English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ B ] / Blonde hair

Blonde hair traduction Turc

493 traduction parallèle
He said she had blonde hair, blue eyes, my figure and a slight foreign accent.
Sarı saçlı, mavi gözlü benim tipimde ve yabancı bir aksanla konuştuğunu söyledi.
And the blonde hair?
Peki ya sarı saç?
The cops found a blonde hair on his jacket.
Polisler ceketinde bir sarışına ait saç teli bulmuşlar.
She has blonde hair and is the prettiest girl I ever saw!
Sarışın ve bugüne dek gördüğüm en güzel kız!
She's a receptionist at the hospital, she has blonde hair, blue eyes, she weights 105 pounds stripped, she sleeps in pyjamas, she's a first rate cook and she doesn't ask questions!
Hastanede resepsiyonist, sarı saçlı, mavi gözlü, çıplakken 47 kilo, pijamalarıyla uyur, birinci sınıf bir aşçı ve o soru sormaz! O da soruyordur.
Especially if she's pretty like I and has blonde hair.
Özellikle benim gibi güzel ve sarı saçlı ise.
6', 160 pounds. Blonde hair, blue eyes.
70 Kg., sarı saçlı, mavi gözlü.
Blonde hair, blue eyes. Suspect was wearing tweed sport coat, khaki trousers, white shirt.
Şüpheli kareli spor bir palto giyiyor, haki renk pantolonlu, beyaz gömlekli.
Blonde hair, blue eyes.
Hayır, tabi.
This is your headquarters - with blonde hair, who likes goose liver?
- Karargahım orada. Karargahınızda - sarışın ile, kaz ciğerini kim sevmez?
Curly... blonde hair, right?
Dalgalı... sarı saçlar, doğru mu?
Too blonde hair always looks like a woman's trying to attract the men.
Çok açık sarı saçlar, erkekleri baştan çıkarmak isteyen kadınların rengidir.
The trooper who gave me this almost killed me before he saw my blonde hair.
Bunu yapan süvari sarı saçlarımı görene kadar neredeyse öldürüyordu beni.
Used in the ancient times by the Queen of Sheba to restore the natural oils to her beautiful blonde hair.
Eski zamanlarda Sheba Kraliçesi tarafından güzel sarı saçlarına canlılık kazandırmak için kullanılmış.
Blonde hair, camel's hair coat.
Sarı saçlı, şapkasız, kahverengi paltolu.
She was eight, with blonde hair.
Sekiz yaşındaydı, saçları sarıydı.
Okay, I won't get it in your hair, your pretty blonde hair.
-... güzel sarı saçlarına. Tamam.
She's a nigger with blonde hair.
Kahrolası... -... yukarı çık, leydi.
You have such lovely long blonde hair.
O kadar güzel uzun sarı saçların var ki.
I'd love to have a baby with curly blonde hair.
Kıvır kıvır sarı saçlı bir bebeğim olsun isterdim.
No Sioux in the world would have left that long blonde hair on that soldier.
Hiç bir Sioux, öldürdüğü askerin kafasındaki uzun sarı saçı almadan gitmezdi.
The tall one with the blonde hair?
Sarışın, uzun boylu?
I have long blonde hair, blue eyes, creamy skin, and I'm very busty, I guess you could say.
Uzun sarı saçlarım, mavi gözlerim ve pürüzsüz bir cildim var. Memelerim bayağı iri denilebilir.
She has blonde hair.
Sarışın bir kız.
Blonde hair, great upturned nose.
Sarışın, kalkık burunlu.
And you know that blonde girl, Rainer, who works in my office with me? She's got... With the long blonde hair and the... great tomatoes.
Ve ofisimde çalışan Rainer adındaki sarışın, güzel göğüslü kızla yemek saatinde projeksiyon odasına kaçıp seviştim.
Well, she had blonde hair and was wearing a brown raincoat.
Sarışındı. Üzerinde kahverengi bir yağmurluk vardı.
- Really nice guy with blonde hair.
- Sarı saçlı hoş bir çocuk.
He knows a lady who lives here... blonde hair, cut short.
Burada oturan bir hanımı tanıyor, sarışın, kısa saçlı.
... a girl with long blonde hair with diamonds in it.
... bir kız uzun sarı saçlı ve elmasları olan.
Blonde hair is rare south of the border, brings a good price.
Sinirin güneyinde sariºina pek rastlanmaz. Bu nedenle iyi para eder.
- She's got blonde hair.
- Saçları sarı.
I'm looking for a girl with blonde hair.
Sarı saçlı bir kızı arıyorum.
Did you see a woman with blonde hair and a red jacket?
Kırmızı ceketli sarışın bir kadın gördünüz mü?
- Her name is Diana. She's beautiful. She's got long blonde hair.
- Adı Diana çok güzel bir kız, uzun sarı saçları var.
wheat-colored blonde hair, thick and shining in a long pageboy, good legs, sorority pin bobbing provocatively on her tight sweater.
Buğday renkli sarı saçlar, Dolgun, parlak uzun kıvrık saçlar, Güzel bacaklar,
Cos you got blonde hair.
Çünkü sarışınsın.
I met this girl, not too long ago... with blonde hair, the greenest eyes.
Kısa bir süre önce bir kızla tanışmıştım. Sarı saçları, yemyeşil gözleri vardı.
Blonde hair, all that stuff.
Sarışın, öyle şeyler.
I'm afraid you're never going to get to see my hair blonde.
Korkarım beni hiçbir zaman sarışın göremeyeceksin.
You really would like my hair blonde.
Sarışın halimi gerçekten beğenirsin.
Blonde hair, blue eyes. Suspect wearing...
Şüphelinin üzerinde...
At that time, I had very long hair, blonde and very long.
O sıralar çok uzun saçım vardı, sarışın ve çok uzun.
A senator, an agent and a thing with blonde, wavy hair.
Bir senatör, bir menajer ve dalgalı saçlı bir sarışın.
"The beautiful hair of the blonde fish."
"Sarışın balığın güzel saçları"
Everything you've ever seen in the advertisements... fast, white convertibles... blonde women, their hair trailing in the wind... wafer-thin after-dinner chocolates.
Reklamlarda gördüğün her şeyi. Hızlı, beyaz üstü açık arabalar,.. ... sarışın kadınlar.
But we dressed him like this he had a blonde curly hair.
Buna rağmen biz onu kız gibi giydirdir. Kıvırcık ve sapsarı saçları vardı.
Try the blonde girl's hair.
- Sarışının saçlarına bak.
Blonde, brunette- - if they're looking for hair... why don't they look at gorillas?
Sarışın, kızıl- - eğer saça bakıyorlarsa... Neden gorillere bakmıyorlar?
She's moved away, become a model... and dyed her hair blonde.
Uzağa taşındı, manken oldu saçını sarıya boyattı.
Hair : blonde.
Saç : Sarı.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]