A stand traduction Turc
9,422 traduction parallèle
And we're still interviewing kids at the youth center, but so far, our John Doe seems like a stand-up guy.
Gençlik merkezindeki çocuklarla görüşmeye devam ediyoruz ama hala John Doe'muz eli yüzü düzgün birine benziyor.
Well, I wouldn't put it in a stand-up routine, but it was not a bad joke.
Hani komedi gösterisi diyemem ama kötü bir şaka da değildi.
Wash U has the chance to be one of the first schools in the country to offer a stand-alone course- -
Washington Üniversitesi'nin ülkede bağımsız ders sunan ilk üniversite olma şansı var...
A stand-in?
Bir vekil?
Taking a stand.
Tavır alıyorum.
A stand that protects his hold on power as well.
Herşey onun gücünü korumasına bağlı.
Hell of a stand-up guy.
Tam direniş adamıydı.
♪ I'm gonna stand... ♪ Pick a room.
Bir oda seçin.
This morning I didn't have a leg to stand on in court.
Bu sabah mahkemede hiç dayanağım yoktu.
Collie, you don't stand a chance.
- Collis, hiç şansın yok. - Bence var.
A figure resembling me that can stand guard at the edge of town and frighten away thieves.
Şehrin girişinde nöbet tutup, hırsızları korkutup kaçıracak bana benzeyen bir figür.
It's so scary to them to have to start all over, and it takes a really strong person to stand up to them and say no.
Sıfırdan başlamak, onlar için o kadar korkutucu ki ve onlara karşı koyup, hayır diyebilmek için çok güçlü olmak gerek.
He suggested that we stand down until he has a better idea of what's going on.
Neler olduğuna dair daha iyi bir fikri olana kadar geride durmamızı önerdi.
A one-night stand?
Tek gecelik ilişkiden mi oldu?
Just a one-night stand.
Tek gecelik bir şey.
I think I stand a fair chance as long as we keep out of trouble - for the next few months.
Önümüzdeki birkaç ay beladan uzak durursak şansım yüksek.
Mojins as a team ; United we stand, devided we fall.
... Mojinler takım olarak ayakta durdu, ayrıldığında kaybetti.
Isn't that the point- - for me to stand in for Mrs. Johnson, to offer you a female counterpoint?
Bayan Johnson'ın yerine burada bulunmamın sebebi size bir kadın bakıç açısı arz etmek değil mi?
Are you really gonna let a couple of silly rules stand in the way of bringing Shana justice?
Gerçekten birkaç aptalca kuralın Shana'ya getirilecek adaletin önüne taş koymasına izin mi vereceksin?
But to turn my back on the less fortunate, especially a man that's dying - - it goes against everything I stand for - - my code.
Ama ihtiyacı olan birisine arkamı dönemem,... özellikle de ölmek üzere olan bir adama. Bu benim ilkelerime aykırı.
And for what, to stand next to a dewy 20-year-old for a photo op?
Ve ne diye fotoğraf çekimi için 20 yaşında bir kızın yanında durayım?
People would stand up and engage in their African-ness without apology... and it's a contemporary, hip song of the era.
İnsanlar ayağa fırlayıp hiç çekinmeden Afrikalılıklarını sergiliyorlardı ve o şarkı o sırada çok ünlü olmuştu.
That son of a bitch was ordered to stand down.
- Heyworth. O piçin oğluna beklemede kalması emredilmişti.
Okay, you got to stand here for a second, okay'?
Tamam, şimdi biraz dayanman lazım, tamam mı?
It's not a good idea for you to take the stand.
Yapmayı düşündüğün şey iyi bir fikir değil.
Rebecca says that a jury won't believe me if I take the stand.
Rebecca doğruları söylersem jürinin bana inanmayacağını söyledi.
Because you need somebody to stand up in that courtroom and tell the jury the truth, before that four-eyed freak whips out some fake picture of you stashing a weapon in Mona's sock drawer.
Çünkü o mahkeme salonunda birisinin senin için durmasına ihtiyacın var ve jüriye gerçeği söyleyecek dört gözlü ucubenin seni Mona'nın çorap çekmecesine cinayet silahını koyarken sahta bir fotoğraf çekmeden önce.
Well, it's goals like that which have made Paul Gascoigne, or Gazza, as they all know him, a real hero to the people who stand on these terraces at St James'Park.
Bu goller ; Paul Gascoigne ya da onların bildiği Gazza'yı, St James'Park tribünlerinde olan taraftarlara gerçek bir kahraman yaptı.
You stand a far better chance of reducing neural transfer rejection.
Nöral nakil reddi olması için çok daha az bir şansın var şimdi.
