English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ A ] / And listen

And listen traduction Turc

14,563 traduction parallèle
Shut up and listen to me.
Çeneni kapa da beni dinle.
Seeing'em just made me wanna listen to'em and listening to'em just made me too sad.
Onları görünce dinleyesim geliyordu dinleyince de hüzünleniyordum.
And listen, I don't ever want to hear the word "permit" again.
Bak ayrıca... Bir daha asla "ruhsat" kelimesi duymak istemiyorum.
So, bottom line- - and listen up, numbnuts,'cause it blows a hole in your case- - birds don't drink milk.
Sonuç olarak, iyi dinleyin şapşallar çünkü bu davanızı çürütüyor kuşlar süt içmez.
He just talks and talks, and I have to listen and listen.
Sadece konuşuyor ve konuşuyor ve ben de sadece dinliyorum ve dinliyorum.
You release the photos of our guys, sit back and listen.
Fotografları yayınlayıp, bekleyin.
He was in a coma, and I, uh, leaned over and said to him... "You made the world stand up and listen."
Komadaydı ve ona doğru eğilip dedim ki "Dünyaya ayakta kendini dinlettin."
And listen, if you need anything at all, door's always open, okay?
Dinle bak, Bir şey istersen, kapım her zaman açık, tamam mı?
All right, now pay attention and listen to this.
Tamam. Şimdi dikkat edin ve şunu dinleyin.
Listen, if there is a man selling a private arsenal to an Egyptian crook and he's English and you're English and those weapons could cause a lot of pain to a lot of people, then you just do it.
Bakın gizli bir silah deposunu Mısırlı bir dolandırıcıya satan biri varsa hem o kişi hem de siz İngilizseniz ayrıca bahsi geçen silahların pek çok insana zarar verme ihtimali varsa o zaman harekete geçersiniz.
Er, listen, I just need a few minutes with the young prince here, so why don't you girls go and lay waste to the local bazaar?
Dinleyin, şuradaki genç prensle birkaç dakikalığına konuşmam gerek o sırada siz kızlar neden gidip yerel pazarı yerle bir etmiyorsunuz?
Listen, I really want to keep this between you and me.
Bak bu işin gerçekten ikimizin arasında kalmasını istiyorum.
You stand and you listen... and if you hear knocking, that's bad, but if you hear grain pouring, it's good.
Durup dinliyorsunuz tıkırtı duyarsanız, kötü demektir. Ama buğday sesi duyarsanız iyidir.
And then all I ever wanted to do was listen to her.
Sonraları tek istediğim onu dinlemekti.
Listen, this clerk and I go way back. We're like this.
Bak şimdi, buradaki katiple bir geçmişimiz var.
Oh, listen, Walter, you are no longer my husband and no longer my boss.
Bak Walter, artık kocam değilsin, patronum değilsin.
And, uh, listen, Paige, thank you.
Bu arada Paige, teşekkür ederim.
Can you not convince him to listen to reason and go home?
Onu laf dinleyip eve dönmeye ikna edemez misin?
You're giving them a completely inauthentic, frightening experience, and you're scaring them. Okay, listen, ladies, nobody's gonna get hurt.
- Onlara tamamen yapay ve korkutucu bir tecrübe yaşatıyorsun ve onları korkutuyorsun.
Uncle Jack and I- - we got this case. Now-now, listen to me.
Jack Dayım ve ben kazanacağız bu davayı.
It'd be so lovely to think that if I were a man and I could explain a law people would listen and say "Okay."
Eğer erkek olsaydım bu işler daha kolay olabilirdi herhalde kanunları açıklayıp, insanlar da beni dinleyip "tamam" derlerdi
Listen, I'll have Deputy Cruz come up and take your blood and then she'll give you a lift back.
Memur Cruz gelip kan örneğini alacak, sonra seni evine bırakır.
And the rest of you, please listen closely.
Geri kalanlar, dikkatlice dinleyin.
They'd Grant him passage under a flag of truce, and they'd listen to what he had to say.
Beyaz bayrakla geçmesine izin verirler ve söyleyeceklerini dinlerler.
When I speak, my men listen, and they do as I say.
Ben konuştuğumda, adamlarım dinler ve dediğimi yaparlar.
Listen to me. If you open your mouth, I'll come to your house personally and slice you up?
Ağzından bir şey kaçırırsan bizzat evine gelip seni dilim dilim keserim.
