And power traduction Turc
11,063 traduction parallèle
We drive you from her unclean spirits and all satanic powers in the Name and power of our Lord, Jesus Christ.
Efendimiz İsa'nın adı ve kudretiyle günahkar ruhlar ve tüm şeytani güçleri senden defediyoruz.
The corporation that had begun with such lofty ideals had been seduced completely by greed and power.
Böyle yüce ideallerle başlamış olan şirket Açgözlülük ve güçle uğruna baştan çıkarıldı.
They believe it contains not only the seeds of man's first disobedience, but the key to the free will itself. If they find the relic and decode its secrets, they will have the power to control all freedom of thought.
İçinde, yalnızca insanların ilk direnişinin tohumlarını değil özgür iradeyi de içerdiğini düşünüyorlardı.
To create Bose-Einstein condensate, you need power, and you need a lot of it.
Bose-Einstein yoğuşması yapabilmeniz için devasa bir enerjiye ihtiyacınız vardır.
And increases the power to the weak.
Zayıf düşenin kudretini artırır.
And soon I will have your power, too.
Yakında senin gücünü de ele geçireceğim.
The subsequent string of beatings, bombings, and murders, effectively put an end to the power of the KKK in Tampa.
Sonraki dayak, bombalama ve cinayet dizisiyle, Klu Klux Klan'ın Tampa'da ki gücü etkili bir şekilde sona erdi.
And there's no power in being crew boss and shaking down longshoremen.
Ve liman işçilerinin başında durup onları hırpalamak bu güçIü bir konum değil.
And another soldier falls to the power of the pussy.
Ve işte bir asker daha hatunların gücüne yenik düşüyor.
And in time, you will find the source of your power as I found mine.
Zamanla tıpkı benim gibi, sen de gücünün kaynağını bulacaksın.
I killed your daughter, and released the greatest power within you.
Kızını ben öldürdüm. Sendeki o büyük gücü ortaya çıkardım.
And when the time came, he didn't cling to his power.
Ve zamanı geldiğinde, gücünü elinde tutmaya çalışmadı.
Harness that fear and embrace the power within you.
Korkuyu yok edin ve içinizdeki güce inanın.
And would the world be a better place with Saddam Hussein in power?
Ve dünya Saddam Hüseyin'in iktidarda olmasıyla daha iyi bir yer olurdu?
- In the face of the enemy... Let the enemy have no power over her... And let the son of iniquity not succeed in injuring her.
Düşmanın karşısında onu düşmanın gücüne yenik düşürme ve kötülüğün oğlunun ona zarar verebilmesine izin verme.
Power down and wait instructions.
Enerjinizi kesip talimatları bekleyin.
I found the little box in the power cell and delivering mouth like it sing.
Küçük kutuyu enerji hücresine bağladım ve şarkı söylemeye başladı.
I don't want those memories erased by the struggle to fit behind a table, the taxi drivers who refuse to take me, and my wheelchair power pack that won't charge in a French socket.
Bir masaya sığmaya çalışarak, taksicilerin beni almayı reddetmesiyle ya da tekerlekli sandalyemin Fransız fişlerinde şarj olmamasıyla bu anılar gölgelensin istemem.
Like an electric car, the product is power, and the byproduct is drinking water.
Tıpkı elektrikli otomobil gibi güç üretiyor. Ve yan ürünü ise su içebilmek.
- I do. By the power vested in me... I now pronounce you husband and wife.
- Evet. sayfasının bana verdiği yetkiye dayanarak... sizi karı koca ilan ediyorum.
Power was out for three hours in eastern metro because of downed hydro-fines and police report at feast 200 accidents.
Merkez ilçenin doğu kesimlerine üç saattir elektrik verilemiyor. Polisin verdiği bilgiye göre en azından 200 kaza gerçekleşti.
Prey fears predator, and you stay in power?
Av, avcıdan korkup sen iktidarda mı kalacaksın?
It says in the book, the prayer of a righteous man is power and effective.
Kitap der ki, Dua eden doğru insan güçlü olur.
He has the power to wipe out the entire human race and If we believe there even a 1 % chance that he is our enemy, we have to take it as an absolute certainty.
Bütün insanlığı yok edecek güce sahip. Yüzde 1 ihtimal bile düşmanımız olma olasılığı varsa bunu büyük bir yüzdelik olarak ele almalıyız.
And who gave you your power of reason?
Peki sana mantık gücünü kim verdi?
gives us power over it, and we can cast it out.
Onu kovabiliriz.
Has the power to clear the contents of any computing system on the planet and then magically sweep them into your bin.
Dünyadaki her bilgisayar sisteminin içeriğini silip sihirli bir şekilde sizin çöp kutunuza süpürebilir.
So what you lack in power, you make up for in range and flexibility.
Yani, sende olmayan gücün yerine mesafeyi ve esnekliği koyarsın.
We're losing our ability to power on-board computers and instruments.
Araç bilgisayarına ve aletlere.. sağladığımız gücü kaybediyoruz.
We need a new alternator, new batteries a new power steering system and more time.
Yeni bir alternatöre, yeni pillere, yeni bir hidrolik direksiyon sistemine ve zamana ihtiyacımız var.
