Big ones traduction Turc
949 traduction parallèle
"Five big ones if you let yourself lose."
"Eğer maçı kaybedersen bunlardan beş tane alacaksın."
Make them big ones.
Büyük olsun.
Big ones, little ones... must have been selling out the business or somethin'.
Büyük, küçük... dükkânı falan kapatacak herhalde.
We thought if we could find the secret of all those millions of little engines in this green stuff, we can make big ones and then we could take all the power we could ever need right from the sun's rays.
Bu yeşil maddedeki... milyonlarca küçük motorun sırrını çözebilsek... daha büyük motorlar yapıp ihtiyacımız olan bütün enerjiyi... doğrudan güneş ışığından alabilirdik. Anlıyor musun?
Bottles, big ones, little ones.
Şişeler, biri büyük, diğeri biraz küçük.
Big ones.
Büyük olanından.
I never get big ones like that.
Hiç böyle büyüklerinden bulamam.
Big ones too!
Hem de kocaman!
You'll see the big ones on the left, economy size.
Orada gördüğünüz daha ekonomik.
I want a fire engine like the big ones, only smaller. It has a real hose that squirts real water.
Bir itfaiye arabası, tıpkı büyükleri gibi, yanlız daha küçük... gerçek hortumu olan ve gerçek su fışkırtan.
The little ones, the big ones The sat-on-by-a-pig ones
Küçük olanlar, büyük olanlar Domuzla oturanlar
The big ones - And your brother's little bank, of course, So it makes 13.
Büyük olanlar tabii bir de ağabeyinin küçük bankası, böylece 13 eder.
One of those big ones?
- O büyüklerden mi? Ne için lazım?
Alan, let's get one of the big ones like we used to.
Eskiden yaptığımız gibi şu büyük kayıklara binelim Alan.
Here, lady wants one of the big ones.
- Al şunu. Hanımefendi büyük kayık istiyor.
I had to make the big ones.
Büyük uçuşlara katılmak istedim.
Big ones?
Büyüklerden mi?
All my life, I won the little pots and lost the big ones.
Hayatım boyunca ufak şeyler kazandım ve büyükleri kaçırdım.
Big ones.
Kocamandı.
As hard a puncher as they come, a clever boxer, he's been plagued by a weak chin and the unlucky knack of being at his worst for the big ones.
Yumrukları çok kuvvetlidir, zeki bir boksördür. Çenesinin zayıflığı çok soruna neden olmuştur.
Lettin'the big ones get away, on account of the best dealer in the business ain't workin for ya no more.
En iyi krupiye artık sana çalışmıyor diye kodamanların elinden gitmesi.
Mary, put the big ones on top.
Mary, büyük olanları üste koy.
One of those very big ones.
Şu en büyüklerinden.
One of those big ones, with passengers.
Şu büyük olanlarından, yolcularıyla beraber.
- Big ones or little ones?
- Büyük mü, küçük mü?
I'll pay for two big ones, but I'll just keep one.
İki tane parası vereceğim ama birini alacağım.
Then we caught big ones every day for three weeks.
Ama sonra 3 hafta boyunca her gün iri balıklar yakalamıştık.
- Keeping the big ones for yourself.
- Büyükleri hep kendine ayırıyorsun.
All the big ones.
Bütün büyükleri.
We've had some of the big ones staying.
Burada birkaç şöhret kaldı.
Take a few big ones and do something for world peace.
Dünya barışı için bir şeyler yapmak.
And the big ones? Could destroy the world.
Büyükleri ise dünyayı yok edebilir.
- From where? - And I also remember... Next to our house there were trees, really-really big ones.
- Benim hatırladığım..... evimizin yanında ağaçlar vardı, çok çok büyük ağaçlar.
Ah.. yes, one of those big ones...
Evet, şu büyük dişlerden!
Why don't they catch the big ones?
Neden büyük olanlarını yakalamıyorlar?
Hate to lose those big ones.
Büyük olanları kaybetmekten nefret ediyorum.
Big ones. Real big ones.
Büyükler, gerçekten büyükler.
It's only because this is a big number ( of rotten ones ), If you look throughly, there are a lot of things you can eat.
Artık küflenmeye başlamış olsalar da iyice bakarsanız yiyecek çok şey çıkar.
- The ones with the big hats, who are they?
- Kocaman şapkası olanlar kim?
If find guilty ones, take to redcoat chief... so he know Big Eagle keep word and speak truth.
Suçluları bulursan, Kırmızı Ceketli şefe götür anlasınlar ki Big Chief sözünü tutar ve her zaman doğruyu söyler
I want you to take all the big black suitcases from the top shelf and move them to the bottom, and the big brown ones from the bottom shelf and move them to the top shelf.
En üst raftaki tüm büyük siyah valizleri almanı ve onları en alt rafa koymanı, büyük kahverengi valizleri ise en alt raftan alıp en üst rafa koymanı istiyorum.
In the sea are fishes as big as the great temple... and little ones as tiny as my little finger, with wings.
Denizde büyük tapınak kadar büyük balıklar var... küçük olanlar ise serçe parmağım kadar küçük ve kanatlı.
We used to have one of them big, thick ones... with all the family births and deaths and marriages in it.
Bütün ailenin doğum ölüm ve evliliklerinde... kullandığımız büyük ve kalın olan bir İncil'imiz vardı.
Angela Vetto had big blue ones!
Angela Vetto'nun kocaman mavi gözleri vardı.
I'm too lazy for the big philosophies, so I invent little ones of my own.
Büyük felsefi yaklaşımlar için fazla tembelim, o yüzden kendime küçük bir şey icatladım.
One big and two little ones.
Bir büyük, iki de küçük.
Especially those big ones.
Özellikle bu uzun boylu olanlar.
They're twice as big as the ones in Michigan.
Bu patatesler Michigan'dakilerden en az iki kat daha büyük.
There are one or two others as big, I suppose, up where we come from... and some larger ones on the coastal plains.
Sanırım bizim oralarda aynı büyüklükte bir iki tane kıyıdaki ovalarda da birkaç tane daha büyük çiftlik var.
I've never seen ones so big.
Bu kadar büyüklerini hiç görmemiştim.
I think he'd rather help big armies than small ones, so we'd better not expect too much.
Bu koca ordu içinde bizi fark edeceğini hiç sanmıyorum, Bu yüzden fazla bir beklentim yok yani.