English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ C ] / Catch up

Catch up traduction Turc

5,998 traduction parallèle
I'll catch up!
Size yetişirim!
Barry, we'll catch up tomorrow.
Barry yarın telafi ederiz.
Chucky will watch them while I catch up on some work.
- Kalmış işleri tamamlarken Chucky onlara bakar.
Trying to catch up. Yeah.
İşlerin ucunu yakalamaya çalışıyorum.
- Let's catch up.
- Hadi yakalayalım.
As fast as you are, that's going to catch up with you.
Ne kadar hızlı olursan ol bu riskler sana zarar verecek.
I'll catch up.
Ben yetişirim.
she'll catch up to me soon.
Eninde sonunda beni en kısa sürede yakalayacak.
I just gotta help Chucky catch up a bit.
Chucky'nin işlerin ucunu yakalamasına yardım etmem lazım.
I'll catch up with you later.
Sizinle sonra konuşuruz.
If those guys catch up to us, they are not taking you back to the orphanage.
Eğer o adamlar bizi yakalarsa, sizi yetimhaneye falan götürmeyecekler.
Catch up with us when you can.
Uçabildiğin zaman gel yanımıza.
[Chuckles] I'll catch up with you later.
Yetişirim ben sonra sana.
Do you want to hang out and catch up?
Biraz takılıp hasret giderelim mi?
We gotta think of a way to catch up with that truck.
- Siktiğimin itfaiyesi. Çekiciye yetişebileceğimiz bir yol bulmamız lazım.
I hope we catch up with Mack and Addy.
Umarım Mack ve Addy'yi buluruz.
~ Well, I'll catch up with you there.
- Sizinle orada görüşürüz.
How the hell did you catch up?
Nasıl yetiştin yahu?
I'd pushed it too hard to catch up with these train-hopping idiots.
Bu trene zıplayan geri zekalılara yetişmek için çok fazla zorlamıştım.
I'll let you two catch up.
Bırakayım da ikiniz hasret giderin.
Hey, we'll catch up later, all right?
Sonra görüşürüz, tamam mı?
We catch up.
Konuşalım.
Go. I'll catch up.
Sonra konuşuruz.
I don't want you racing to catch up with her, or anyone.
- Onun ya da başkasının düzeyine inmeni istemiyorum.
You know how things can catch up with you.
Bazı şeyleri atlatmak zordur bilirsin.
Lovely excuse to catch up.
Arayı kapatmak için güzel bir bahane.
Well, maybe the two of you can catch up some more when she gets out of rehab.
Belki rehabilitasyondan sonra arayı kapatırsınız.
No, we're all gonna catch up with our parents before the snow starts.
Hayır, Noel başlamadan ailelerimizin yanına yetişeceğiz.
Yeah, yeah, we'll catch up.
- Evet, evet, biz hallederiz.
Did you catch up with the woman from Angus'office?
- Angus'ın odasındaki kadını yakaladın mı?
If you leave now, when can you catch up with him?
Şimdi yola çıkarsanız ona yetişebilir misiniz?
I'll catch up to you.
Ben sonra gelirim.
You kids listen up. You tell your mother to catch up on your tuition, you hear?
Beni dinleyin, annenize okul ücretini ödemesi gerektiğini söyleyin, tamam mı?
A hateful, hopeless jealousy... too far ahead to catch up to.
Nefret dolu, umutsuz bir kıskançlıktı. İşinde onu yakalayamayacağım kadar ilerlemişti bile.
- All right, guys, I'd love to catch up, But we really need to figure out what's going on here.
Pekâlâ beyler, muhabbet etmeyi çok isterdim ama burada neler olduğunu çözmemiz gerekiyor.
Maybe my subconscious has a pressing need to... catch up on my Facebook likes.
Belki de bilinçaltım Facebook'ta aldığım beğeni sayısını yakalamaya çalışıyordur.
When we left for L.A., he said he'd catch up with us later.
- Biz Los Angeles'e giderken, sonra yanımıza geleceğini söylemişti.
Speaking of friends, we need to catch up with some old ones.
Dostlardan bahsetmişken, bir ara eski dostlarımızla hasret gidermeliyiz.
But honestly, I j- - I just wanted to catch up.
Ama açıkçası tek istediğim onun seviyesine gelmekti.
The reason he had to wait years to retaliate is he had to wait for technology to catch up to his plans.
Misilleme yapmak için bu kadar süre beklemesinin nedeni teknolojinin planına yetişememesi.
I'll buy you time by pulling up the blanket so they won't know and catch you.
Battaniyeyi kaldırıp sana zaman kazandırayım ki haberleri olmasın, seni yakalamasınlar.
You need a kind of instant break-up, the kind that happens when they catch you cheating.
Senin şipşak bir ayrılığa ihtiyacın var, bu tarz bir şey de onların seni biriyle yatarken görmeleriyle olur.
Catch us up, Addie.
Durum nedir Addie?
Actually, if we hurry up we can still catch them.
Aslında acele edersek onlara yetişebiliriz.
I'll catch up to you.
Sana yetişirim.
So how do we catch somebody that even I can't keep up with?
Daha hızına yetişemediğim bir adamı nasıl yakalayacağız?
Tipped me like usual and went to catch a cab up the street.
Her zamanki gibi bahşişimi verdi ve bir üst sokakta taksi bulacağını söyledi.
He's hell-bent on finding Conrad's killer, and he knows the case inside and out, which means I'm already playing catch-up.
Conrad'ın katilini bulmaya takmış dava hakkında ne varsa biliyor. Yani çoktandır yakalama oyunu oynadığım anlamına geliyor.
To bang these bastards up for life, we need to catch them in the act, huh?
Bu pislikleri ömür boyu mahvetmek için onları eylem esnasında yakalamak gerekiyor.
It was waking up every day with a desire to catch a better wave than the day before.
Her gün uyanıp bir önceki güne göre daha güzel dalgalar yakalama arzusudur.
I should stop here, catch you up on Jane and Michael.
Jane ve Michael'ın son durumundan bahsetmem gerekiyor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]