All i'm saying traduction Turc
3,490 traduction parallèle
All right, I mean, I'm not saying that.
Tamam, onu kastetmiyorum.
Look, all I'm saying is think about it, okay?
Bak söylemek istediğim şey bunu biraz düşünmen, tamam mı?
All I'm saying is that if anything was missing from all of this it'd be a woman's touch.
Yani buna rağmen bir eksiğimiz varsa o da bir kadının dokunuşu.
That's all I'm saying.
Tek dediğim bu.
All I'm saying is that team sports are important, you know?
Takım sporları çok önemlidir.
So, I mean, all I'm saying is, tomorrow night, you've got me in your corner...
Yani tek söylediğim, yarın akşam yanındayım eğer hâlâ beni istiyorsan.
- All I'm saying is, that girl, she has her own agenda.
- Ben diyorum hepsi, o kız o kendi gündemi var.
But all I'm saying is that- -
Sadece demek istediğim...
No, look, I'm not saying that he should be, you know, all happy for me... and he'll understand and everything, I'm not saying that.
Hayır bak, benim için mutlu olduğunu söylemiyorum her şeyi anlayacaktır falan demiyorum.
So all I'm saying is that I threw away, I pissed away my other life for you.
Söylediğim tek şey senin için öbür hayatımı attığım.
I'm just saying that sometimes with all the work, that you can... forget about the person that matters the most.
Sadece bazen söylüyorum tüm çalışmaları ile, var... en önemli kişi unutun.
All I'm saying is, why should Papa John's make all the dough, when Papa Sal's got the better sauce?
Demek, neden Papa John tüm hamur yapmak gerekir, Papa Sal en iyi sos var?
I'm saying we should all split up into pairs and search the house for Rip.
Çiftlere ayrılıp, Rip'i bulmak için evi aramalıyız diyordum.
All I'm saying is, do not aggravate a demon.
Söylemeye çalıştığım şey, şeytanla şaka olmaz.
All I'm saying is that there's a question that needs to be answered.
Tek söylediğim cevaplanması gereken bir soru olduğu.
All I'm saying is, I hope that we can put this behind us.
Söylemeye çalıştığım şey, umarım bu olayı geride bırakabiliriz.
That's all I'm saying.
Söyleyeceklerim bu kadar.
All I'm saying is, you're better than the lot of them.
Tek söylediğim, sen onlardan çok daha iyisin.
All I'm saying is that showing me passed out surrounded by beer cans is not exactly my idea of a nuanced photo.
Tek söylediğim bira kutuları ile arasında kendimden geçmiş haldeki görüntüm kafamdaki incelikli resim değil.
All's I'm saying.
Başka bir şey demiyorum.
All I'm saying is, if you leave this place, you will get caught.
Ama şunu bilin ki buradan ayrılırsanız yakalanırsınız.
All I'm saying is she has a reputation, old boy.
Dostum kabul et ki annenin sağlam bir ünü vardı.
- All I'm saying is she has a reputation, old boy.
- Dostum annenin sağlam bir şöhreti var.
May I start by saying thank you For all you do for our suffering little ones.
Öncelikle ıstırap çeken yavrucaklara yardım ettiğiniz için size teşekkür etmekle başlayabilir miyim?
All I'm saying, is for him to be on death row all those years, knowing what was facing him, and he didn't do nothin to get right with the Lord, and then he gets out, and in six days,
Demem o ki adam onca yıl onu neyin beklediğini bilerek ölüm hücresinde kalmış, o kadar zaman Tanrı için hiçbir şey yapmamış.
She's not clinically depressed, that's all I'm saying.
- En azından depresyonda olmadığını söyleyebilirim.
Look, all I'm saying is if you're gonna bring home a supermodel, you should make sure you have one for everyone.
Bak, tek söylediğim şey eğer eve bir süper model getiriyorsan herkes için de birer tane getirmen gerekiyor.
That's all I'm saying.
Demek istediyimin hepsi bu.
All I'm saying is, the sooner we get a fluid, the sooner we find the cure.
