaklarımıza takacağız.
В день, когда ты приедешь ко мне, мы наденем эти кольца на пальцы.
Varoşlar yaşamak için harika yerler.
Теперь фавела это чертовски хорошее место для проживания.
Kalan ömrümüzü rahat yaşamak için bir fırsat.
Обеспечит нас до конца жизни.
O çocuk katili, Irak'lı bir işkenceci kesinlikle yaşamak için bir hakkı daha hak ediyor.
Он мучитель из Ирака, стреляющий в детей. Кто как не он заслуживает второй шанс.
Trish'in yaşamak için çok sebebi olduğu açık.
Да, я думаю, это совершенно очевидно. Триш было ради чего жить.
Ve geri kalanının da sümüklü torunları dışında yaşamak için bir sebebi yok. Sağlık sigortacılarıyla kavga etmek de var tabi.
А остальные живут только чтобы нянчить своих сопливых внуков и ругаться на счет медицинских страховок.
Biz birlikte yaşamak için plan yapıyorduk. Ve sanırım James bunu fark etti.
Мы собирались быть вместе, и я думаю, что...
Yaşamak için!
До последнего!
Tüm canlı varlıklar yaşamak için... beslenmek zorundadır.
Все живые организмы должны питаться... чтобы жить
Yaşamak için çalışıyoruz işte.
" ы же знаешь, у мен € работа така €.
- R-6 ile bağlantılı olmalı. - Başvuranlar arasından gemilerimizde bizimle yaşamak için rasgele seçimler yapıldı.
- Это должно быть связано с R6 -... люди были выбраны случайным образом чтобы жить среди нас на борту наших кораблей
Her şeyi kendin için yaptın ve yaşamak istediğimde beni öldürüyorsun. Bu adil mi?
С вашей стороны... несправедливо разбирать меня, потому что я хочу жить.
Belkide sonsuza dek yok olmus olan en sevdigim ceketimdi. Fakat birden yasamak için yapmam gerekenleri sevmedigimi düsündüm
Возможно, это как безнадежно испорченный любимый пиджак, но мне вдруг перестало нравиться то, чем я зарабатываю на жизнь.
Sonrasında o şekilde yaşamak benim için imkansız oldu.
В конце концов мне стало просто невыносимо жить так.
Diyorlar ki başına gelen her şey gelişimin için başına gelmesi gereken şeylermiş ama defalarca geri gelmek zorundasın öğrenene kadar birçok hayatı yaşamak zorundasın, ta ki...
Ну вот. Там сказано, что все, что происходит с тобой происходит для того, чтобы ты развивался, но ты должен возвращаться снова и снова чтобы прожить много жизней... и совершенствоваться.
Burada yaşamak, baban için hiç kolay olmadı.
Для твоего отца было тяжело жить здесь.
Acı ve ızdırabı yaşamak zorundalar. Gladyatör olabilmek için.
Они должны испытать боль и страдания, чтобы стать гладиаторами.
Bir katili öldürdüğüm için bunla yaşamak zorunda olan benim fakat sen röportajlar verip terfi ederken kural yok ha?
А в каких правилах написано, что нужно мелькать в новостях и получать повышение только за то, что ты не застрелил убийцу, тогда как мне приходится нести этот крест?
Doğan günün batışını ve dünyayı dolduran ışığı görebilmek için yaşamak.
Жить и видеть великий день, что брезжит на горизонте. И свет, что наполняет мир.
Ki benim gibi kendine güveni tam olmayan birisi için bu birlikte yaşamak konusunda şüphelerin olduğu anlamına geliyor.
И будь на моём месте менее уверенный в себе человек, он бы подумал, что ты сомневаешься в выборе...
Bunu tekrar yaşamak zorunda kalacağın için üzgünüm.
Сожалею, что тебе снова приходится пройти через это.
- Ne dedi? "Bunu tekrar yaşamak zorunda kalacağın için üzgünüm."
"Сожалею, что тебе снова приходится пройти через это."
Bana yaşamak zorunda olduğum en zor şey için bile yardım ettin.
И ты помогал мне во всех трудностях, через которые мне приходилось пройти.
için 166
içinde 110
içine 18
içiniz rahat olsun 22
için rahat olsun 32
içinde ne var 103
içinde ne vardı 18
içine gir 16
yaşam 82
yaşamak 67
içinde 110
içine 18
içiniz rahat olsun 22
için rahat olsun 32
içinde ne var 103
içinde ne vardı 18
içine gir 16
yaşam 82
yaşamak 67