And pregnant traduction Turc
2,997 traduction parallèle
- Call me in a few years when she's pierced and pregnant with a pocket full of 30-day chips.
Bir kaç yıl sonra kulağını deldirip cebi 30 gün fişleriyle doluyken hamile kaldığında bana bir alo dersin.
We also found out that my father... made sure that our parents got pregnant so that he could come back and use our circle.
Aynı zamanda da babamın geri gelip bizim topluluğumuzu kullanabilmek için ailelerimizin hamile kalmalarını sağladığını da öğrendik.
We found out that my father made sure that our parents got pregnant so that he could come back and use our circle.
Aynı zamanda da babamın geri gelip bizim topluluğumuzu kullanabilmek için ailelerimizin hamile kalmalarını sağladığını da öğrendik.
And I was pregnant.
Aynı zamanda hamileydim.
And, um, they took my urine and they told me that I was pregnant.
Sonra idrar örneğimi aldılar ve bana hamile olduğumu söylediler.
She gets pregnant if I just look at her, and I have to deal with everything on my own.
Bir bakış atsam hamile kalıyor, sonra da bütün işler benim başıma kalıyor.
I asked you how you'd feel if Beth had gotten pregnant, and you said, and I quote, "It would be the worst mistake of my life."
Beth hamile olsa nasıl hissedeceğini sordum sen de dedin ki, aynen aktarıyorum "Bu hayatımın en kötü hatası olurdu."
97 years old, and you told her she was pregnant.
97 yaşında ve ona hamile olduğunu söyledin.
I thought maybe with you being sick in the morning and all, that you might be, uh, you know... Pregnant.
Sabahları miden bulanınca hamile olabileceğini düşünmüştüm.
Being a pregnant teenager when it just ruins your life and doesn't get you a reality show.
Yaşamını mahveden hamilelik olayı bir reality show gibi.
Tess and I had sailed around the world, but she got pregnant.
Tess ile dünyayı dolaşmaya başladık ama hamile kaldı.
And she wasn't even a lady, but he really was blind, which was good, because when he went to go throw his coffee at me, he totally missed, and he hit a real pregnant lady,
Hatta bayan bile değilmiş ama gerçekten kördü ki bu iyi bir şey çünkü kahvesini bana atmaya kalktığında ıskaladı ve hamile bir bayana isabet ettirdi.
And then it turns out she wasn't pregnant either, so...
Sonra anladım ki o da hamile değilmiş. Bu demek oluyor ki...
You know, pregnant and I lined up this other job that was a step down, and...
Yani, hamilelik ve bu diğer işte sıradaydım işten ayrıldığımda, ve...
And bloody pregnant lady. Oh, my goodness.
Kanaması olan hamile bir kadın, inanmıyorum.
When I'm riding the subway, pregnant- - With a malt liquor in your hand and a cigarette in the other... People just freak out.
Bir elimde bira diğer elimde sigarayla metroya bindiğim zaman millet çıldırıyor.
Um, I mean, you're eight months pregnant, and, you know, it can't be easy to deal with roommates and rent.
- Yo, önemli değil. Aslında bir süredir mutsuz olmaya alıştım.
I'm not supposed to tell you... that Julie's pregnant, and she's giving the baby up for adoption.
Sana söylememem gerekiyor... Julie'nin hamile olduğunu, ve bebeği evlatlık olarak verdiğini.
Look, I'm four and a half months pregnant and a week from not being able to wear anything I own.
Bak, dört buçuk aylık hamileyim ve hiçbir giysimin üstüme olmamasına bir hafta kaldı.
She was, uh, pregnant and was moved to another study.
Hamileydi ve başka bir çalışmaya nakledildi.
He got her pregnant and led her down the wrong path.
Onu hamile bıraktı ve yanlış yola saptırdı.
One October day, after the first rains, he confided words from the spirits to the maids that Madam was pregnant. and her end would be bitter and lonely.
Bir Ekim gününde ilk yağmur toprağa düştükten sonra, hizmetçilere ruhlardan öğrendiği üzere hanımın hamile olduğunu ve sonunun acı ve yalnızlık içinde biteceği sırrını verdi.
Or the time that Tom told me, um, when we were having sex that he wanted to marry me and make me pregnant with six babies.
Ya da seviştiğimiz zamanlar, Tom benimle evlenmek istediğini ve benden 6 çocuk yapmak istediğini söylerdi.
Nasreen, you are nine months pregnant, and you don't have health insurance.
Nasreen, 9 aylık hamilesin ve sağIık sigortan yok.
Okay, well, if that is the case, why are you sending me non-english-speaking pregnant immigrants with no health insurance, with literally, like, burkas and stuff?
