And daddy traduction Turc
4,578 traduction parallèle
And you and daddy are gay, so I'm gay.
Sen ve babacığım da eşcinsel olduğu için ben de eşcinselim.
Mommy and daddy need to hear how the doctors are going to fix Iris.
Annenle babanın, doktorların Iris'i nasıl tedavi edeceklerini dinlemeleri gerek.
You get to act like a total snot-rag,'cause mommy and daddy have a safety net of cash to catch your fall!
Umursamaz davranıyorsun çünkü her durumda ailenin sana ayırdığı nakit paran var.
When you and daddy leave,
Sen ve babam gidince...
I suspect Mr. Ewan Telford III is busy trying to explain to his mummy and daddy how he lost his business in a card game.
Korkarım ki Bay III. Ewan Telford anne ve babasına şirketi bir kart oyununda nasıl kaybettiğini anlatmakla meşguldür.
You and Daddy are racists.
Babamla sen ırkçısınız.
Your mommy and daddy were in a very bad accident.
Annen ve baban çok kötü bir kaza geçirdi.
- You've never had to be charming'cause mommy and daddy have a safety net of cash to catch your fall.
Hiç birini etkilemen gerekmedi ki. Anne babanın sana verdiği bir ton para var.
You know, you were born in Vietnam, and I grew up in a city, and even though he never talks about it, your daddy grew up on a farm. Yeah.
Sen Vietnam'da doğdun ben şehirde büyüdüm ve hiç bahsetmese de baban da bir çiftlikte büyüdü.
Daddy, I just feel like we missed our life together, and I don't blame you for that.
Baba, birlikte geçirebileceğimiz güzel günlerimizi kaçırdık. Fakat bunun için seni suçlamıyorum.
Daddy and I are gonna fight.
Babacık ve ben kavga edeceğiz.
And then I'd have to tell the kid that daddy's a goner'cause I blew it?
O zaman çocuğa benim yüzümden babasının gidici olduğunu söylemek zorunda kalırdım.
Daddy took me out to lunch and we had chicken wings, and I told him about the invasion drill we had at school today.
Babam beni yemeğe götürdü, tavuk kanadı yedik. Ona okulda yaptığımız işgal tatbikatını anlattım.
You booked her, and you seem to like playing her daddy, so I'll leave that to you.
Onu sen tutukladın. Babasıymış gibi yapmaktan da hoşlanıyorsun. O yüzden bu işi sana bıraktım.
And then I got on the internet and did a search and found out that your daddy is alive and well and living in Northbrook, Illinois.
Sonra internete girdim ve araştırıp babanın hayatta ve sağlıklı olduğunu ve Northbrook Illinois'de yaşadığını buldum.
And then the baby can visit her daddy once a fortnight?
Ondan sonra bebeğin babasını iki haftada bir görebilsin.
[FR] First "Your Daddy", and then just "Daddy".
İlki "Senin baban", ikincisi "Baban".
Someday you'll grow up and trash daddy's place, and the circle of life will be complete.
Bir gün büyüyüp babanın evini çöplüğe çevireceksin ve hayat döngüsü tamamlanmış olacak.
And you live with Daddy who put a gun in Marvin's mouth.
Ve Marvin'in kafasına silah dayayan bir adamla yaşıyorsun.
- And it hurts, Daddy.
Acıyor baba.
I mean, I don't mean to get all... psychological and all that stuff. But, you know, the little bastard never had a daddy.
Psikolojik saçmalıklardan falan anlamam ama o küçük şerefsizin hiç babası olmadı.
And your daddy said I could visit and he gave me a key.
Gelmemi söyledi ve bana bir anahtar verdi.
You know, he looks more and more like his daddy every day.
Her geçen gün babasına daha çok benziyor. Pardon.
You and your daddy and I?
Sen, baban ve ben?
Because your daddy loves me, and I love him, and we both love you, very, very, very much.
Çünkü baban beni seviyor ben de babanı seviyorum ve ikimiz de seni çok ama çok seviyoruz.
And I'm the baby daddy!
ve ben de babasıyım!
Your daddy asked me to protect you like you're my own and I will.
Babanız size kendi çocuğummuş gibi bakmamı istedi ve ben de bakacağım.
And that sneaky little monster waited until his daddy was off getting tokens, and then blam-o.
Ve o küçük kurnaz yaratık, babası jeton almaya gidene kadar bekledi... -... sonra da yapacağını yaptı.
And I said, just call daddy.
Dediler ki ; babamı çağır.
I was a prisoner of war in Vietnam and your daddy's a veteran.
Vietnam savaşında esir düşmüş adamım ve baban da eski bir asker.