Look, I just finished training on the A320 and I can tell you, the only reason the plane operated as well as it did, that the aircraft could land anywhere, is because Captain Sullenberger turned on the Auxiliary Power Unit.
A320 eğitimimi yeni tamamladım ve uçağın o kadar başarılı olmasının, herhangi bir yere inebilecek olmasının tek nedeni Kaptan Sullenberger'ın yedek güç birimini açmış olması.
You show me the left engine, I'll show you dead birds and no power.
Bana sol motoru gösterin ben de size ölü kuşlar ve çalışmadığını göstereyim.
Give them the power of prophecy... and they may live in fear of the future.
Birini kâhin yaparsan... sürekli gelecekten korkarak yaşayabilir.
Some dark power inside and it's growing.
Karanlık bir güç var içimde ve giderek büyüyor.
The potential destructive power of mutants is sure to fuel new controversy and debate... at a time when mutants were becoming accepted around the world.
Mutantların hoşgörüyle karşılanmaya başladığı... bir dönemde, yıkıcı güçleriyle... tekrar gündeme oturmaları, yeni tartışmalara gebe olduğumuzu gösteriyor.
It's not within his power to order these people to do anything, and as a woman well, I have no say in the matter whatsoever.
Bu insanlara bir şey yapmalarını emretme gücü yok ve bir kadın olarak bu konuda bir söz hakkım yok.
Obviously, a number that holds this much power would be valuable. And this one is.
Müdürle konuştum.
You know, who gets to speak and who gets spoken for in our society is an issue of power.
Güçlü olmaya ihtiyacım var. Çünkü sana hamd etmeleri için insanlara zarar vermem gerekiyor. Ödlerini patlatacağım onların.
For the past 4 years, you operated with unlimited power and no supervision.
Geçtiğimiz 4 yılda, gözetimsiz ve sınırsız güçle çalıştınız.
Her heart held the greatest power ever known. It could create life itself. And Te Fiti shared it with the world.
Kalbi hayatın ta kendisini yaratabilecek şimdiye kadar bilinen en büyük güce sahip olan Te Fiti o gücü dünyayla paylaşırmış.
The building has its own power system, oxygen supply, and a state-of-the-art panic room.
Binanın kendi elektrik sistemi, oksijen deposu ve son teknoloji panik odası var.
And as such, it only has the power that we ascribe to it.
Gücü olduğuna inandığımız tek şey.
I've been put here to resurrect mankind from his fallen state and bring the power of the etheric realm back into his hands.
Ben burayı insanlığı düştüğü durumdan diriltmek ve ruhani zenginliğin gücünü tekrar avuçlarına koymak için kurdum.
And when we return to our bodies, we will have a power without measure, as you witnessed within me.
Bedenlerimize döndüğümüzde sınırsız güce sahip olacağız tıpkı bende şahit olduğunuz gibi.
And we will use this power wisely to release every soul from its mortal coil.
Biz de bu gücü her ruhu fani sarmalından serbest bırakmak için akıllıca kullanacağız.
By the power vested in me, surrounded by nature and under the eyes of God, I now pronounce you both husband and wife.
Bana verilen yetkiye göre, doğa ile çevrili halde ve Tanrı'nın gözlerinin altında, sizi karı koca ilan ediyorum.
- And that's a power agent.
- Bu işte satıcının gücüdür.
You give way to an enemy this evil with this much power and you condemn the galaxy to an eternity of submission.
Düşmana bu şeytani gücü kullanma fırsatı verip galaksiyi de sonsuz bir boyun eğmeye mahkum bırakacaksınız.
And when those in power try to hide by classifying everything, we will call them out on it.
İktidar sahipleri, gizli bilgi diyerek saklamaya çalıştıklarında biz hepsini ortaya çıkaracağız.
The whole country will think that Negroes have more power in the Democratic Party than the president has, and the whole South will bolt.
Tüm ülke zencilerin Demokrat Parti içinde başkandan daha güçlü olduğunu düşünecek ve Güneyliler ayrılacak.
Okay, had different settings like... pulse, power, stream... all different kinds of speeds and, uh... that was on this length of hose that I could reach when I lay down in the tub.
Titreşim, güç, akış hızı gibi tuşları vardı her hız çeşidi vardı ve... Küvete yaslandığımda uzanabildiğim uzun hortumla yaptım işte.
power 545
powers 92
powerful 236
powered 52
powerless 44
power to the people 25
power up 18
power down 16
powerful stuff 23
power's out 27
powers 92
powerful 236
powered 52
powerless 44
power to the people 25
power up 18
power down 16
powerful stuff 23
power's out 27
powering up 16
and peace 20
and pray 26
and pretty soon 60
and proud of it 19
and presto 26
and pretty 30
and patience 16
and perhaps 37
and poof 22
and peace 20
and pray 26
and pretty soon 60
and proud of it 19
and presto 26
and pretty 30
and patience 16
and perhaps 37
and poof 22
and pull 17
and push 26
and plus 134
and pregnant 19
and peter 29
and please 191
and people 33
and post 18
and pain 20
and paige 21
and push 26
and plus 134
and pregnant 19
and peter 29
and please 191
and people 33
and post 18
and pain 20
and paige 21