A lot of it traduction Turc
12,124 traduction parallèle
If somebody ate me, all my, like, rage and my sexual, you know, energy will go into that per- - and I got a lot of it.
Birileri beni yediyse, öfke ve cinsel organım, bilirsiniz, enerjim gibi. Başına gidecek... Ve çok şey aldım.
Now the thing is, when you find a little bit of this... that means there could be a whole hell of a lot of it!
İlginç olan yanı ise eğer biraz gümüş bulursan Geldiği yerde daha tonla var demektir
To create Bose-Einstein condensate, you need power, and you need a lot of it.
Bose-Einstein yoğuşması yapabilmeniz için devasa bir enerjiye ihtiyacınız vardır.
A lot of it in Cuba.
çoğunlukla da Küba'ya.
It feels like a lot of the things that Mulder was warning us of kind of came true.
Sanki, Mulder'ın gerçekleşeceği yolunda ikaz ettiği birçok şey olmuş gibiydi.
That takes a lot of timing and fueling and it's dangerous.
Bu işte çok iyi zamanlama ve yakıtı ayarlama gerekir, zira tehlikelidir.
It's a very flexible frame in terms of tonality, in terms of action, in terms of mythology, in terms of subject matter. It can go a lot of different ways.
Renk tonu açısından, aksiyon açısından, mitoloji açısından, hayli esnek bir yapıda.
Your job requires you to meet a lot of people. I assume it isn't easy for you.
Mesleğiniz icabı bir sürü insanla görüşüyor olduğunuz için zorlanıyor olmalısınız.
Take it as a sign of respect to quieten this lot.
Böyle bir sükunetin saygıdan kaynaklandığını farz et.
A lot of shit, it had nothing to do with music.
Boktan şeyler, müzikle alakası olmayan şeyler.
It's a Honda, in Section H, Westside of the lot.
Bir Honda, H katında, batı kısmında.
I've been giving it a lot of thought and I'm not sure I need one.
Çok düşündüm ve antrenöre ihtiyacım olduğundan emin değilim.
I mean, it's just a lot of bits and pieces.
Yani, bir sürü ıvır zıvır şey var burada.
It's probably'cause you got a lot of bad karma from your previous life.
Önceki hayatınızdan bir sürü kötü karma kaldığındandır.
I just would say don't be in a room with it for more than an hour at a time, because I'm thinking a lot of hair loss.
Yalnız onunla aynı odada bir saatten fazla durmayın çünkü saçlarınız dökülebilir.
- When you cooperated before, it led to drugs off the street, and a lot of punks right here in this shithole that you call your home.
- Önceki iş birliğin sokaklardan uyuşturucuyu ve evim dediğin bu bok çukurundan sürüyle serseriyi arındırmıştı.
It's not like Dover, and you're the new girl and you're smart and you're pretty so I'm guessing that you're going to be the centre of a lot of attention both positive and negative.
Burası Dover gibi değil ve sen de yeni kızsın, akıllısın ve güzelsin. Bu sebepten ötürü pek çok odağın merkezi olacağını düşünüyorum. Hem olumlu hem de olumsuz manada.
Well, a lot of people think that it's gonna be a quick fight.
Pek çok insan maçın çabuk biteceğini düşünüyor.
- It's a lot of money.
- Bu para çok fazla.
Still, it's a lot of money.
Hâlâ çok para.
Well, yes it is... and a lot of people are going to want to make this deal.
Evet öyledir Bir sürü insan bu anlaşmayı yapmak isteyecektir Fakat bizim bir geçmişimiz var
- Like, it's a lot of school, right?
- Bu pek çok okul demek, değil mi?
It's a lot of school. The bar... It's something I took and passed.
Pek çok okula gidip parmaklıkları..... geçmem gerekecek.
I'm going through a lot of shit right now. It's a long story.
Şu sıralar bir sürü saçmalıkla uğraşıyorum.
- but it sounds like a lot of fun.
- Ama sesler Çok eğlenceli gibi
A lot. It's 100 million rounds of ammunition.
Çok. 100 milyon mermi.
It'd be a hell of a lot faster, but they stand a better chance of survival in big groups.
Hızlı olabilir ama gruptakilerin hayatta kalma şansı daha fazla.
It's going to take a lot more than the end of the world... to keep us apart.
Dünyanın sonu gelmiş olsa bile bizi ayırmak için bundan daha fazlası gerek.
