But inside traduction Turc
4,011 traduction parallèle
You say I'm your old friend... but inside, you were always condescending towards my common birth.
Bana arkadaş diye hitap ettin ama asil bir aileden gelmediğim için beni hep hor gördün.
Its features reveal evidence of a new type of support, not outside the body, but inside.
Onun organlarından biri, yeni bir tür desteği kanıtlıyor ama vücudunun dışında değil, içerisinde.
on the outside, you pretend to be Katy, but... inside your soul is pure Gaga.
Dıştan bakınca Katy gibi görünüyorsun ama ruhun saf Gaga.
I love you, but your solution to every problem is to live inside a mountain.
Seni seviyorum, ama her sorunla ilgili çözümün bir dağda yaşamak.
I live with this burning hunger inside of me that allows me to stay in control, but what do I have to show for it, huh?
İçimde kontrolü elimde tutmamı sağlayan, yakıcı bir açlık ile yaşıyorum. Ama elime avucuma ne geçmiş?
But if you're sufficiently solid inside, you're a stone in the river that is untroubled by the rushing water.
Ama özünde yeterince sağlam olursanız,... suyu hızlı akan bir nehirde dingin bir taş gibi olursunuz.
Now, I found polyethylene, styrene-butadiene, canvas, cellulose and synthetic rubbers inside the rangle, but nothing in quantities that would cause this.
Polietilen stiren butadien, branda bezi selüloz ve yapay kauçuklar buldum ama bu miktarların hiçbirisi bu duruma neden olmaz.
Now, it's true this coven has been under attack but not from outside- - from inside.
Cadılar meclisinin saldırı altında olduğu doğru ama yapanlar dışarıdan değil, içeriden.
Sikes stole this cigar box from Delgado, and it wasn't even worth anything- - it was a few hundred bucks- - but what was inside was worth a lot more.
Sikes Delgado'dan sigara kutusu çalmıştı. Ve fazla bir şey değildi. Birkaç yüz dolar anca ederdi.
I'll go back inside, but my wife and kids are in there.
İçeri gireceğim ama karım ve çocuklarım orada.
But once you're inside, do you have a plan?
Ama ya içeri girdiğinde, planın var mı?
No, but maybe I can lure one inside.
Hayır ama belki birini içeri çekebilirim.
She would want to return to Mystic Falls instead, so he promptly ended it, but I did everything in my power to save the life inside me.
Onun yerine Mystic Falls'a dönmeyi isteyecekti o da acilen buna bir son verdi ama içimdeki canlıyı kurtarmak için elimden geleni yaptım.
But at least, at least it stays inside the family. Isn't that better?
Ama en azından en azından aile içinde.
Whatever's inside may have nothing to do with us, but the key did fit.
İçindeki her neyse, bizimle bir alakası olmayabilir, ama anahtar uydu.
I'll switch the surveillance to a loop, but once you're inside, I can't see you.
Güvenlik kamerasını döngüye sokacağım ama içeri girince sizi göremeyeceğim.
But drop this with this down an air shaft into a locked up basement? The gas will kill Horn and everyone else inside.
Ama bunu, bununla beraber hava boşluğundan kapalı bir bodruma atınca gaz Horn'u ve içerideki herkesi öldürür.
Inside was his cellphone, and then, there was, uh, blood all over the front seat. [Police radio chatter] Limpy isn't answering the door, but I found the extra key on the porch where Roomie told us it would be.
Cep telefonu arabadaydı, ve ön koltuk kan içindeydi.. Limpy kapıyı çözemedi, ama Roomie'nin dediği yerde, sundurma da yedek anahtarı buldum.
But everyone tries to be the first inside the mall.
Ama herkes Kara Cuma'da alışveriş merkezine ilk giren olmak istiyor.
But it's in your blood, which means you have the ability to keep living inside someone else's body.
Ama bu kanında var. Bu da başkasının vücudunda yaşamayı sürdürme yeteneğine sahip olduğun anlamına geliyor.
Now you dip the fries in the frosting, but I find the best way to eat this is to first make sure you feel super empty inside.
Patates kızartmasını kremaya bandır ama en iyi yolun karnının aç olmamasından önce emin olmam gerek.
But wherever it is, it will reach inside this castle.
Ama neredeyse, bu kalenin içine kadar erişecek.
Okay, but can we please just go back inside?
Tamam ama lütfen içeri geri dönebilir miyiz?
But the gravitation from Jupiter creates tidal forces that heat up Europa's inside and keep the water from freezing.
Ama Jüpiter'in çekim gücü, Europa'nın içini ısıtan ve suyun donmasına mani olan gelgit kuvvetleri yaratır.
That the limits to what I might achieve are not inside me but outside.
Başarabileceğim şeyler içimde değil dışımda benim.
But I need your baby inside me, Will.
Ama içimde bebeğini istiyorum Will.
She managed to get away and duck inside her building, but when she looked out her window, he was still out there waiting for her, so she called the cops.
Ondan kurtulup kendini evine atmış. Pencereden baktığında adam hala oradaymış ve onu bekliyormuş. O da polisleri aramış.
But take it from someone who was on the inside- -
Fakat bunları zamanında içinde olan birinden öğren - -
Saw the door was smashed, had a look inside but I couldn't see anyone.