Öyleyse şuna cevap verin : Bana niye İngilizce konuşmayı bilmeyen ve sağIık sigortası olmayan göçmenler gönderiyorsunuz? Burkalı falan hem de.
Exactly. It's also essential that the surrogate knows how she's gonna feel being pregnant and giving birth.
Ayrıca taşıyıcı annenin hamilelik süresince neler hissedeceğini de bilmesi gerekiyor.
And then when I was five months pregnant he took me away for the weekend to Paris!
Bilmiyorum anne, topladığın statik elektrik olsa gerek.
You know, Charlie and I were pregnant once.
Biliyor musun, Bir ara Charlie'den hamileydim.
And got pregnant with Charlotte as a result.
Ve sonucunda Charlotte'a hamile kalmış.
I'm 81 / 2 months pregnant, I have no boyfriend, no job, I'm confined to a futon, and I have no idea when my life won't suck.
8,5 aylık hamileyim, erkek arkadaşım yok, işim yok, bir şilteye hapsolmuş vaziyetteyim, ve hayatımın berbat olmayacağına dair hiçbir fikrim yok.
All the times I shagged people and never got pregnant.
O kadar sikiştim hiç hamile kalmamıştım.
And you're pregnant!
- Hamilesin!
She talked about love and fate for two hours, and she's even two months pregnant.
Onunla 2 saat boyunca aşk ve kaderimiz hakkında konuştuk sonuç olarak iki aylık hamile olduğunu söyledi.
She was pregnant and he was married.
- Hamile kaldı ve herif de evliydi.
I never even told my mom and my sister I was pregnant.
Ben hamile olduğumu anneme ve ablama bile söylemedim hiç.
No, I-I... and it's possible that I, you know, won't get pregnant, you know?
Yo, ben, ben... ve, biliyorsun, hamile kalamama ihtimalim var?
She had a severe drug addiction and was pregnant.
Uyuşturucu bağımlısıydı ve hamileydi.
Also, she was pregnant and had STD.
Ayrıca hamileymiş ve seks yoluyla bulaşan hastalığı varmış.
But I just saw you about a week ago and you weren't pregnant.
Ama görüseli bir hafta geçti ve o zaman hamile degildin.
And the other time was almost a week ago. Clearly after we had- - I'm so sorry. And now she's pregnant, and she refuses to go to Saint Francis.
Ve diğeri bir hafta kadar önce seninle tanıştıktan sonra tabii...
Of course the one competent intern in the whole program just so happens to be pregnant and needs surgery for a coronary artery dissection.
Programdaki işini bilen tek stajyerin hamile olması ve koroner arter diseksiyonu için ameliyat olması gerekiyordu tabii ki.
She went up there looking pregnant, and you brought her back down not pregnant.
Oraya hamile olarak gitti, ve sen onu buraya getirdiğinde hamile değildi.
I left my wife for you and she was pregnant!
Senin için hamile karımı terk ettim!
You see, during ovulation, a woman's only goal is to get pregnant, and during menses, she is sad that she has failed, and how does the woman console herself?
Yani, yumurtalama sırasında bir kadının tek amacı hamile kalmaktır. Regl olmadığında, hamile kalmadığı için üzülür ve kendini nasıl teselli eder?
And I'm pregnant.
Ve hamileyim.
And she was pregnant.
Aman Tanrım. Ve hamileydi.
And his wife's pregnant. And they're looking for a good family.
Ve iyi bir aile arıyorlarmış.
- And you're sure she's pregnant?
- Hamile olduğuna emin misin?
Yeah, she's pregnant with your first grandchild, and she's drunk.
Evet, torununa hamile ve sarhoş olmuş.
You couldn't call and tell me... сhange your Facebook status to pregnant?
Beni arayıp söyleyemez miydin... Yada Facebook durumunu hamile falan diye değiştiremez miydin?
I said I was gonna go get a record deal and conquer the world, and all I did was be pregnant and work at a club.
Demiştim ki albüm anlaşması yapar ve dünyayı fethederim ve yaptığım tek şey hamile kalıp bir klüpte çalışmaktı.
pregnant 250
and peace 20
and pray 26
and pretty soon 60
and proud of it 19
and presto 26
and pretty 30
and patience 16
and power 20
and perhaps 37
and peace 20
and pray 26
and pretty soon 60
and proud of it 19
and presto 26
and pretty 30
and patience 16
and power 20
and perhaps 37
and poof 22
and pull 17
and plus 134
and peter 29
and push 26
and please 191
and people 33
and post 18
and pain 20
and paige 21
and pull 17
and plus 134
and peter 29
and push 26
and please 191
and people 33
and post 18
and pain 20
and paige 21