English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ C ] / Catching up

Catching up traduction Turc

1,196 traduction parallèle
- We're catching up to the future.
- Geleceğe yaklaşıyoruz.
- It's catching up with you?
- Sana da oluyor demek.
Catching up, coach.
Yakalıyorum, koç.
We've got some catching up to do.
Öyleyse seninle yapacağımız epey bir iş var.
I'm catching up, jumping around you.
senin etrafında sıçrayarak yakalıyorum.
I expect Elina knows that she has a great deal of catching up to do.
Elina'nın arkadaşlarına yetişmesi için çok çalışması gerekiyor.
You do have a lot o f catching up to do, isn't that So?
Arkadaşlarına yetişmen gerekiyor, öyle değil mi?
I imagine she and Groosalugg were up late catching up.
Sanırım o ve Groosalugg geç saate kadar oturdular, konuşacak çok şeyleri olmalı.
- And fun catching up.
- Özlem gidermek de eğlenceliydi.
You two clearly have some catching up to do, so I'll not be in the apartment.
Vay canına. Sizi yalnız bırakayım da özlem giderin. Ben...
I'm catching up on surgeries.
- İsteğe bağlı ameliyatları yapıyorum
They've twelve thousand cycles of catching up.
Yakalamaları gereken on iki bin devrelik bir zaman var.
We're just catching up.
Sadece laflıyoruz.
We've got a lot of catching up to do.
Konuşacağımız çok şey var.
I'm catching up here with my dear old friend... Norman
Ve cesaretlenmem için beni spor kampına gönderdi.
You catching up on your current events?
Kendi işlerini mi inceliyorsun?
- We're catching up to you, sarge.
- Geliyoruz çavuş.
They'll have a hard time catching up on the spot where they already failed miserably last year, When they really had to bite the bullet.
Ona yaklaşmakta zorlanıyorlar, geçen yıl ona acı bir şekilde gerçekten çok zor bir işi başarmaya çalışıyorlar.
They've got some catching up to do, and you stay on their case.
Onlar bir şeylerin peşinde koştururken sen de onların meselesine dahil olacaksın.
Well, it was great catching up, but can I speak to Cody?
Konuşmak güzeldi. Cody ile görüşebilir miyim?
You've got some catching up to do.
Daha çok çalışmalısın.
- They're catching up, man!
- Arayı kapatıyorlar!
We're catching up.
Ona yetişiyoruz.
Prowse : they're catching up, sir.
Bize yetişiyorlar, efendim.
Catching up on my reading.
Okumadığım şeyler vardı da.
We've got a lot of catching up to do.
Yakalamamız gereken birçok şey var.
I was just catching up on my own background.
"Hipodromdadır. ..." ama saat 5'te buluşacaktık. "dedim. Sonra bana" Bukowski ile görüşmek istiyoruz. " dediler.
We have a lot of catching up to do, my daughter and I.
Kızımla konuşacak çok şeyimiz var.
I think we've got a little bit of catching up to do.
Bence şimdi bunun acısını çıkarmamız gerek.
I'm still catching up.
SYDNEY : Pek anlayamadım.
Better step on it. The rubes are catching up.
Tam üzerine bastın, taşralıların kafası çalışmaya başladı.
OK, catching up.
Tamam, güncelleniyorum.
You caught me catching up on an old favourite.
Beni en sevdiğim kitaplarımdan birini okurken yakaladınız.
I'm merely catching up on some paperwork.
Sadece evrak işlerimi bitirmeye çalışıyorum.
Excuse me, Ross, old friends catching up.
Affedersin Ross, eski bir dostumla konuşuyorum da.
We have a lot of catching up to do. ED :
Yapacak çok şeyimiz var.
You guys must have a lot of catching up to do.
Peki, o halde. Wow. Sizin yetişecek bir sürü şeyiniz olmalı.
My past is catching up to my present.
Geçmişim, bugünümü yakalamaya başladı.
I'm sure you two have a lot of catching up to do.
Eminim ikinizin konuşacak çok şeyi vardır.
I'm catching up on my reading, at least.
En azından dergilerimi okuyabiliyorum.
Ah, boy, you two got a whole lot of catching'up to do... so I'm just gonna leave you to it.
Ah, oğlum, ikinizin de katedeceği çok mesafe var... bu yüzden siz ikinizi bununla başbaşa bırakacağım.
We got a lot of catching up to do.
- Ciddi mi?
I thought that was the instant he made up his mind to live forever as the result of catching a glimpse of Truth.
Gerçeğin bir anlık görüntüsünü yakalamasının sonucu olarak sonsuza dek yaşamayı kafasına koyduğu an olduğunu sanmıştım.
Yeah, it's just all catching'up with me.
- Evet. Anca yetişiyorum.
Of catching smallpox or waking up next to you?
Neden? Çiçek hastalığı kapmaktan mı yanında uyanmaktan mı?
Catching up with an old friend isn't reason enough?
Eski bir dostu bulmak yeterli sebep değil mi?
Sitting up all night, catching your death of cold. That's the last of the coffee, too.
Bütün gece burada oturmaktan üşütüp öleceksiniz.
Oh, I tell her about bee stings and tree houses, about my first bicycle about catching frogs in the ditch behind the house I grew up in.
Ağaç evimden ve ilk bisikletimden söz ediyorum. Büyüdüğüm evin arkasında çayda kurbağa yakaladığımdan söz ediyorum.
I've a lot of catching up to do.
Birçok av var.
- He fooled you. - What? We thought the other guys might be catching on about me and Dave so we came up with this plan.
Diğer çocukların Dave ile aramda geçenleri anlayabileceğini düşündük.
So, Bren, what's this catching-up session all about?
Bren, bu eskiyi anma görüşmesi nereden çıktı?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]