But she is traduction Turc
7,044 traduction parallèle
But she is 65.
Evet ama o 65 yaşında.
My aunty is irritating but she is a good cook.
Teyzem sinir edici biridir fakat iyi bir aşçıdır.
Retro Girl is lonely and vulgar, but she is vastly powerful.
Retro Girl yalnız ve kaba, Ama çok güçlü.
But she is my cousin and your brother... spoilt brat! I know.
Biliyorum.
- I am not, but she is.
- Ben değilim ama o öyle.
- But she is a girl, right?
- Ama kız değil mi?
Go ahead. ~ But she is not here and I am still grieving for her soul.
Durmayın fakat karım burada değil ve hala onun için yas tutuyorum.
No, but she is an unverified asset.
Hayır ama doğrulanmamış bir değer.
I chose not to pry, but she is still a trainee, and in our profession, seeing the worst of humanity every day can take a toll on you.
Zorlamak istemedim ama hâlâ bir stajyer ve bizim meslekte her gün insanlığın en korkunç halini görmek seni yıpratır.
But when she finished, there were no jobs.
Ama okul bittiğinde iş bulamadı.
The psychiatrist believes that Aubry is competent to make a confession, but wouldn't make a judgment on whether or not she's competent enough to be held accountable for her actions without further diagnosis.
Psikiyatrist Aubry'nin bir itiraf yapmak için yetkin olduğuna inanıyor, ama daha ileri teşhis olmadan eylemlerinden için sorumlu tutulması için yeterli yetkinilkte olup olmadığına bir karar veremiyor
Yeah, but is she prettier than that girl across the street?
Evet, ama karşıdaki kızdan daha güzel değil mi?
Okay, well, she's not hypoglycemic, but her heart rate is out of control.
Tamam, hipoglisemik değil ama kalp atışları kontrol dışı.
Well, this is gonna be very difficult for you to believe, but... But actually Malia's your best friend. She is.
Sana çok saçma gelecek ama aslında Malia senin en iyi dostun.
I'd tell you to ask Raina... she can see the future... but she's not here, is she?
Geleceği gördüğü için sana Raina'ya sormanı söylerdim ama burada değil öyle değil mi?
But if she isn't Princess Louise, then who is she?
Prenses Louise değilse kim o?
But she is dangerous.
- Ama o tehlikeli biri.
But is she dangerous?
Peki ya tehlikeli birisi mi?
Fair enough, but my point is she's been led to believe - that you're a monster.
Kabul ama onu senin bir canavar olduğuna inandırdılar.
Oh, she'll still be there. But what she represents, the spirit of Lady Liberty, is found in its people.
Ama onun temsil ettiği Özgürlük Kadını ruhu ülkenin insanlarında bulunur.
And who else is better but you to call her out on what she's done for women, which is absolutely nothing?
Mahvolmuş kadınları devreye sokmak konusunda ondan daha iyi kimsenin olamayacağını göstermek sana düşüyor ki bu senin için hiçbir şey.
She's okay, but, uh, Mr. Yates is on the line.
O iyi, ama Bay Yates hatta.
Ruth says it is, but I knew before she said anything.
Ruth öyle diyor ancak o daha söylemeden ben farkına varmıştım.
But the evidence she presents is convincing.
Ancak sunduğu kanıtlar somut.
Luisa : I get that the hotel's important, but this is also about you rejecting Jane before she rejects you, like your mom.
Otelin önemli olduğunu anlıyorum, ama bu, Jane seni annen gibi reddetmeden senin onun reddetmenle ilgili.
But if you don't know where she is, you're of no use to him.
Ama eğer nerede olduğunu bilmiyorsan onun işine yaramazsın.
I mean, she is my best friend in the world, but she keeps telling me what I should and shouldn't do.
Yani dünyadaki en iyi arkadaşım, ama bana ne yapmalıyım ne yapmamalıyım sürekli söyler.
Look, all I wanted you to know is that I had nothing to do with Becca calling off your wedding, but after spending some time with you tonight, it's clear she made the right decision.
Bak, bilmeni istediğim tek şey Becca'nın düğünü iptal etmesine benim yaptığım bir şey yoktu, ama seninle biraz zaman geçirdikten sonra anladım ki doğru kararı vermiş kız.
