About fucking time traduction Turc
187 traduction parallèle
About fucking time.
Berbat bir şey bu.
It's about fucking time.
Tam zamanında.
It's about fucking time.
Zamanı gelmişti.
- It`s about fucking time.
- Tam da zamanıydı.
It's about fucking time!
Nerede kaldınız?
About fucking time.
Zaman geldi.
It's about fucking time.
Vakti gelmişti!
About fucking time!
Tam zamanı!
That was about fucking time.
Zamanı gelmişti.
About fucking time.
Saatten haberi var mı bunun?
lt`s about fucking time!
Zamanı gelmişti.
- Well it's about fucking time.
- Tam zamanında geldin lan.
It's about fucking time!
Komün'ün ve 11.
IT'S ABOUT FUCKING TIME.
Berbat bi zamanlama. bi saat önce sipariş vermiştim.
- It's about fucking time.
- Zamanı gelmişti.
It's about fucking time.
- Sağ ol, doktor. - Evet, koca oğlan. Senin sıran.
It's about fucking time!
Zamanı gelmişti.
About fucking time, man.
- Nihayet gelebildik, adamım.
About fucking time.
Tam vakti gelmişti.
Maybe it's about fucking time I visit yours.
Belki seni ziyaret etmemin zamanı gelmiştir.
About fucking time.
Zamanı gelmişti.
About fucking time...
Nihayet gelebildin.
It's about fucking time, Larry.
Larry berbat bir zamanlaman var.
It's about fucking time!
Haydi yapalım şunu.
About fucking time.
Tam zamanında.
About fucking time. miles.
- Nihayet.
About fucking time, Jose.
Ne zamandır, Jose?
About fucking time.
Lanet olası zamanlama.
It's about fucking time.
Vakti gelmişti zaten.
By the time they got there... they were so fucking uptight about going through this massive preparation.
Gelmeden önce... bu iş için hazırlanırken kendilerini o kadar sıkmışlar ki!
It's about time they put you in a fucking musuem.
Seni bir müzeye koymalarının tam vakti şimdi.
Next time you think about fucking with some young girl... you think about this first.
Gelecek sefere genç kızları becermek istediğinde..... ilk önce bunu düşün.
It's about fucking time!
- Geç kaldın!
The truth is, if she were here she'd be too tired from waiting in line to buy coffee or chicken bones to start arguing about this or to suck my blood or waste our fucking time on shit like this!
Doğrusu, o burada olsaydı bir kahve ya da tavuk kemiği almak için sırada beklemekten bununla ilgili tartışmaktan, kanımı emmekten ya da zamanımızı böyle boktan bir konuya harcamaktan yorgun düşerdi.
I could kick your fucking eyes out... and never think about it a second time... so why do you take these chances... that risk ruining both our lives?
Gözlerini dışarı pırtlatır... ve bir saniye bile tereddüt etmem, tamam mı? Hal böyleyken niye ikimizin de hayatını mahvetme riskine giriyorsun?
Don't you fucking talk to me about hard time.
Bana zor gunlerden bahsetme.
How about some fucking cigarettes, huh? One thing at a time, guys.
Biraz da lanet sigaraya ne demeli?
You can understand why unless she went down on somebody... ... really interesting, they won't waste their valuable time... ... reading a book about your fucking grandmother!
Anlarsın ki ninen çok ilginç biriyle yatmadıysa eğer değerli zamanlarını kahrolası ninenin kitabını okuyarak geçirmeyeceklerdir!
Fucking hanging about all the time.
Her zaman yırtık dondan çıkar gibisin.
But for me, I see what we're about to do, and for the first time in my miserable, fucking life, I feel like I finally understand.
Ama ben ne yapmak üzere olduğumuzu görüyorum, ve bütün sefil, lanet hayatım boyunca ilk kez sonunda anladığımı düşünüyorum.
It's about time, you fucking moron.
Nihayet geldin geri zekalı herif.
- It's about fucking time.
Tam zamanında geldin.
It's about fucking time.
Hele şükür arayabildin!
About fucking time.
Nihayet.
I'm talking about the whole fucking universe, moving ahead in time, not horizontally, man.
Ben zamanla içinde ilerleyen, lanet olası bütün evrenden bahsediyorum.
I listen to the shit she talks about... first time in my life, I feel like a fucking doormat.
Söylediği şeyleri dinledim ve hayatımda ilk kez kendimi boktan bir paspas gibi hissettim.
It's about fucking time.
Zamanı geldi.
You fucking bug him - every time you talk to him about the demo tape
- Demo kaseti hakkında her konuştuğunda onu rahatsız ediyorsun.
You're about to take a goddamn beating... for every fucking time I've been asked, "What for?" already today.
Bir daha soru sorarsan... seni eşek sudan gelene dek döverim.
Every time I read about a gay minister being defrocked Every time I read about a gay minister being defrocked or a gay couple having their kids taken away from them, or a gay couple having their kids taken away from them, it just fucking breaks my heart. it just fucking breaks my heart.
Ne zaman gay bir papaz meslekten men edilse ya da gay çiftlerin çocukları ellerinden alınsa içim parçalanıyor.
Well, it's about time he realised that winning the championship Well, it's about time he realised that winning the championship is more important than who you're fucking. is more important than who you're fucking.
Şampiyonayı kazanmanın kimi becerdiğinden daha önemli olduğunu anlamalarının zamanı gelmişti.
time 2517
times 1964
timer 243
timers 88
times square 22
time to die 52
time to go home 94
time flies 78
time is running out 68
time to wake up 54
times 1964
timer 243
timers 88
times square 22
time to die 52
time to go home 94
time flies 78
time is running out 68
time to wake up 54
time is money 74
time is of the essence 71
time is up 41
time travel 83
time to go 627
time's up 595
time to sleep 29
time to eat 55
times are tough 45
time is 18
time is of the essence 71
time is up 41
time travel 83
time to go 627
time's up 595
time to sleep 29
time to eat 55
times are tough 45
time is 18
time will tell 62
times are changing 28
times a week 28
time for bed 134
times in a row 26
times before 18
times change 49
times a day 121
times over 33
times three 18
times are changing 28
times a week 28
time for bed 134
times in a row 26
times before 18
times change 49
times a day 121
times over 33
times three 18