All grown up traduction Turc
845 traduction parallèle
Queenie, all grown up and everything.
Queenie, ne kadar büyümüşsün.
- Look, we're all grown up, aren't we?
- Bakın, hepimiz birer yetişkiniz, değil mi?
We're all grown up, and if we'd only act that way, Warren would be here with Rose instead of spending the evening talking about you...
Hepimiz birer yetişkiniz ve öyle davranabilirsek Warren, bütün akşamı Rose'dan bahsederek geçireceğine onunla birlikte geçirir...
You've all grown up so since the bishop and I lived in this parish.
Piskoposla burada yaşadığımız zamandan beri çok büyümüşsünüz.
Oh, so little sis is all grown up now.
Küçük kardeşim kocaman kız olmuş!
And all grown up now.
Ne kadar da büyümüş.
Now you've all grown up
Artık hepiniz büyüdünüz.
And here's Little Eli all grown up almost!
Ah canım Elias. Ve küçük Elia!
You keep on thinking they're your children and all of a sudden, they're all grown up.
Onları hep çocuk gözüyle görüyorsun birden büyüyüveriyorlar.
No, no, the kid'll go to jail when he's all grown up.
Olmaz. Çocuk illa hapse girecekse büyüyünce girer.
Susie and Sarah Jane all grown up.
Susie ve Sarah Jane büyüdüler.
And they're all grown up.
- Ve hepsi büyüdü bile.
She's all grown up.
Büyümüş.
Didn't you tell me you'd discovered that Brandy was all grown up?
Brandy'nin büyüdüğünü söyleyen sen değil miydin?
I wanted to see the child of Mr. Kawahara and you all grown up.
Çocuğun ve sizin beraber olgunlaştığınızı görmek isterdim.
- Your daughter. She's all grown up.
- Kızın amma da büyümüş.
- They're all grown up.
- Hepsi birer yetişkin oldu.
I guess I'm all grown up now.
Sanırım büyüyorum.
All grown up.
Büyüdüler.
You're all grown up.
Ne kadar büyümüşsün.
They're all grown up, you see.
Hepsi yetişkin.
Because when they've all grown up...
# Because when they've all grown up...
All grown up.
Hepsi büyümüş.
Now you're all grown up
Artık büyüdün
My kids, they're all grown up now.
Çocuklarım şimdi büyüdüler.
You're all grown up!
Kocaman olmuşsun!
Look at me. I'm all grown up.
Baksana, büyüdüm.
- They've all grown up.
Büyümüşler.
Look, Tunia is all grown up.
Bak, Tunia iyice büyümüş.
Their baby's all grown up... and moved to Los Angeles or somewhere.
Bebekleri büyümüş... ve Los Angeles veya başka bir yere taşınmış.
And though I'm all grown up, sometimes, especially at night, I'm afraid.
Ve bir yetişkin olmama rağmen, bazen - en çok da geceleri - korkuyorum.
I'll tell you, Howard, the kids are all grown up now, you know. I don't need much anymore. If I could take home $ 65 a week I could swing it.
Bak Howard, çocuklarım artık büyüdü fazla paraya ihtiyacım yok.
Babs will be right there with all the people she's known and grown up with.
Babs tanıdığı, birlikte büyüdüğü insanlarla beraber olacak.
The children will all be grown up.
Çocuklar büyümüş olacak.
A little more grown up, that's all.
Biraz büyümüşsün, o kadar.
- You look older and all grown up.
- Koca adam olmuşsun.
Yes, all our own are already too grown up.
Bizimkilerin hepsi büyüdü.
After all this you expect him to be grown-up like you?
Olanlardan sonra onun da senin gibi yetişkin mi olmasını bekliyorsun?
I mean, grown-up and all? Could I learn to read?
Yani yetişkin biri olarak, okumayı öğrenebilir miyim?
We have all the trouble of raising children and once they've grown up, they do everything their own way.
Ona bir şey olursa, varis kalmaz. Oldu mu?
And all too soon they've up and grown
Çok yakında büyüyecekler
It is a pretty awful thing to see a grown-up man dancing around on his toes to some kind of silly music and painting all kind of funny-looking pictures with watercolors.
Yetişkin bir erkeği saçma sapan bir müzik eşliğinde,.. ... parmaklarının ucunda dans ederken ve suluboyalarını alıp resim yaparken izlemek epey korkunç bir şey.
I've been thinking about you all along. " She's grown up.
Hadi bakalım.
Here I thought they were all so smart and grown-up and everything.
Onların nazik, yetişkin ve herşey olduklarını düşünmüştüm.
After all I'm grown up.
Sonuçta büyüdüm.
That day... thinking about the grown-up world... and my own future... I decided to call a halt... to stop growing then and there... and remain a three-year-old... a gnome, once and for all.
O gün,... büyüklerin dünyasını ve kendi geleceğimi iyice ölçüp biçtikten sonra,... buna bir son vermeye karar verdim büyümeyecek ve, orada,... 3 yaşında ; peri masallarındaki bir cüce olarak kalacaktım ilk ve son olarak.
His friends have grown up, moved on and died. And his younger brother has been patiently waiting for him all this time.
Arkadaşları yaşlandı ve öldüler... ve bu arada kardeşi tüm bu zamanı sabırla bekleyerek geçirdi.
And when the bald-headed guy comes back, they all stand around him crying their heads off, his wife and his two grown-up daughters.
Kel adam eve döndüğünde çevresine üşüşüp başının etini yerler. Karısı, iki yetişkin kızı.
I mean, it's all right if you're a teenager, you know, you've never had it before, you know, and you say, "What is this all about?" You keep drinking and getting sick and throw up. But grown people do that.
Ergenseniz ve başınıza daha önce hiç gelmediyse, kusana kadar içmeyi anlarım da, yetişkinlerin hafta sonlarını bu şekilde geçirmelerini anlamıyorum.
I guess it's about sue Anne being'grown up and all.
Sanırım Sue Anne'nin büyümüş olması ve...
I want to be grown-up and understanding about all this.
Olgun davranıp bütün bunları anlamak istiyorum.
uptight 38
upsy 47
uppercut 41
upstate 42
upham 30
upper east siders 33
up you go 144
up next 81
up yours 130
upside down 57
upsy 47
uppercut 41
upstate 42
upham 30
upper east siders 33
up you go 144
up next 81
up yours 130
upside down 57
up top 130
up to you 126
up against the wall 84
up guy 119
up and at' em 72
up call 187
up the stairs 74
up north 49
up we go 50
up high 87
up to you 126
up against the wall 84
up guy 119
up and at' em 72
up call 187
up the stairs 74
up north 49
up we go 50
up high 87