Time to go home traduction Turc
851 traduction parallèle
Time to go home.
Eve gitme zamanı.
Time to go home!
Eve gitme zamanı!
I didn't have time to go home.
Eve gidecek vaktim yoktu.
Doesn't he know, young fool, when it's time to go home?
Bu genç aptal eve gitme zamanını bilmiyor mu?
Time to go home.
Artık evine dön.
Don't you think it's time to go home to bed and get some sleep?
Sence artık eve gidip, biraz uyuma vakti gelmedi mi?
- Ouch! - It's time to go home now.
Artık eve gitme vaktin geldi.
- Well, time to go home.
- Pekala, eve gitme vakti.
It's time to go home.
Eve gitme zamanı.
- Time to go home.
Eve gitme zamanı Mösyö Lautrec.
- It's time to go home.
- Eve gitme zamanı geldi.
It's time to go home.
Eve gitme vakti.
My God, it's time to go home.
Tanrım, eve gitme vaktiymiş.
Time to go home to bed.
Eve, yatmaya gitme vakti.
Gentlemen, it's time to go home.
Beyler, eve gitme vakti.
Time to go home.
Artık eve gitme zamanı.
Time to go home now.
Eve dönme zamanı geldi.
It's time to go home.
Eve gitme vakti geldi.
- I didn't have time to go home.
- Eve gidecek vaktim olmadı.
Please give me time to go home and say hello to my wife and child.
Lütfen evime gidip karımla ve çocuklarımla görüşmeme izin ver.
I'm sorry dear, but I don't have time to go home with you.
Üzgünüm tatlım, ama seninle eve gidecek vaktim yok.
I think it's time to go home.
Artık eve dönme vakti geldi galiba.
Time to go home.
Eve gitme vakti.
Time to go home.
Eve gitme zamanı!
Time to go home!
Eve gitme vakti!
There was a time when I got so scared at the bathhouse that I just ran out of there and had to go home wearing a cardboard box.
Bir keresinde hamamdan çıplak kaçtığımda üstümü bir kutuyla kapatıp eve gitmiştim.
I been waitin'a long time to catch up with that tin horn. Now go on home.
Uzun zamandır sahtekâr oyunlarını yakalamak için bekliyordum.Sen evine git!
If you'll pardon me, ma'am I've watched you go in and out of town for years now and you've always had time to stop and have a word with me and I've always waited for you to come home and you remind me of the flower.
Özür dilerim sizi yıllardır şehre gidip gelirken görüyorum durup benimle konuşmaya hep zaman ayırdınız ben de hep sizin dönüşünüzü gözledim. Bana bu gülü anımsatıyorsunuz.
I suddenly realized that I couldn't go home... not until I had got myself more under control and had a Iittle time to think.
Bir anda eve gidemeyeceğimi farkettim kendimi kontrol alıp biraz düşünene kadar.
- You may want to go home some time.
- Evine dönmek isteyebilirsin.
In the interest of saving time, we'll proceed as I'm sure Officer Peters is most anxious to go home to his wife and family before returning to duty.
Zaman kazanmak için hemen başlayalım. Ne de olsa memur Peters görev başı yapmadan önce... evine, karısına, ailesine kavuşmak için sabırsızlanıyor.
The time has come to go home.
Eve gitme zamanı.
Next time you just decide to go home when we're out together... I'd be obliged if you'd tell me.
Bir dahaki dışarı çıkışımızda eve dönmeye karar verirsen bana söylemen memnuniyet verici olur.
Apparently I just didn't have what it takes... and the time had come to wrap up the whole Hollywood deal and go home.
Anlaşılan gereken yetenek bende yoktu. Hollywood sayfasını kapatıp eve dönmenin zamanı gelmişti.
By the time this is over, I won't be able to go back home.
Bu konu kapandıktan sonra ülkeme dönemeyeceğim.
It is time for Nicky to go home and it is time for me to say goodbye to you.
Nicky'nin dönme benim de seninle vedalaşma saatim.
It's time for me to go home.
Eve gitme zamanım geldi.
Half the time, we'd stay home, barbecue a steak, then play a couple of hands of blackjack, go to bed early.
Çoğunlukla evde olurduk, mangalda et yapardık. Sonra birkaç el 21 oynardık. Erkenden yatardık.
TIME TO GO HOME.
- Gideceğiz.
THAT ALL MEN TRY AT SOME TIME IN THEIR LIVES. TRYING TO GO HOME AGAIN.
Her insanın hayatının bir döneminde denediği bir şey hariç, o da tekrar eve dönmeye çalışmak.
It's just a way of killing time until it's all right for me to go home.
Sadece eve gitmek için doğru zaman gelsin diye vakit öldürüyorum.
I think perhaps it's time for you to go home.
Artık evinize gitme zamanı geldi.
And we have such a lovely time, and then they have to go home.
Çok iyi vakit geçiririz ve sonra gitmeleri gerekir.
Now it's time to go on home, Edwin.
Simdi eve gitme vakti, Edwin.
You won't have time to go home.
Eve uğramaya vaktinizi olmayacak.
It's time for me to go home.
Eve gitme vaktim geldi.
Time for me to go home.
Eve gitme zamanım geldi.
I don't have time to go back home.
Eve geri dönmeye zamanım yok.
You see, it's time for you to go home... to your wives and children.
Sizin için artık evinize eşinizin ve çocuklarınızın yanına dönme vakti gelmiş demek.
It's time to get dressed, pack and go home.
Giyinip, toplanıp, eve dönme zamanı şimdi.
I think we could mention that this might be the time to go to the front page on the district home rule.
Bence ilk sayfada, halkın kendi ülkesini yönetmesinin zamanının geldiğinden bahsetmeliyiz.
time to die 52
time to wake up 54
time to go 627
time to sleep 29
time to eat 55
time to go to work 26
time to go to bed 19
time to leave 25
time to get to work 16
time to get up 91
time to wake up 54
time to go 627
time to sleep 29
time to eat 55
time to go to work 26
time to go to bed 19
time to leave 25
time to get to work 16
time to get up 91
time to move on 27
time to move 28
go home 2659
go home and get some rest 28
go home to your family 20
go home and get some sleep 21
go home to your wife 23
go home now 58
time flies 78
time is running out 68
time to move 28
go home 2659
go home and get some rest 28
go home to your family 20
go home and get some sleep 21
go home to your wife 23
go home now 58
time flies 78
time is running out 68
time is money 74
time is of the essence 71
time is up 41
time travel 83
time is 18
time will tell 62
time for bed 134
time out 262
time job 218
time of death 270
time is of the essence 71
time is up 41
time travel 83
time is 18
time will tell 62
time for bed 134
time out 262
time job 218
time of death 270
time for breakfast 17
time continuum 62
time thing 208
time low 44
time lord 48
time for dinner 25
time is short 39
time machine 29
time continuum 62
time thing 208
time low 44
time lord 48
time for dinner 25
time is short 39
time machine 29