Kapının çarptığını görünce içeri bakayım dedim ama kimseyi göremedim.
You may not know it, but you give your husband the courage to be who he is on the inside.
Yüzyıllar 300 00 : 13 : 36,525 - - 00 : 13 : 38,291 Bunu bilmiyor olabilir, ama sen koca ver senin cesaret olmak için onun kim olduğunu iç.
But you had everything you already needed inside, in here.
Ama aslında ihtiyacın olan her şeyi içerden hallettin, burada.
We already know they have one person working on the inside of the Colfax building... Miranda, but what if they have two?
Biz şu ana kadar Colifax Binası'nda çalışan ve kendilerine yardım eden tek bir kişinin olduğunu biliyoruz.
It's one thing if you put your penis inside-out in the safety of your own bedroom, but to have it done in the cafeteria...
Penisinin kendi güvenli yatak odanda evrilip çevrilmesi bir şeydir ancak bunun kafeteryada yapıImış olması...
But don't we get to go inside and push all the buttons?
Ama içeri girip bütün butonlara basmayacak mıyız?
It's invisible from the outside, but on the inside, it's quite cozy.
Dışarıdan bakınca görünmez ama içerisi gayet rahat.
You're inside me right now, but by the end of this journey... Whoopsie. I'll be inside all of you.
Şu an içimdesiniz ama bu yolculuğun sonunda, ben hepinizin içinde olacağım.
Yeah, but when you rent a car you know there's been other guys inside it, turning the knobs, playing with the seat, shoving stuff in the trunk.
Evet, ama araba kiraladığında içine başka erkeklerin girdiğini,... tuşlarıyla çevirdiğini, koltuklarıyla oynadığını,... bagajına bir şeyler soktuğunu biliyorsun.
Many people are fascinated by the fact that inside the TARDIS it's quite roomy, it's huge, but outside it's just a phone booth.
Çoğu insan TARDIS'in içinin o kadar büyük olup dışarıdan bir telefon kulübesi olduğu gerçeğinden büyüleniyor.
But those evolved male flies, in preparation, they put their own poops inside.
Fakat evrimleşmiş erkek etsinekleri buna hazırlıklı geliyorlar. Kozanın içine kendi dışkılarını koyuyorlar.
My foot was on the inside of the bag, he was out, but he kept coming.
Ayağım levhadaydı, o ise dışarıdaydı ve üzerime geldi.
Fight those inside fastballs off sooner or later they won't be able to help but throw a curve.
İçeri atılan hızlı topları hemen kesmeye çalış o zaman kavisli top atmaktan başka çareleri kalmayacak.
But when you have people come inside the White House?
Ne zaman Beyaz Saray'a geleceksiniz?
I have leftovers inside, I'm gonna rock it out, but I will see you in the morning, that's for sure.
İçeride yığınla yemeğim var, son ses müzik de açacağım. Sabah görüşürüz.
I know, but it's a man inside a machine.
- Biliyorum ama makine içinde bir insan.
But tonight, you uncovered a nest of vipers inside the Detroit Police Department.
Ama bu gece bir yilan yuvasi buldun hem de Detroit Emniyeti'nde.
I knew they were still inside. But I just kept running.
Hâlâ içeride olduklarını biliyordum ama koşmaya devam ettim.
But once, now look, once he's inside...
Birkereligine, bak simdi, birkereligine icinde...
And you will know that there is nothing inside me for you now but love.
Ve içimde senin için aşktan başka bir şey olmadığını da.
By the time you see this, you will know everything and you will know that there is nothing inside me for you now but love.
İzlediğin zaman her şeyi göreceksin ve içimde senin için aşktan başka bir şey olmadığını da.
but somewhere inside, she knows that this...
ama içinde bir yerlerde onun doğru olduğunu...
But he had a rule against getting involved in matrimonials... which had just gone up in smoke... like the Asian indica in the joint they'd been smoking... creating an extra layer of fog on top of the one Doc was already standing inside of.
İçtikleri sigaradaki Hint keneviri gibi Doc'un içinde bulunduğu sise ekstra bir katman daha eklemişti.
inside 950
inside out 19
inside job 21
inside me 38
inside voice 18
inside you 29
insider trading 23
inside and out 54
but i can't 1234
but i don't 540
inside out 19
inside job 21
inside me 38
inside voice 18
inside you 29
insider trading 23
inside and out 54
but i can't 1234
but i don't 540
but it wasn't 208
but i'm going 29
but i'm sorry 142
but i'm still here 37
but i'm not 551
but i don't have any money 24
but i'm not interested 30
but it's ok 45
but it's over 138
but in the end 317
but i'm going 29
but i'm sorry 142
but i'm still here 37
but i'm not 551
but i don't have any money 24
but i'm not interested 30
but it's ok 45
but it's over 138
but in the end 317
but i'm tired 27
but i'm 401
but it 307
but i'm hungry 38
but i'm not stupid 33
but i'm here now 110
but i am 338
but i didn't 584
but it's okay 243
but i'm done 25
but i'm 401
but it 307
but i'm hungry 38
but i'm not stupid 33
but i'm here now 110
but i am 338
but i didn't 584
but it's okay 243
but i'm done 25