Bütün demek istediğim, ne kadar erken sıvıyı alabilirsem, o kadar çabuk ilacı bulurum.
I uh, I got a letter here saying they're gonna foreclose on us and uh, the bank's cutting us off all because of this bullshit real estate.
Jim naber? - Bankadan mektup gelmiş şimdi baktım.. .. tüm bu emlakçı saçmalığı yüzünden
All I'm saying is, getting thrown in jail is not what you want to do.
- Bir şeyden korkmuyorum ben. Tek dediğim, hapse düşmeyi istemezsin.
All I'm saying is that we've been given an opportunity and I just don't want it to change us.
Tüm söylediğim elimize bir fırsat geçti ve bunun bizi değiştirmesini istemiyorum.
Better check that fetus for Lyme ticks is all I'm saying.
Bebekte kene mene var mı diye kontrol ettirseler diyorum.
'Honestly, all I'm saying...' 'Is he shy?
- Cidden, tüm söylediğim -
'No, all I'm saying is he's a terrific guy...'
Hayır, tüm söylediğim onun muhteşem biri olduğu.
All I'm saying is, I hope that you're happy.
Tüm söylemek istediğim şey umarım mutlusundur.
I tried to find out what was wrong but she just started screaming and saying it was all my fault.
Ne olduğunu öğrenmeye çalıştım ama hepsi benim hatam diyerek haykırmaya başladı.
All I'm saying is that cooking for Thanksgiving is much more advanced than anything you can do with a processed cheese product.
Demeye çalıştığım Şükran Günü yemeği hazırlamak, hazır yemeği ısıtmaktan çok daha zor bir iş.
That's all I'm saying.
Benden söylemesi.
And, look, you know - I'm saying this brother to brother, all right?
Bak, kardeş kardeşe konuşuyorum.
All I'm saying is just...
Söylemek istediğim şey...
I'm just saying we're not that different, you and I. That's all.
Dediğim o ki seninle ben o kadar farklı değiliz.
All I'm saying is that maybe we're looking in the wrong place.
Demek istediğim şu ki belki de cevabı yanlış yerde arıyoruz.
All I'm saying is, it doesn't matter that they haven't called.
Sadece, aramamalarının önemli olmadığını söylüyorum.
You know, Angie, all I'm saying, maybe it's time we start embracing the facts and not rejecting the obvious.
Angie, demek istediğim,... belki de aşikar olanı reddetmek yerine gerçeklerle yüzleşmenin vakti gelmiştir.
I'm not saying they're all dead.
Hepsi öldü demiyorum.
I'm saying they all disappeared from Briarcliff in the last two years, all under suspicious circumstances.
Hepsi, son iki yıl içinde çok şüpheli bir şekilde Briarcliff'ten kayboldu diyorum.
I guess it was a combination of saying good-bye to my ex all over again and then the trunk arriving.
Sanırım eski sevgilime tekrardan veda etmemle bavulumun gelmesinin karışımı bir şey.
No, I'm just saying that that all is a lot of guns.
Hayır, dediğim şey bir sürü silah alıyorsun.
No, man, all I'm saying is this ain't Rayna James, man. This is rock'n'roll.
Hayır, dostum, demek istediğim bizim Rayna James olmadığımız.
No, that's not what I'm saying at all. Not at all. Uh-huh.
Hayır, ben öyle demek istemedim.
all i'm saying is 353
all i'm saying is that 17
i'm saying 521
i'm saying nothing 21
i'm saying no 19
i'm saying it now 23
i'm saying that 38
i'm saying it 35
saying 381
saying good 22
all i'm saying is that 17
i'm saying 521
i'm saying nothing 21
i'm saying no 19
i'm saying it now 23
i'm saying that 38
i'm saying it 35
saying 381
saying good 22
saying what 64
saying that 31
all in good time 135
all is bright 16
all i know is 350
all in all 173
all in order 16
all in due time 19
all is well 128
all is lost 36
saying that 31
all in good time 135
all is bright 16
all i know is 350
all in all 173
all in order 16
all in due time 19
all is well 128
all is lost 36