English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ B ] / Bring them

Bring them traduction Turc

5,235 traduction parallèle
Why didn't you bring them, then?
Neden onlardan almadın o zaman?
I always bring them back.
Neden? Onları her zaman geri getiriyorum.
Bring them here.
Getirin onları!
It was all an act to bring them to court
Hepsi onları mahkemeye getirmek için yaptığın bir numaraydı.
Please don't bring them back here.
Lütfen onları buraya geri getirme.
Fight for me, Gerry. You can bring them around, I know you can.
- Daha pozitif olmadığım için özür dilerim.
- Where else was I supposed to bring them?
- Başka nereye götürmem gerekiyordu?
We might need to bring them here.
Onları buraya getirmemiz gerekebilir.
- Bring them inside.
- Onları içeri alın.
We kicked America out of the door and you will bring them back through the windows.
Biz Amerikayı kapıdan dışarı attık ve şimdi siz onları pencereden getireceksiniz
The waitress will bring them, babe.
Garson getirir, canım.
Don't bring them out until I say so.
Ben söyleyene kadar da onları dışarı çıkarma.
I'd like to bring them in the mix.
Hepsinden olsun istiyorum.
They're going to bring them back.
Onları geri götürecekler.
He's asking if the fort can turn her guns around and bring them to bear on the street... on us.
Silahların daha sonra sokaklara doğru yani bize doğru yönelip yönelmeyeceğini soruyor.
- Did they bring them out?
- Dışarı çıkardılar mı?
Did you bring them in from the car?
Arabadan getirdin mi?
No, I didn't bring them in from the car.
- Hayır, arabadan getirmedim.
I want people having fun at all the table around him, call your pretty friends, bring them in, tell them the tickets are on me, alright?
Etrafındaki masalarda eğlenen insanlar olsun. Eli yüzü düzgün arkadaşlarınızı çağırın. Hesaplar benden dersiniz.
Sorry I couldn't bring them in person.
Bizzat getiremediğim için kusura bakmayın.
- bring them back alive.
- onu canlı götürmeliyiz.
Boyd allowed us to develop the theories and then we would bring them to him.
Boyd teorileri çoğaltmamızı isterdi ve sonrasında bizde ona suçluyu getirebilirdik.
They understood it was a self defense, but you need to bring them... you know what, Viktor.
Bunun meşru müdafaa olduğunu anladılar ama şeyi onlara götürmen lazım neyi olduğunu biliyorsun Viktor.
- I'll bring them to you in the morning.
- Yarın sabah onları sana getiririm.
Officers had no choice but to bring them down.
Memurların onları yakalayıp getirmek için hiçbir seçeneği yoktu.
I'll bring them in.
Ben getiririm.
You must find them in your heart, and then bring them to your pots.
Onları kalbinde bulmalısın, ve sonra onları kabınla buluşturmalısın.
Mommy always baked cookies when it was my turn to bring them.
Benim sıram geldiğinde annem fırında pişirirdi.
I'll find them and I'll bring them home to you.
Bulup, sana geri getireceğim.
Whoever they are, bring them to my tent.
Kim olursa olsun, çadırıma getirin.
I promised their mother I would... find them and and bring them home.
Annelerine onları bulup eve getireceğime dair söz verdim.
Let's bring them a better one.
Biz daha iyisini yapalım.
Bring them home safe.
Onları güvenli bir şekilde eve getir.
When we get married, you can tell me if you don't like somebody and then we can bring them back here and, whoosh!
Evlendiğimiz zaman birini sevmediğini söylersen onu buraya getiririz ve pır...
You do that with every ball here, and when you're done, go pick up all the balls and then bring them back to this line and do it again.
Buradaki topları kullan, toplar bittiği zaman, gidip topla ve buraya geri getir, sonra tekrar dene.
He'd bring them into the room to talk behind closed doors.
Odaya götürüp kapalı kapılar ardında onlarla konuşurdu.
He figured you bring in some big city vets about ready to retire... and give them a couple years here training the rookies, they might just be able to stay ahead of the curve.
Emekliliği gelmiş, büyük şehirde yaşayan birkaç veteranı getirip acemileri eğitmeleri için onlara belli bir süre vereceğini belirtmişti. Böylece acemiler de iyi bir eğitimden sonra olaylara müdahale edebileceklerdi.
Somebody bring me one of them white women.
Bana şu beyaz kadınlardan birini getirin.
- That'll at least bring them peace.
En azından rahatlacaktır.
Tell people I expect them to bring their truth.
İnsanlara söyle onlardan gerçeklerini getirmelerini istiyorum.
We will continue to upload videos as the story progresses and we'll bring you breaking updates as soon as we have them.
Hikaye geliştikçe video yüklemeye devam edicez ve elde ettiğimizde nefes kesici güncel haberler ileticez
- We've got to bring the war to them.
Onlara savaş nasıl yapılır göstermeliyiz.
He says if we help them, they'll bring us back to their home.
Diyor ki, eğer onlara yardım edersek bizi evlerine götürürler.
Mr. Rackham, I understand your new friend has helped to bring the girls into line, has them reporting their income in a most honest fashion.
Bay Rackham, yeni arkadaşınızın, gelirlerini en dürüst şekilde bildirmeleri konusunda kızları hizaya getirmeye yardım ettiğini anlıyorum.
And tomorrow, we go to court, we tell them you've done nothing, we get you out and we bring you home.
Ve yarın, duruşmaya çıkacağız, hiçbir şey yapmadığını söyleyeceğiz, seni çıkaracağız ve eve götüreceğiz.
Give me a dozen of them and I will bring Nassau in line.
Bana bir düzine adam ver, ben Nassau'yu hizaya getireyim.
Because if I do not bring with them, I'll kill you first.
- Niye? Beni onlara götürmezsen seni ben öldüreceğim de ondan.
Have them bring up the bridge instead.
Köprüyü dile getirmelerini söyle.
Take one of them and bring it back here.
Birini al ve buraya getir.
I asked them to bring you to the court.
Seni mahkemeye sevk etmelerini istedim.
If a client gets an offer, you fucking bring it to them!
Bir müşteri teklif alırsa, sen onu müşterine götürürsün!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]