Baby cries traduction Turc
148 traduction parallèle
When a baby cries, the first thing you do is check his diaper.
Bebekler ağladığında, kontrol etmen gereken ilk şey onun bezidir.
- I might as well work in a hen yard. - ( baby cries )
Kümeste çalışmak bu evde çalışmaktan daha iyi.
- Helen! - ( baby cries )
Helen!
- Now... - ( baby cries ) Would it be possible for us to have dinner like other people?
Şimdi normal insanlar gibi akşam yemeğimizi yiyebilir miyiz?
When the baby cries, if you rattle the string like this, he'll soon stop crying.
Bebek ağlamaya başladığı anda, bu ipi böyle tıngırdatırsan, bir süre sonra ağlamayı keser.
- For our second hymn... - ( baby cries )
İkinci ilahimiz için...
If the baby cries, just let her.
Bebek ağlarsa, bırak ağlasın.
The baby cries.
Bebek ağlar.
- Hey! - [Baby Cries]
Hey!
The baby cries and fusses.
Bebek sürekli ağlıyor.
- Idle gossip. - [Baby cries]
Boş dedikodular bunlar.
As long as there is injustice, whenever a Targathian baby cries out, wherever a distress signal sounds,
"Haksızlık olduğu sürece, " Targathian bebeği ağladığı sürece, " gezegenler arası yardım sinyali duyulduğu sürece,
[Baby cries]
Böyle bir şeyler gördün mü?
- ( Baby cries ) - Shh.
Yok bir şey.
( BABY CRIES OUT ) What I came to say... If Yury comes back alive... he'll come to you.
Eğer gelirse... ona de ki, onu daima seveceğim ama hala sana aşıksa onu hayatımda istemiyorum.
I don't know if I cried, I did cry each baby cries but I don't know whether they cry for pain or for happiness
Ağladıysam bilmiyorum, ama ağlamışımdır. Her bebek ağlar.. ama onlar acıdan mı yoksa mutluluktan mı?
Why a human baby cries when born?
Bir bebek dünyaya geldiğinde neden ağlar?
That's it! - ( baby cries )
İşte oldu.
He just keeps on writing and complains that the baby cries.
Yazmaya devam ediyor ve bebek ağlıyor diye de şikâyet ediyor.
The baby cries, seeking only for the warmth of his mother.
Annesinden tüm istediği sıcaklık. Bir başkasının cezasının ve bir başkasının günahının, kefareti için doğdun.
The baby cries, seeking only for the warmth of his mother.
Bir bebek ağlıyor. Annesinden tüm istediği sıcaklık.
The baby cries, seeking only for the warmth of his mother.
Bir bebek annesinin sıcaklığına ihtiyaç duyduğu için ağlıyor.
The baby cries, seeking only for the warmth of his mother.
Bir bebek annesinin sıcaklığına... İhtiyaç duyduğu için ağlıyor
The baby cries, seeking only for the warmth of his mother.
Bir bebek annesinin sıcaklığına... İhtiyaç duyduğu için ağlıyor.
All night the baby cries inside the house, and I cry outside... I love you, baby.
Bebek gece boyunca evin içinde ağlarken, bende dışında ağlıyorum. Seni seviyorum bebeğim.
When the baby cries in the middle of the night, you }'re going to get up without saying one word.
Gecenin bir yarısında bebek ağladığı zaman, hiç bir şey söylemeden sen kalkacaksın.
Baby cries when they want something.
Ne kadar zor olabilir ki?
( Baby cries )
( Bebek ağlar )
- ( baby cries ) - Sydney. You have a baby girl.
Sydney bir kızın oldu.
- Let me hear him. - [baby cries]
Sesini dinlet.
- ( baby cries ) - I know. Shh.
Biliyorum.
- Don't put me under till the baby cries.
- Bebeğim ağlamadan beni bayıltmayın.
[Baby cries] Probe away.
Sondajla bakalım.
But when the baby cries...
Ama bebek ağladığı zaman..
[BABY CRIES]
İyi misin?
You make cries the baby!
Bebeği ağlattın!
And he walks her down to the Bay, under the stars and he gets himself loaded and he cries on her shoulder like a baby.
Yıldızların altında kızla birlikte koya yürürler adam duygulanır ve kızın omzunda bebek gibi ağlar.
I told you I was expecting a call And why don't you look after the baby when she cries!
Sana bir telefon beklediğimi söyledim ağladığında neden bebeğe bakmıyorsun?
It's what happens to the baby when he cries too much, or the old man on Sterno.
Çok ağlayan bebeğe ve eter içen adama olanlar buydu.
He swallowed everything, imitating the cries of a baby and ejaculated into his nappy
Herşeyi yuttu, bir bebeğin ağlamasını taklit ederek ve çocuk bezinin üstüne boşaldı.
They can make cries you'd swear came from, say, a cat... or a baby.
Bir ağlama sesi geldiğine dair yemin ediyorsun, diyelim ki bir kedi... veya bir bebek.
It measures the pitch... the frequency, and the urgency of a baby's cries.
Ses frekansının eğimini ölçecek... ve bebek ağlamalarının nedenini söyleyecek.
She leaves the baby in the back in his car seat with the door open so she can hear him if he cries.
Bebeği arabada bırakmış. Sesini duyabilmek için kapıyı açmış bırakmış.
[BABY cries]
- Salonda doktor var mı?
She smothered the cries with her hands, the baby died.
Sesini kesmek için eliyle ağzını kapamış. Bebek ölmüş.
Every time she look at the window to see baby's face, baby gone, then she cries like it's a big surprise.
Ne zaman camdan dışarı bebeğinin yüzünü görmek için baksa bebeği gitmiş oluyor. Sonra da bu sanki çok büyük bir sürprizmiş gibi ağlayıp duruyor.
( BABY CRIES )
İlk başta çok ağladı ama şimdi keyfi yerinde, değil mi?
- ( people gasp ) - ( baby cries )
Yerinizden kalkmayın.
( baby cries ) oh, my God!
Aman Tanrım!
( Cries ) That's right. Ohh. Boy, you sure know how to sweet-talk a baby, Deb.
Bir bebekle nasıl konuşman gerektiğini biliyorsun, Deb.
For years a baby's cries have been heard from here.
Yıllar boyunca buradan bir bebek ağlaması duyulmuş.
cries 119
cries out 26
baby girl 496
baby got back 23
baby steps 95
baby face 20
baby boy 75
baby doll 91
baby bird 51
baby crying 125
cries out 26
baby girl 496
baby got back 23
baby steps 95
baby face 20
baby boy 75
baby doll 91
baby bird 51
baby crying 125
baby sister 16
baby panda 18
baby talk 17
baby bro 20
baby jesus 24
baby brother 43
baby cooing 21
baby coos 20
baby panda 18
baby talk 17
baby bro 20
baby jesus 24
baby brother 43
baby cooing 21
baby coos 20