It seems like a lot of trouble just to find some more fish.
Birkaç balığı bulmak için fazla zahmete katlanıyorsun sanki.
There is a lot of space in it After the many drilling!
Onca gözenek dışında bir o kadar da delik var sende.
Where I was recently staying, we used to play chess a lot, and this is the kind of change where you get your pawn to the end of the board and it changes into a queen.
Yakın zaman önce, kaldığım yerde Sıklıkla satranç oynardık, Ve piyonu tahtanın sonuna getirdiğinizde bir kraliçeye dönüşür, Bu da o tür bir değişim.
That would get a lot of hits. And I lined it up, and smashed.
Ama çok tıklanır, değil mi?
Awful lot of deputies for such a small place, ain't it?
Küçücük kasaba için ne çok şerif yardımcısı var.
It's a lot of paper, but it's just paper.
Bunlar sadece kağıt.
There's probably not a lot of money in it, but... You get my drift.
Çok para yoktur gerçi ama anladın sen.
Means I got a lot of work getting it made, and then everybody get paid, but a lot of things got to happen.
Demek istediğim, yapmam gereken çok şey var, sonra herkes para kazanıyor, Ancak bir çok şey olmalı.
- Let's face it, a lot of people are discouraged about this war.
- Haydi bakalım, Bu savaş hakkında bir sürü insan cesareti kırılıyor.
I've been giving it a lot of thought since Katie Dunne's funeral, and... I've been having a rough time with some of the church's teachings.
Katie Dunne'un cenazesinden beri çok fazla kafa yordum ve bazı kilise öğretileriyle zor bir dönem geçiriyorum.
It was required that she establish a cover, a life, one that would allow for a great deal of travel, one that wouldn't draw a lot of attention.
Gerektiğinde bir hayata kalkan olurdu büyük seyahat anlaşmasına izin verecek bir hayata çok dikkat çekmeyecek bir hayata.
So it's a quiet Monday afternoon and you've got a lot of empty tables.
Bugün sakin bir pazartesi ve bolca boş masanız var.
It's good buzz? There's a lot of good buzz?
İyi laflar mıydı?
Because your head looks like it's taken a lot of landings.
Çünkü kafan epey bir darbe almışa benziyor.
It's just a whole lot of nothing.
Koca bir hiç.
"Her mom died this last summer, and I know it would mean a lot to her " if she could meet you and get some words of encouragement - "from a real trooper."
Geçen yaz annesi öldü ve seninle tanışıp senden biraz destek görürse ona büyük faydası olacağını düşünüyorum.
I had a lot of self-doubt, and it manifested itself in the form of unchecked rage and agression. I was a major jerk.
Kendime güvenim yoktu ve bu güvensizlik kontrolsüz öfke ve agresiflik olarak dışarıya vurdu.
We don't got a lot of room, so if you don't make it, we're gonna need that uniform back.
Çok fazla yerimiz yok, ama eğer yapmayacaksan, O formaya ihtiyacımız olacak.
I promise you, it can get a hell of a lot worse.
Emin ol, çok daha kötüleşebilir.
A lot of speculation on how it happened, but it doesn't matter.
Nasıl olduğuyla ilgili bir çok söylenti var, ama fark etmez.
Yes, but it's a lot of work.
Evet, ama bu çok yorucu bir iş.
I wouldn't let Nicole Meeker or anyone like her near it. I left a lot of interested parties very disappointed. You don't even know what you had.
ona Nicole Meeker yada onun gibi birini yaklaştırmazdım oldukça ilgili grupları hayal kırıklığına uğrattım neye sahip olduğunu bile bilmiyorsun o tasarım bedava enerjinin planı olabilir bir gecede dünya ekonomisini yıkabilir bilimin eşiğinde ders veriyorsun, ama mevcut durumu korumak için mi öldürüyorsun
There's not a lot of room on there, so we think it's better I follow behind.
Otobüste pek yer yok, arkadan takip etmemin iyi olacağını düşündük.
a lot 1589
a lot has happened 22
a lot of people 80
a lot of things 80
a lot of work 19
a lot of money 87
a lot better 53
a lot more 90
a lot of times 55
a lot of 45
a lot has happened 22
a lot of people 80
a lot of things 80
a lot of work 19
a lot of money 87
a lot better 53
a lot more 90
a lot of times 55
a lot of 45