A family man traduction Turc
1,126 traduction parallèle
- I'm not a family man.
- Ben bir aile adamı değilim.
Persecute an honest man and citizen... a family man like Michael Laszlo, all in the name of stamping out racism.
Michael Laszlo gibi, onurlu, iyi vatandaş, aile babası bir adama zulmetmek, hepsi ırkçılığı yok etmek adına.
You know, I think a family man is a responsible man a dependable man who can handle a big job like the manager of this restaurant.
Bir aile adamı demek, sorumluluk sahibi bu restoranın müdürlüğü gibi büyük bir işi yürütebilecek güvenilir bir adam demektir.
If i've been brought here To be, uh... Implicated in anything, I just want you to know That i'm a family man,
Eğer buraya getirilmemle... herhangi bir şeyle ilgim olduğu ima ediliyorsa, şunu bilin ki... ben yerleşip iş kurmayı planlıyorum.
There was a family man.
Gerçek bir aile babası.
- A family man?
Bir aile babası?
I'm a family man myself, Mr. Kerrigan.
Ben de bir aile babasıyım, Bay Kerrigan.
Yeah, and maybe I'll become a family man.
Evet, belki de bir aile kurarım.
He's a family man with two kids.
İki çocuklu bir aile babasıdır.
A family man.
Aile babası.
Lieutenant, just curious : are you a family man?
Teğmenim, merak ettim de, aileniz var mı?
You're a family man and a family is worth protecting.
- Düşün. Sonuçta sen de bir aile adamısın ve mutlu aileler korunmaya değer.
Odd logic coming from a man who abandoned his own family.
Kendi ailesini terk eden birinden bunu duymak çok tuhaf.
Here's a man who could have a huge family.
İşte büyük bir ailesi olacak bir adam.
What kind of man... has such a family?
Ne tür bir adamın... böyle bir ailesi vardır?
I think it's true that any man who wants to provide for his family wants his children to have a good education...
Bence bu doğru, ailesini geçindirmek isteyen çocuğunun iyi bir eğitim almasını isteyen herhangi bir erkek...
The whole family gathered some coal and a carrot, and we made Frosty the Dandruff Man.
Ailece bir kaç kömür parçası ile havuç çıkardıktan sonra, büyük bir kepekten adam yapmıştık!
He was a kind man, but he had his own ideas. When your mother and I started going steady, he asked for information from Rome about me and my family... through the police force.
İyi bir adamdı ama bildiğinden şaşmazdı Roma'dan ben ve ailem hakkında polis vasıtası ile bilgi istedi.
Son, you're a grown man. Time to start a family.
Evladım, artık yetişkin bir erkeksin.
The family is a community formed by one man and one woman, united by a matrimonial bond, and by the children born from that marriage.
Aile, evlilik bağıyla birleşen bir erkek ile bir kadından ve bu evlilikten doğan çocuklardan oluşan bir topluluktur.
If you've got no family, don't take a job from a man who does.
Ailen yoksa ailesi olan birinin işini elinden almamalısın.
- I found a nice family man.
- İyi bir aile reisi buldum kendime.
THIS MAN IS A MEMBER OF AN ORGANIZED CRIME FAMILY.
Bu adam organize suç ailesinin bir üyesi.
You cannot kill a man's family and talk about human rights!
Bir adamın ailesini öldürüp insan haklarını hakkında konuşamazsınız!
It wasn't a question of a man and a woman and children, which we grew up knowing as a family.
Bir erkek, bir kadın ve çocuklar meselesi değildi. Biz aile olarak bunu bildik.
Alex Murphy. Top of his class, devout Irish Catholic, family man. Everything in his profile indicates a fierce sense of duty.
Sınıfının birincisi, dindar bir İrlandalı Katolik, aile babası, profilindeki her şey görevine düşkün olduğunu gösteriyor.
- I'm looking for a man and a family foundation.
- Bir erkek bulup kendi ailemi kuruncaya kadar.
A tragedy was narrowly averted today when a man returning home from a bowling alley, where his wife just bowled a perfect game, raced into a burning building, saved a family of 10 and the family dog, Winky.