Listen and learn.
Dinleyin ve öğrenin. Hayır!
And my husband keeps deluding himself that he will listen to reason, meanwhile, it never stops!
Kocam adamın laf dinleyeceği konusunda kendini kandırıp duruyor. Ama adam hiç durmuyor.
Daryl, listen to the lungs and stop looking pretty.
Daryl, güzel görünmeyi bırak da ciğerleri bir dinle.
What if I made the recommendation that you not be able to leave this room and you not be able to listen to your music and you not be able to see your friends?
Ya bu odadan çıkmanı... müzik dinlemeni ve dostlarını görmeni... yasaklasam?
Listen, why don't I, uh - why don't I phone over and then we can all go over for some drinks while you're in town?
Bakın, neden bunlar bitince telefonlaşıp ta buradan gitmeden önce beraber bir şeyler içmiyoruz?
All I really have to do is listen and ask questions.
Yapmam gereken tek şey dinlemek ve soru sormak.
Maybe we should do like the prophets and... open our hearts and truly listen.
Belki biz de peygamberler gibi kalbimizi açıp gerçekten dinlemeliyiz.
Listen, mister, you wanna see your wife and kid?
Dinle bayım, karınla kızını görmek istiyor musun?
No, listen, we understand and accept each other's flaws.
Hayır dinle. Birbirimizi anlıyoruz ve kusurlarını kabul ediyoruz.
Who wants to listen to some Captain and Tennille?
Captain ve Tennille'i dinlemek isteyen kimler var?
Captain Hunter told me you'd try to do this, and he also told me not to listen to anything you say.
Captain Hunter bunu deneyebileceğini söylemişti ve söyleyeceğin herhangi bir şeyi görmezden gelmemi de istedi.
Because Gideon wouldn't listen to your commands and you'd be stuck here forever.
Çünkü Gideon sizin emirlerinizi dinlemezdi ve sonsuza dek burada kısılı kalırdınız.
Listen, man, I thank you for talking to me. But I'm trying to build an empire here, you know? And I'm not gonna forget you little people.
Dürüst olduğun için teşekkür ederim dostum ama bir imparatorluk inşa etmeye çalışıyorum ama siz değersizleri de unutmayacağım.
Okay, listen, that all sounds very by-the-book, Rick, okay, but we owe people answers. We can't just sit back and keep analyzing data.
Her şey iyi güzel ama insanlara cevap vermemız gerek öylece oturup... data inceleyemeyiz.
Listen, you're not lugging around car seats and strollers.
Çocuk koltuklarıyla puset sürekleyen sen değilsin.
And she'll have to listen to me'cause i'm the man of the house. What? !
Ve ona iğrenç bir canavar olduğunu ve beni dinlemek zorunda olduğunu çünü evin erkeğinin ben olduğumu söyleyeceğim.
It'd puzzle me exceedingly how a judge can be expected to listen to a case and get to the bottom of it all in a few of hours.
Beni şaşırtan şey bir yargıçtan sadece birkaç saat içinde davayı dinleyip sonuçlandırmasını beklemek.
I want you to listen to what he says and repeat his words back to me.
Dediklerini dinleyip bana tekrarlamanı istiyorum.
Listen, pal, sit down and shut your trap or go back to the fucking shelter.
Dinle dostum, otur şuraya da çeneni kapat yoksa yürü git sığınma evine.
Listen, I think the senators on Judiciary here in Washington need to hear from you and other young Republicans about this Anita Hill.
Dinle, Washington'daki senatörler, Bu Anita Hill hakkında söyleyeceklerinizi sizden ve diğer genç Cumhuriyetçi gençlerden dinlemek isteyeceklerdir.
So, listen, you go on and get some sleep.
Şimdi, git biraz uyu.
And it's still there if you're willing to listen.
Dinlemeye razı olursan o ses hâlâ orada duruyor.
I'm gonna win the dance-off, get him the tape so he can listen to it and say :
Yarışmayı kazanıp ona kaseti dinleteceğim, o da :
Listen, you gotta sing better than Donna and Gloria and Thelma put together.
Dinle, Donna, Gloria ve Thelma'nın toplamından daha iyi söylemen lazım.
I tell you my secrets all the time, and you always listen.
Sana hep sırlarımı söylüyorum ve sen daima dinliyorsun.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]