She is the only one who can stop me from crossing that line, but if I'm beasting out now because of her, who's gonna bring me back?
Beni sınırı geçmeden sadece o durdurabilir. Ancak onun yüzünden canavara dönüşüyorsam beni kim durdurabilir?
We did, yes, but Jasmine is pregnant, and she's gonna be bringing her baby with her next fall.
Evet gittik, Ama Jasmine hamile, ve önümüzdeki sonbahar bebeğini getirecek.
Ms. Anchez is out of the country, but she very much wanted us to meet.
- Bayan Anchez ülke dışında. Ama seninle tanışmamızı çok istedi.
Someone might have noticed that she had gone missing, but where she is missing from is anybody's guess.
Birileri ortadan kaybolduğunu farketmiş olsa gerek, ama nereden kaybolduğunu kim bilir.
Her back is hurting, but she won't take the pain pills.
Sırtı acıyor, ama ağrı kesici almıyor.
Rachel might be gone, but I'm going to make sure she is never forgotten.
Rachel ölmüş olabilir ama unutulmadığını kanıtlayacağım.
Every parent thinks their child is special, But she really was.
Her aile çocuklarının özel olduğunu düşünür ama bizimki sahiden de öyleydi.
But the thing about Shaw is, she does care, enough to save my life.
Ama Shaw'la ilgili şunu söyleyebilirim. Değer veriyor. Hatta hayatımı kurtaracak kadar.
Her parents died and left her a fortune, but all she does is work.
Annesiyle babası ölünce mirasa konmuş ama çalışıp duruyor.
And she may well never find it, but it is in there.
Bulamayabilir ama içinde var işte.
But if she's not a Messenger, then what is she?
Eğer bir Elçi değilse, ne oluyor?
I hate that I'm saying this, but what if he only saw her because she is a Horseman?
Bunu söylemekten nefret ediyorum ama peki ya yalnızca Rose'yi görme sebebi onun Mahşer Atlısı olması ise.
But is it really so hard to believe that, after everything she's been through, that she's just she's just tired of living in limbo?
Ama yaşadığı onca şeyden ve arada kalmaktan bıkmasından sonra buna inanmak o kadar zor mu?
But wouldn't you be even more hurt if she told you she did feel a connection with Robert, because he is her birth father?
Ama Robert ile öz babası olduğu için arasında bir bağ hissettiğini söylese daha da üzülmez misiniz?
And the last documentation is of her death. But she's still alive.
Son belgesi de ölüm sertifikası.
No, but I'm quite sure she is.
Hayır ama bu kesin öyle.
But to think that she would do something like this is impossible.
Ama onun böyle bir şey yapacağını düşünmek imkânsız.
She did ruin Daniel in a profound way, but what I didn't tell you is why she did it.
Daniel ı içten içe bitirdi, fakat sana söyleyemeyeceğim şey bunları neden yaptığı.
But if she figures out that the sword is the key- -
Harika bir şey!
Yes, it would have been beautiful, but Grandma Rose is sick and she's in a wheelchair.
Evet, çok güzel olurdu Ama Büyükanne Rose hasta ve tekerlekli sandalyede.
But just because she is kind of perfect... doesn't mean she's perfect for you.
Ama onun mükemmel olması senin için de mükemmel olması anlamına gelmiyor.
Sometimes the choice sucks, but is she really in a better place now on the streets, selling herself?
Bazen o seçenek kötü olur ama şimdi sokaklarda kendini satarak daha iyi bir yerde mi? Hiç sanmıyorum.
There is nothing I would love more than to see Kiana Thompson indicted, but she's got the best defense attorneys in town covering her ass.
Hiç bir şey beni Kiana Thompson'ı mahkemede görmek kadar sevindiremez ama şehrin en iyi avukatları kadının kıçını koruyor.
but she isn't 30
but she's gone 43
but she's not here 34
but she can't 33
but she hasn't 17
but she couldn't 19
but she 181
but she does 37
but she didn't 123
but she doesn't 25
but she's gone 43
but she's not here 34
but she can't 33
but she hasn't 17
but she couldn't 19
but she 181
but she does 37
but she didn't 123
but she doesn't 25