Your daddy hit her with a car and he's trying to hide the money in case he gets sued.
Baban arabayla çarptı ve dava açılır diye parasını saklamak istedi.
She gonna know I'm her daddy... and I love her.
Babasının ben olduğumu ve onu çok sevdiğimi bilecek.
Klaus Mikaelson... killer of men, women, and puppies... all of a sudden wants to be a daddy, or he's got an ulterior motive.
Klaus Mikaelson'dan bahsediyoruz. Erkek, kadın ve masum katili. Bir anda baba mı olmaya karar vermiş?
Last time I saw you, royal street was burning, and you all were fleeing the city from your daddy.
En son seni gördüğümde sizin taraflar yakıp yıkılıyordu ve siz de babanızdan kaçıyordunuz.
But now he's this hot Daddy Bear running for City Council and living in this huge house.
Şimdi ise şehir konseyi için yarışan gayet seksi bir ayı ve kocaman da bir evi var.
Daddy, I'm 16, and I'm not accountable for where I'm going.
Baba, 16 yaşındayım ve nereye gittiğimin hesabını vermeyeceğim.
Matthew and Jake had their daddy issues, and, thanks to you... so do I.
Matthew ile Jake'in babalarıyla sorunları vardı ve sayende benim de oldu.
And my daddy...
Ve babam...
Did Daddy come and see you this morning?
Baban bu sabah gelip seni gördü mü?
That's your mommy, that's you, and that's your daddy?
- Bu annen, bu sen, ve bu da baban?
Look into little helper's video camera and say, "I love Daddy more than Mommy."
Minik yardımcının kayıt yaptığı kameraya bak ve "Babamı annemden daha çok seviyorum," de bakalım.
And Christmas becomes a buffet of lies and half-truths while Daddy tries to force a smile and remember why he even wanted you in the first place.
Ve Noeller yalan rüzgârına dönüşür baban zorla gülümsemeye çalışırken. Ve sonra seni neden istediğini düşünmeye başlar.
She's miserable and she needs her daddy.
Zor durumda ve babasına ihtiyacı var.
When you get a good rest... Daddy and the cops will have caught him.
Sen iyice dinlenirken baban ve polisler onu yakalamış olacak.
I'm good at making and fixing things like Daddy.
Bende babam gibi el işlerinde yetenekliyim.
And this is daddy.
Bu da baba.
Hey, why don't you come over here and sit on Daddy's lap, huh, honey?
Hey, neden buraya gelip babanın dizlerine oturmuyorsun, tatlım?
Hey, why don't you come over here and sit on Daddy's lap, huh, honey?
- Şimdi bana mail attı. Neden buraya gelip, babacığının dizine oturmuyorsun, tatlım?
How long before one of our daddy's dressed up in lingerie and bashes mommy's head in with a brick?
Ne zaman içimizden birinin babası kadın iç çamaşırı giyip tuğlayla annemizin kafasını yaracak?
- But daddy and I love our little muffin, even if she's emo or not.
- ama babacık ve ben küçük turtamızı seviyoruz, emo olması yada olmaması önemli değil.
Okay, so daddy is gonna drop you off at day care, and I am going to pick you up, okay?
Baba seni yuvaya bırakacak sonra ben seni gelip alacağım, tamam mı?
daddy 8904
daddy's girl 16
daddy's home 125
daddy loves you 25
daddy issues 21
daddy's little girl 17
daddy's coming 27
daddy's here 81
daddy frank 21
and dad 64
daddy's girl 16
daddy's home 125
daddy loves you 25
daddy issues 21
daddy's little girl 17
daddy's coming 27
daddy's here 81
daddy frank 21
and dad 64
and don't come back 66
and drink 28
and don't worry 302
and don't be late 24
and don't get me wrong 30
and don't forget 164
and don't say 42
and down here 16
and died 36
and dr 337
and drink 28
and don't worry 302
and don't be late 24
and don't get me wrong 30
and don't forget 164
and don't say 42
and down here 16
and died 36
and dr 337
and done 40
and drunk 16
and dangerous 40
and don't call me 18
and don't you forget it 37
and don't move 29
and deep down 27
and down 68
and did 22
and did he 39
and drunk 16
and dangerous 40
and don't call me 18
and don't you forget it 37
and don't move 29
and deep down 27
and down 68
and did 22
and did he 39
and dinner 20
and do you know what 33
and david 20
and don't 39
and d 51
and do you 86
and damn it 17
and did you 118
and did she 20
and do you know what 33
and david 20
and don't 39
and d 51
and do you 86
and damn it 17
and did you 118
and did she 20