With our combined resources, this thing doesn't stand a chance.
İkimizin kaynakları ile bu şeyin dayanma şansı yok.
But from where I stand, I see a very brave woman, and I will do my best to live up to our legacy.
Ama burada, çok cesur bir kadın görüyorum ve mirasımı devam ettirmek için her şeyi yapacağım.
~ You think I stand a chance?
- Sence bir şansım var mı?
But don't just stand here, Grey. Give me a hand.
Orada dikilip durma Grey, yardım et.
- A one-night stand.
- Tek gecelik ilişki mi?
I am not a nice person, and I should not have to stand in front of the whole town and pretend to be a nice person.
Kibar bir insan değilim. Tüm kasabanın önünde durup kibar biriymişim gibi davranmamalıyım.
But I need a character witness who will get on the stand, someone of unimpeachable pristine credentials, and it cannot be an employee.
Ama bana kuşku duyulmayacak yeterlilik ehliyetine sahip mahkemeye çıkacak bir tanık lazım. Çalışanın olamaz.
Well, I'm sorry, but I'm supposed to stand here and say that my husband wasn't worth more than a teacher? Or a waitress?
Kusura bakmasınlar ama kocamın bir öğretmenden daha değerli olmadığını söyleyeceğimi mi sanıyorsunuz?
So, it turns out our father, Rett Jacky, did have a run-in with our victim a couple months ago in the parking lot of a restaurant called General Custard's Last Frozen Treat Stand.
Evet, görünüşe bakılırsa baba Rett Jacky'nin, kurbanımızla birkaç ay önce bir çatışması olmuş. General Custard'in Last Frozen Treat Stand ismindeki restoranın park yerinde.
A massacre like that, wouldn't you stand up and fight?
Böyle bir katliam kalıp savaşmaya değer mi?
I acted like road kill because we're governed by a pacifist, who'd rather see her children hurt than stand up for themselves.
Ölmüş gibi davrandım çünkü çocuklarının yanında olmaktansa onları yaralanmış görmeyi yeğleyen bir barış sever tarafından yönetiliyoruz.
So I should stand by, a king, and grant my wife free rein to be with another man?
Yani kral olarak, eşimin, beni başka bir adamla aldatmasını hoş mu görmeliyim?
Hey. Sorry, but you have to stand back over there with the spectators ; there's a tournament going on.
Pardon ama seyircilerin yanında durmalısınız, burada turnuva var.
So, after six months of being locked up in this tin can together, you decided that rather than sacrifice your chance at being the first human beings to stand on Mars, you would put your shot at immortality ahead of another man's life.
6 ay bu teneke kutunun içinde kilitli kaldıktan sonra şansınızı feda etmektense Mars'a ayak basan ilk insanlar olmak için birinin hayatına mâl olacak ölümcül bir karar verdiniz.
Solving the murder of a federal agent will make her stand out.
- Federal ajan davasını çözmek onu farklı kılacaktı.
They didn't stand a chance.
- Hiç şansları yokmuş.
Grace's mom. Thought you said she was a one night stand.
Bir gecelik ilişki dediğini sanıyordum.
That's why I like - I always like to stand just a little bit wrong, you know?
Tuhaf bir şekilde durmayı hep sevmişimdir.
Too scared to go in, until a little bit of logic seeped in and told me, even if there is a witch in there, she wouldn't just make a noise and then just stand there for, like, an hour.
Girmeye korkuyordum ta ki birazcık mantık gelinceye kadar. İçeride bir cadı olsa bile ses çıkarıp bir saat bekleyeceği yok.
Alas, some of my fellow candidates actually stand a chance of winning, so they'll have to go.
Ne yazık ki diğer adayların kazanma şansı var. Bu yüzden gitmeleri gerekecek.
I can move. You stand up, you'll bleed out in a matter of minutes.
Eğer ayağa kalkarsanız birkaç dakika içinde kan kaybından ölürsünüz.
There was a lamp stand knocked over and there was a window opened.
Lambalık yere düşmüştü ve pencere açıktı.
standard 64
stand 299
standing 87
standards 19
standish 33
standby 89
stand up 1282
stand by your man 18
stand by me 33
stand up for yourself 17
stand 299
standing 87
standards 19
standish 33
standby 89
stand up 1282
stand by your man 18
stand by me 33
stand up for yourself 17
stand your ground 55
stand up straight 94
stand by 925
standing room only 19
stand clear 68
stand here 61
stand down 832
stand over there 44
standing here 19
stand aside 185
stand up straight 94
stand by 925
standing room only 19
stand clear 68
stand here 61
stand down 832
stand over there 44
standing here 19
stand aside 185