Yaşayacaksın traducir ruso
773 traducción paralela
Yine burada mı yaşayacaksın?
А ты будешь здесь жить?
Aksi halde içinde bulunduğun durumdan asla kurtulamazsın. Ölene kadar işlediğin o cinayetleri hatırlayıp bir katil olarak yaşayacaksın.
ничто не поможет тебе избежать последствий. и жить как убийца.
- Evet, yaşayacaksın.
Я не буду жить!
Almanya'da yaşayacaksınız.!
Вы живы в Германии!
Demek Oklahoma'da yaşayacaksın Lucy.
Так вы будете жить в Оклахоме, Люси?
Bu, dolana kadar yaşayacaksın.
Вот сколько тебе жить осталось!
Nasıl yaşayacaksın?
Как ты собираешься жить?
- Nerede yaşayacaksınız? - Albany.
Где поселитесь?
Artık Bay Thatcher'la yaşayacaksın, Charlie. Zengin olacaksın.
Ты будешь жить с мистером Тэтчером.
- Burada mı yaşayacaksınız?
- Мистер Картер...
Sen hepimizden çok yaşayacaksın.
Вы еще всех нас переживете.
Yaşayacaksın.
- Ты будешь жить.
Yaşayacaksın, korkma.
Ты будешь жить. Давай сюда мешок
Artık ihanetinizden, pişmanlık duyarak yaşayacaksınız.
Вы не умрете, а останетесь жить и будете сожалеть о своем кощунстве.
Böyle yaşayacaksın.
- Но так будет.
- Belki de yaşayacaksın!
Может и выживешь.
Yarından itibaren, gruplar halinde yaşayacaksınız.
Жить и работать вместе - как единый организм.
- Çok uzun yaşayacaksın!
- Вы должны жить так долго!
Erkekleri ayartmaktan dolayı hapse girerseniz, nasıl yaşayacaksınız?
Если ваших клиентов будут сажать за решетку, как вы собираетесь зарабатывать?
Plakayı gördüğünüz zamanın her anını yaşayacaksınız.
Вы проживёте его ещё раз, час за часом Прямо до момента, когда Вы увидели номер той машины
Tamam, köle... Morgana özgür kalana kadar yaşayacaksın.
Ћадно, раб, ты жив, пока ћоргана свободна.
Şimdi ise tuhaf bir dünyada yaşayacaksınız.
Но теперь Вы будете жить в странном мире. Вот увидите.
İhtiyacın yok mu? Hiçbir şeyin olmadan nasıl yaşayacaksın?
Как это ничего, ты спятил?
Bu arada, unutmayın. Yarından itibaren burada yaşayacaksınız.
И кстати, не забудьте : с завтрашнего дня, вы будете жить здесь.
- Hayır, hiç yok. Ve Yegorka ile orada yaşayacaksın.
А ты с Егорушкой будешь жить там
Yaşayacaksın!
Ты будешь жить.
Yaşayacaksın, yaşayacaksın!
Ты увидишь!
Bunu sen de yaşayacaksın.
Ты это ещё поймёшь.
Sonrasında nasıl yaşayacaksınız?
А после него вы чем займетесь?
Gelip bizimle yaşayacaksın.
Скажу маме и заберу тебя к нам.
Fakir bir hayat yaşayacaksın.
Мы будем бедны. Это не пугает вас?
Olağanüstü dakikalar yaşayacaksınız.
Для вас настал особый момент.
- Yaşayacaksın.
Ты будешь жить.
Başaramasanız bile yaşayacaksınız.
Если и не получится, вы хоть выживете в каком-то прошлом мире.
- Yaşayacaksınız. - Evet, yaşayacağım. Fakat keyfini çıkaramayacağım.
О, да, я выживу, но не будет удовольствия от такой жизни.
Mutlak iyiliği yaşayacaksınız.
Вы почувствуете мощь абсолютного добра.
Ancak tüm ırklara son bir kriz geliyor, siz henüz yaşayacaksınız.
Но все расы проходят кризис, который вам еще предстоит.
Tüm hayatın boyunca bir eşcinsel olarak mı yaşayacaksın?
Хочешь прожить голубым всю оставшуюся жизнь?
- Günübirlik ilişkiler mi yaşayacaksın?
Я не спешу. - Конечно, хотите ещё погулять.
Ama çok geç değil. Seni tedavi edeceğim. Yaşayacaksın.
Но ещё не поздно. я позабочусь о тебе.
İkimize yetecek kadar gücüm var ve sen yaşayacaksın.
У меня хватит сил позаботиться о нас.
Yaşayacaksın!
Слышишь меня?
Bir süre burada yaşayacaksınız. Gelin benimle.
Здесь вы пока поживете
Ondan sonra onunla yaşayacaksınız.
Продолжите жить.
Kendini beğenmiyorsun. Yatmak için uzanıyorsun fakat yüreğinde türlü türlü düşünceler geçiyor. Hayatında çok şey yaşadın, yaşıyorsun ve yaşayacaksın...
Вы не нравитесь сами себя, Вы будете ложиться спать в любом месте, но в Вашем сердце будут различные мысли.
Bunu bizzat yaşayacaksın.
Видели бы вы себя со стороны.
Kutlarım. Yaşayacaksın. Üç hafta için.
Поздравляю, тебе даруют жизнь на три недели.
Gelip bizimle yaşayacaksın değil mi?
Вы ведь будете жить с нами?
Ama yaşayacaksınız.
Увидите.
Gerçekten burada mı yaşayacaksınız?
Вы будете здесь жить?
O zaman gönüllü olarak inip sakin bir çiftçi hayatı yaşayacaksın.
Вернуться к вашей простой культуре и...