Bring them in traduction Turc
1,040 traduction parallèle
- I'll bring them in myself.
- Kendim getiririm.
I said I'd bring them in.
Kendim getiririm, dedim.
You bring them in.
Sen getir bakalım.
- Tell them to bring them in here.
- İçeri getirmelerini söyle.
Bring them in.
İçeri getirin.
All right, bring them in.
Pekala, getirin onları.
- I could bring them in with 500 men!
- 500 askerle onları yakalayabilirim!
Already enough drunks around here you don't have to bring them in from Paris!
- Zaten buralar da yeteri kadar sarhoş var..... bir de Paris'ten getirmek zorunda değildin!
- Why don't you bring them in here?
- Sen iyisi onları buraya getir.
Morrison, you got extra guns at your place, bring them in.
Morrison, evinde fazladan silah vardır, onları buraya getir.
We'll bring them in.
Onları buraya getirelim.
- Maybe you want to try and bring them in?
- Belki sen onları haklardın?
Get that big box of chips and bring them in here.
Şu büyük fiş kutusunu kap ve buraya gel.
Why don't you bring them in?
Neden onları içeri almıyorsun?
Print it, and bring them in right away.
Bunu basın ve doğrudan bana getirin.
It sure was nice of you to bring them in the rain.
Onları yağmurda getirmeniz büyük incelik.
Bring them in.
İçeri alın.
All right, bring them in.
İçeriye getir.
Bring them in.
Getir onları.
Or the food could be a lure set by the others to bring them in here.
Veya yiyecek onları cezbetmek için başkaları tarafından konuldu.
- I'll bring them in on Monday.
- Pazartesi günü getireceğim.
- Bring them in. - They've not cut power, sir.
- Onları içeri alın.
Well, bring them in, your deputies, your witnesses!
Bütün bunlar, davayı çözmek içindi. Pekâla, getir bakalım yardımcılarını, şahitlerini!
Oh, bring them in my dears.
Getirin, çocuklar.
Why doesn't Townsend bring them in for rain tires?
Niçin Townsend yağmur lastiklerini taktırmıyor?
Bring them in for rain tires.
Onları yağmur lastikleri için çağır.
No, they didn't bring them back right now, they brought them back while I was waiting for my sister-in-law...
Hayır onları şimdi almadım. Kız kardeşimi beklerken biri getirdi.
Them dollars they're giving you to bring Billy in.
Billy'yi teslim etmen karşılığında sana verecekleri şu para.
At 5 : 00, the guards will pile them back in the truck and the driver will bring them back to the Farm.
Saat 17 : 00'de muhafızlar onları toplayıp, kamyona bindiriyorlar. Kamyon sürücüsü de onları çiftliğe geri götürüyor.
Posey will remain with orders to bring them back here if you don't return in three days. - Is that clear?
Üç günde dönmezsen Posey onları buraya getirecek.
Hey, Blackie, there's a couple of hurricane lamps in the back room, bring them over to the pier.
Balığa mı? Hey Blackie arka odada bir çift denizci feneri var iskeleye getir onları.
Bring in a few calves, some horses, infect them artificially, then wait and see what happens.
Bunları birkaç at ve buzağıya vereceğiz, ve ne olacağını oturup bekleyeceğiz.
You go in, get the bags, and bring them to my table.
Sen de kabinden çantaları alıp masama getireceksin.
Sometimes I bring forth the memories and lose myself in them.
Öyle ki bazen hatıralara dalıp gerçek hayattan kopuyorum.
Because when you bring them back..... I'll be there waiting for you..... copa de oro in my hair, just over the border.
Çünkü onları geri getirdiğinde saçımda copa de oro tam sınırda seni bekliyor olacağım.
Take the boat in the fen, bring them back with you.
Kayığı al. Onları buraya getir.
Let me, I pray you, bring them out unto you... and do ye to them as is good in your eyes... only unto these men do nothing.
Rica ederim, onları size çıkarayım ve onlara gözünüzde iyi olana göre davranın ancak bu adamlara birşey yapmayın.
Whatsoever thou hast in the city, bring them out of this place... for the Lord hath sent us to destroy it.
Bu şehirde neyin varsa hepsini buradan çıkar çünkü Tanrı bizi burayı harap etmek için gönderdi.
Interest aside, five million in five notes... bring them over
Faizi hariç, beş milyonu beş senet şeklinde ödeyebilir.
To bring into the world of man the simplest things to see the human spirit take possession of them to create a new world where man and things exist in harmony that is my aim
İnsanların dünyasının en basit olgusu haline getirip insanlara kendi ruhlarının derinliklerini gösterip insanların uyum içinde yaşadıkları yeni bir dünya yaratabilirim işte amacım bu!
Tell him if he'll bring his people in with us that we'll give them protection, money and food.
Ona adamlarını bize getirirse onlara koruma, para ve yiyecek vereceğimizi söyle.
In spite of that, we bring to you here the elements, the notes, the experiences, to submit them your consideration, comrades.
Buna rağmen, burada sizlere unsurları, notları, deneyimleri sunuyoruz ki bunları değerlendirebilesiniz.
Give them 72 hours to bring Benesch in.
Kendilerine Benesch'i yakalamak için 72 saat süre verin.
They bring the cattle up in May and take them down in September.
Hayvanları mayısta buraya çıkarıp eylülde geri götürüyorlar.
You have them bring their guns and ammunition, meet me over at the courthouse, and I'll get them sworn in and we'II...
Silah ve mühimmatlarını da alıp benimle hükümet binasında buluşsunlar. Onlara yemin ettireceğim ve...
When I say, "Why don't you get some rest, Anna"... I want you to get them and bring them to me in the stable.
"Neden biraz dinlenmiyoruz, Anna?" diye sorduğum zaman senden onları alıp bana, ahıra, getirmeni istiyorum.
You brought them all in and could only bring yourself out.
Hepsini götürdün ama sadece kendini getirebildin.
Get in with them and bring me enough evidence so we can hang the bastards.
Onlarla ilişki kur ve bana yeterince kanıt getir ki, piçleri asabilelim.
You're going to let him bring those guns in now, when you know what they will be used for? I'm giving the Cheyenne something to keep them alive... Nobody's going to murder them.
Onların ne için kullanılacağını biliyoruz onları hayatta kalmaları için Cheyenne'lere vereceğim.
tell father to bring the cows in and feed them.
Babana inekleri getirip yemlemesini söyle.
We had plans to bring the Balkans for our side with one it has disembarked in Salonica, e stops joining in them to the Yugoslavs, but nothing of this it passed of empty dreams, completely off of the reality,
Selanik'e çıkarma yaparak Balkanlar'ı kontrol etmek.. ... ve Yugoslav güçleriyle birleşmek gibi bir planımız da vardı. Ama bu planlar aptalca ve gerçeklerden uzaktı.
bring them 33
bring them back 23
bring them here 32
bring them to me 31
ines 33
in fact 10253
internet 115
india 252
invite 16
invasion 24
bring them back 23
bring them here 32
bring them to me 31
ines 33
in fact 10253
internet 115
india 252
invite 16
invasion 24
inter 39
instagram 35
interior 21
inside 950
indian 84
indiana 185
intelligent 217
indeed 4544
instant 24
international 47
instagram 35
interior 21
inside 950
indian 84
indiana 185
intelligent 217
indeed 4544
instant 24
international 47
intel 28
interpol 81
independence 32
incredible 769
indians 76
insight 19
instead 1488
intelligence 152
internal 17
interview 123
interpol 81
independence 32
incredible 769
indians 76
insight 19
instead 1488
intelligence 152
internal 17
interview 123