English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ B ] / Better be good

Better be good traduction Turc

1,008 traduction parallèle
[Laughing] This better be good.
Bu daha iyi bir hikaye.
- You better be good.
- İyi olsan iyi olur.
Well, it better be good.
En iyisi bu.
Now that you've insisted on doing this, you better be good.
Madem bunu yapmakta ısrar ediyorsun, güzel yapsan iyi edersin.
It better be good.
- İşe yarasın bari.
Old Palmer's music had better be good.
Yaşlı Palmer'ın müziği oldukça iyi olmalı.
Tell them you're gonna lead the next one, and it better be good.
Bu uçuşta senin lider olacağını ve iyi iş çıkarmalarını söyle.
All right, but it better be good.
Pekala ama iyi olsun.
- You'd better be good.
- Umarım iyisindir.
Yeah, it'd better be good!
Yeah, daha iyi olur!
After what we've seen so far, he'd better be good.
Şimdiye kadar gördüklerimizden sonra umarım iyi çıkar.
Better be good to me.
Bana iyi davransan iyi olur.
Didn't I say you'd better be good to me?
Sana bana iyi davranmanı... söylemedim mi?
The explanation had better be good.
İyi bir açıklaman olsa fena olmaz.
This better be good.
Bu daha iyi.
It better be good!
Güzel bir tane olursa iyi olur.
And you better be good.
Ama çok iyi olmalısın.
She'd better be good.
Becerikli birisi olmalı.
All right, this better be good.
Böyle daha iyi.
This better be good. I'm delaying a reunion.
Belki de bu birleşmeyi ertelesem daha iyi olacak.
Oh, next you'll be telling me it's good because you can get better pictures in the daytime.
Birazdan bana günışığı iyi, güzel görüntüler çekerim diyeceksin.
It should be good for better than 250 grand.
Getirisi 250 bin dolardan az değil.
This better be a good one.
Bu daha iyi durumda olmalı.
If you want to be the good Samaritan, you'd better watch out.
Merhametli birisi olacaksan, çok dikkatli olman gerekiyor.
Better be careful, Harriet. If she's as good as all that, you won't be able to find a husband for her.
Dikkat et Harriet, eğer bu kadar iyi ise O'na bir koca bulamayacaksın.
It sounds too good to be true, but it better be.
Doğru olamayacak kadar güzel, ama gelse iyi olur.
- He's good but can be better.
- İyi ama daha iyi olabilir.
It's better to be loyal to the bailiff and get on his good side.
Efendiye sadık davranarak onun gözüne girmek daha iyi.
- Yes. To live better, to own things I couldn't afford. To acquire this good taste which you now enjoy... and which I should be very reluctant to give up.
Daha iyi yaşamak, şu anda zevkini çıkardığınız ve benim vazgeçmeye niyetim olmayan şeylere sahip olmak için.
Better to betray him for his good than be thought a traitor... without profit.
Bir faydasını görmeden ona ihanet etmektense, faydalanarak ihanet etmek daha akıllıca olur. Ne diyorsun sen, kadın?
And it had better be a good one, I'll tell you that.
İyi bir ifade olsa iyi olur, sana bunu söyleyeyim.
Because you are much too beautiful to be so good, and I was thinking being good is better than being bad, yes?
Çünkü, bu derece uslu olamayacak kadar güzelsin.
okay, be good, now you're better...
tamam iyi olacak şimdi daha iyisin...
Maybe it's unlikely, but it might be a good idea to understand comets and collisions and catastrophes a little bit better than we do.
Pek olası olmayabilir ama kuyruklu yıldızları, çarpışmaları ve doğal afetleri daha iyi anlamak iyi bir fikir olabilir.
When we got married, you promised for better or for worse... that you'd never make good, that you'd always be nothing!
Evlenirken iyi günde kötü günde diye yemin etmiştin hiç zengin olmayacağına, hep bir hiç olarak kalacağına!
Well, it better be a good one.
İyi bir plan olmak zorunda.
You better come up with a good excuse or it may be your last one.
İyi bir özür dilemelisin, belki de son sözlerinle.
I was a good man, but he will be better.
Bir zamanlar iyi bir adamdım.
- If you had raised your son better, he wouldn't be a good-for-nothing.
Sevgili oğlunu biraz daha iyi yetiştirebilseydin böyle hayırsız olmazdı.
Today the weather is not very good, but tomorrow it will be better.
Bugün hava çok güzel değil, ama yarın daha iyi olacak.
Wouldn't it be better if we made this good with Aaron?
Aaron ile aramızda halletsek daha iyi olmaz mıydı?
It would be better if you were good, you know?
İyi olmanız gerektiğini biliyor musunuz?
It better be soon, for the good of both.
Haklı olarak senin iyi olmanı.
You better be hearin'me good because that's the way it's gonna be.
Duysan iyi edersin, çünkü aynen bu şekilde olacak.
I take a better picture now, but business hasn't been as good as it used to be.
Gerçekten, şimdi dediğinizi daha iyi anlıyorum, ama sonraları işler eskiden olduğu kadar iyi olmadı. Gerçekte ben...
You are a good psychiatrist, but I may be a better liar.
Sen iyi bir psikiyatrist olabilirsin, ama ben belki daha iyi bir yalancıyımdır.
Oh, this is so good, but wouldn't it be even better at home?
Oh, bu çok güzel, ama evde yapsak daha iyi olmaz mıydı?
There better be a good reason for this because it doesn't make sense!
Umarım sebep iyidir çünkü bu anlamsız!
Not you, please. Oh, no. I have always been very good... and could even be better sometimes.
Ben iyi huylu birisiyimdir... ancak bazen daha da iyi olabilirim.
Look, when a reporter tells his Assignment Editor that he thinks he may be onto something that could be really big, the Assignment Editor's suppose to say, 'You got forty-eight hours, kid, and you better come up with something good or it's gonna be your neck.'
Bak bir gazeteci editörüne gidip çok büyük bir şey peşinde olduğunu sandığını söylediğinde editörün şöyle söylemesi gerekir'48 saatin var, evlat sağlam bir şeyler getirsen iyi edersin yoksa kellen gider.'
I'll be better than good.
İyinin de iyisi olacağım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]