But she said no traduction Turc
240 traduction parallèle
We thought we should send for Dr. Gardner, but she said no, we wasn't to, that she just wanted to rest.
Dr. Gardner'i çağırmayı düşündük, fakat çağırmamazı söyledi, sadece dinlenmek istiyormuş.
No, she's made her decision. But she said that the order was all wrong.
Karar vermiş ama usul doğru değilmiş.
Yes, but i, uh... don't quite understand what the lady meant when, uh... when she said no.
- Evet. Evet ama hanımefendinin ne demek istediğini pek anlamadım. Hayır dediği zaman.
It's not true He said nothing... but she's no good for him... as he's nearly better
Bu doğru değil, çocuk bir şey söylememişti ama kız ona uygun değil oğlum daha iyilerine lâyık.
she said, i must be going but he cried, no, no, it's snowing and the wintry windstorm blows
"gitmeliyim" dedi. kanarya yalvardı, hayır, hayır, çok soğuk! tipi bastırdı.
- Sorry but the doctor said she was to see no one
- Üzgünüm ama doktor kimseyle görüşmemesini söyledi.
Father knew him and liked him,... but he couldn't stop laughing when Iris told how she said no,... simply because the fellow wanted her to give up her dancing and just be his wife.
Babam onu tanırdı ve severdi ama Iris, adam ondan dansı bırakıp da sadece ona karılık yapmasını isteyince teklifi reddettiğini söylediğinde, babam kendini gülmekten alamadı.
I don't know what she had in mind... but this writer said that the Chinese Army... had to get hopped up on opium before staging an attack... that they had lousy clothes... and no discipline at all.
Karımın ne düşündüğünü bilmiyorum, ama yazara göre... Çin ordusu saldırmadan önce afyonla kafayı buluyormuş. Üstleri başları dökülüyormuş, ekipmanları berbatmış, disiplin diye bir şey yokmuş.
She expressly said into no hands but Mr Allworthy's.
Bay Allworthy'den başka kimseye vermememi özellikle tembihlemişti.
- She is. - No! But if I did what you said, if I was gentle.
Ya nazik olursam?
She wanted to go to Corsica with a group of friends, but I said no.
Birkaç arkadaşıyla Korsika'ya gitmek istedi ama izin vermedim.
Mrs Buckner said she tried to reach you that night. She thought you'd be working late here but... No.
Bu arada Bayan Buckner dün gece size ulaşamadığnı söyledi, halbuki... geç saatlere kadar çalışacağınızı sanıyormuş ama...
I don't know, I've always liked your girls... but Nicole, she was... always there, no scenes, never said a word... but the other one...
Bilmem, senin kızlarını hep beğenmişimdir... ama Nicole, o... hep oradadır, ne olay çıkarır, ne bir söz söyler... ama öteki...
He thought the housekeeper did, but I asked her and she said no.
Onu Miguel toplamadı. Ev bakıcısının yaptığını sanıyordu, fakat ben ona sordum ve hayır yanıtını aldım.
No, dear readers, the actress has not been taken ill, but said she was visiting a friend.
Hayır, sevgili okuyucular tiyatrocumuz hasta değil. Sadece bir arkadaşını ziyaret etmiş.
She no longer called him a dirty pimp, but said, "Oh, God!"
Artık ona daha fazla godoş pezevenk diyemeyecekti, fakat "Tanrım" dedi.
I said I didn't care, I was just an adventuress but she wouldn't understand because she had no sense of humor.
Ben ise önemsemediğimi, maceranın ruhumda olduğunu söyledim. Ama duygusuz biri olduğu için hissettiklerimi anlayamıyor.
Twice she said no. But finally, she couldn't resist.
İki defa hayır dedi ama sonunda dayanamadı.
SHE SAID, " THANKS, BUT NO THANKS.
"Teşekkürler ama yapamam" dedi.
Well, I was, but Robby's mom came home in a bad mood. She said something about "no movies, no Tupperware."
Bir bakım evinin kalitesini düşürmüştük.
- She wanted to, but I said no.
O istedi ama ben hayır dedim. Hayır mı?
I asked her out a couple of times but she always said no.
Birkaç kez çıkma teklif ettim... ama hep reddetti.
She's a mess, but.... No, she said she's been dealing with couples that are breaking up...
Hayır, aynı nedenden dolayı ayrılan çiftlerle..
No, but she said that this will help us find her.
Hayır, ama bunun onu bulmamıza yardım edeceğini söylemişti.
You said she'd have no wish but her father's and that he favoured me.