Bugün bir trajedi kıl payıyla engellendi. Karısının çıkardığı mükemmel oyunun ardından bowling salonundan evine dönmekte olan bir adam yanan bir binaya girerek on kişilik bir ailenin ve ailenin köpeği Winky'nin hayatını kurtardı.
When you was a boy, you had to be the man of this family.
Sen daha çocukken ailenin erkeği olacağın belliydi.
A man living in a house with a widow, even though she's his aunt would cause gossip about the Yang family whose reputation is unblemished.
Dul bir kadınla, aynı evde yaşayan bir erkek, o yengesi de olsa,.. ... Yang ailesi hakkında dedikodulara sebep olur. Lekesiz geçmişine rağmen...
I've got a family to feed, man.
Bakmam gereken bir ailem var.
I got a family to feed man, you know?
Bakmam gereken bir ailem var!
According to his neighboors he was a quiet family man, and highly respected.
Komşulara göre, sakin bir aile babası, saygın bir insanmış.
In front of a man's family.
Bir adamın ailesinin önünde.
Leave my family out of this! - Hey, man, what are you doing?
No metan a mi familia en esto!
Shep, I'd help you any way I could, but you can't expect a man with a family...
Shep, elimden gelen her yardımı yapardım ama ailesi olan bir adamdan bunu beklemen...
A MAN'S GOT A RIGHT TO TAKE HIS FAMILY HOME!
Ailesini eve götürmek bir erkeğin hakkıdır!
Under the heading, "Isn't That Bizarre?" today's story comes from New Mexico where an inbred, insane family, a man with two wives and three sons held up a group of tourists.
Bugünkü tuhaf haberimiz New Mexico'dan geliyor. Bir adam, iki karısı ve üç oğlundan meydana gelen doğuştan deli bir aile turist grubunu soymuş.
A man who envies our family... is a man who needs help.
O, ailemize imrenen ve yardıma ihtiyacı olan bir adam.
Nonetheless, it's a place where a man might make a home, raise a family, which is something, in spite of my past,
Yine de, bir erkeğin yerleşip yuva kurabileceği türden bir yerdi.
If a man takes bread to feed his starving family, that's stealing?
Eğer bir adam aç ailesini doyurmak için ekmek alırsa bu hırsızlık olur mu?
He's a very decent family man.
Temiz bir aile babası.
Suicide number 137 of this year, in this city was neither a destitute, nor a lonely man but a successful executive with a loving family and 40 million dollars in the bank.
Bu senenin 137. intihar eylemcisi, ne yoksulluk ne de yalnızlık yüzünden intihar etti. O, mutlu bir ailesi ve bankada 40 milyonu olan başarılı bir idareci.
He's such a lovely young man, with a beautiful house... and a wonderful family.
Bu adam çok sevimli bir genç. Çok güzel bir evi ve harika bir ailesi var.
Family, there comes a time in the life of every man...
Ailem, her erkeğin hayatında bir an gelir ki...
- Someone went there Friday night and dug a hole in your family plot. So? A hole big enough to bury a man.
Bir adamı gömecek kadar büyük bir delik.
No, Bob's a fine family man.
Bob iyi bir aile babası.
My father always said, a man with a family... shouldn't even think about politics.
Babam hep derdi ki, "ailesi olan bir erkek politika hakkında düşünmemeli bile."
that she needed a man who would put family before work.
Ailesi işinden önemli olan birini istediğini söylerdi hep.
I'm not speaking just as a jailer, but as a man protecting his family.
Ailesini korumak isteyen bir adam olmak dışında.
Before long, a man came to take me to Birtwick Park... to live with Squire Gordon's family.
Çok geçmeden bir adam gelip beni Birtwick Park kasabasındaki yeni yuvama... asilzade Bay Gordon'un evine götürdü.
a family 195
a family member 19
family man 38
manda 42
mania 33
mani 42
mano 100
mandarin 19
mans 17
manager 261
a family member 19
family man 38
manda 42
mania 33
mani 42
mano 100
mandarin 19
mans 17
manager 261