- Babasının istekleri dışında bir şey yapmayacağını söylemiştin... ve bu beni mutlu etmişti.
She said no, but come on.
Hayır ama yapma.
I had her mother on the hook for an ElectroVac Argosy, but at the last minute she said thanks, but no thanks.
Annesini bir Electrovac Argosy modeline tavladım, ama son anda, teşekkür etti ; ama teşekküre gerek yoktu.
- No, but I mean after she said that.
- Hayır, ama, o bunu söyledikten sonrasını demek istedim.
And she wanted her eyebrow pierced. But I said, "No way."
Kaşını deldirmek istedi, ama "İmkansız." dedim.
She wanted to see the Best Dressed Contest, but I said, " No, Bets.
En İyi Elbise yarışmasına kalmak istedi ama ben hayır dedim.
No, she's still at work, but she said to call her.
Hala işte, ama aramanı istedi.
She said she had a funny taste in her throat. But she has no allergy to bee stings.
Boğazında garip bir tad var fakat arı sokuğuna karşı alerjisi yok.
There's no manager on the premises, but they found a lady on the fourth floor... who said she had water dripping down on her whole place.
Etrafta yönetici filan yok ama dördüncü katta dairesinin su içinde olduğunu söyleyen bir bayan var.
She said a lot of things but none of them sounded like "no."
Bir sürü şey söyledi ama hiçbiri "Hayır" a benzemiyordu.
She's smart and wanted to study, but her father said no.
Zeki bir kızdır. Okumak istedi ama.. .. babası hayır dedi.
Well, no sightings as of yet. But I think she said she'd show.
Onu henüz görmedim ama sanırım geleceğini söylemişti.
In interviews, he says that she said no but meant yes.
Soruşturmada kızın "hayır" dediğini ama "evet" demek istediğini söyledi.
No, but she said she feels really old.
Hayır, sadece çok yaşlandığını söyledi.
- But you just said she's no good.
- Fakat, sen iyi olmadığını söyledin.
But then she said no.
Ben de " Evet!
But I always remember this-this one thing a teacher said... which was... all the interesting people she knew, they had no idea what they were gonna do with their lives when they were 20.
Ama hep bir hocamın söylediği bir şeyi hatırlarım. Derdi ki tanıdığı bütün ilginç insanların 20'lerindeyken hayatta ne yapacaklarına dair hiçbir fikirleri yokmuş.
well, she'd asked me, like, a while ago, and, uh... at first I wasn't sure, but then... no one else asked me, so... I said yes.
Bir süre önce beni davet etmişti ve önce pek emin değildim ama sonra kimse beni davet etmediği için ben de evet dedim.
You know, people have always said you were, but I said, "No. That's just the way she walks."
- İnsanlar hep derdi de ben hiç de bile yürüyüşü öyle derdim.
I said "No way", but she wouldn't listen.
Yeni şeyler keşfetmem gerekir.
But when she saw him... standing there with no doubt whatsoever... so assured of his decision... so enamored with what they were about to do... she took his hand... looked deep into his eyes... and said the two most dangerous... most trusting words you can say to anyone.
Fakat onu orda, ayakta... kararlı ve tutkulu bir şekilde dururken gördüğünde... tüm şüphelerinden ne olursa olsun arınmıştı... Elini tuttu gözlerinin içine baktı ve bir başkasına söyleyebileceğin... en tehlikeli ve güvenilir sözü söyledi.
No, but they said they'd send it on for me, and if she's into it we can have like, meeting
Hayır... ama benim için göndereceklerini söylediler. ve eğer isterse buluşabiliriz.
I said that's not my scene, but... she wouldn't take no for an answer.
Hoşlanmadığımı söyledim. "Hayır" cevabını kabul etmiyordu.
"No, he's a Jew," he said. "But he's just a kid!" she said.
Adam "Hayır, o Yahudi" deyince, kadın "O daha çocuk!" dedi.
Said she had sex repeatedly, but there's no way to tell whether it was forcible.
Arka arkaya seks yapmış ama zorla olup olmadığını söylemek mümkün değilmiş.
She said no but he insisted.
Hayır dedi ama o ısrar etti.
She said no but she just laid there.
Hayır dedi ama öylece yattı.
but she's gone 43
but she's not here 34
but she can't 33
but she isn't 30
but she hasn't 17
but she couldn't 19
but she 181
but she does 37
but she didn't 123
but she doesn't 25
but she's not here 34
but she can't 33
but she isn't 30
but she hasn't 17
but she couldn't 19
but she 181
but she does 37
but she didn't 123
but she doesn't 25