Charisma traduction Turc
371 traduction parallèle
Zero has charisma...
Zero karizmaya sahip...
'If any man in recent memory may be said to have had charisma,''certainly, that man was General Martin J Hollister.'
'Anılarımız arasında karizma sahibi denilecek kişiler varsa...'... bunların başında kuşkusuz General Martin J Hollister gelir.'
- It gives you charisma.
- Sana bir karizma kazandırdı.
- Charisma?
- Karizma mı?
I mean, you don't even need talent if you have charisma.
Yetenekli olmana bile gerek yok, karizman var.
Better. I have charisma.
Karizmam var.
Probably just charisma.
Muhtemelen karizması yüzünden.
Elliot picked me up from school today and Cynthia says he's got charisma.
Elliot bugün beni okuldan aldı. Cynthia onun karizmatik olduğunu söyledi.
Cynthia Fine thinks you've got charisma.
Cynthia Fine karizmatik olduğunu söyledi.
I think you got charisma too.
Bence sen de karizmatiksin.
No, you're wrong. You've got real, genuine charisma on the screen.
Perdede hakiki bir karizman var.
- Zero charisma.
- Sıfır karizma.
Zero charisma.
Sıfır karizma.
Zero charisma!
- Sıfır karizma.
Forgot the magnetism of Robin Zander or the charisma of Rick Nielsen?
Robin Zander'ın çekiciliğini, yada Rick Nielsen'in karizmasını unuttun mu?
Charisma.
Karizma.
You've got more. You've got talent... you've got charisma, and you've got balls.
Hatta yetenekten de fazlası var..... karizma var ve de cesaret.
What is the secret of charisma?
Bekle biraz.
He's got a lot of charisma.
Çok karizmatik.
He has charisma.
Karizması var.
I'd say he's showing charisma.
- Onları karizmasıyla etkiliyor.
Charisma?
- Karizma mı?
Your charisma's bigger than both of us.
Benden daha karizmatiksin.
Naked sexual charisma?
Çıplak vücutların çekiciliği mi?
He's got what you call charisma.
Karizma denilen şeye sahip.
I'm talking about things like presence, charisma, style and charm.
Özsaygı, karizma, stil ve çekicilik gibi şeylerden bahsediyorum.
This is Holy Mother's charisma.
Bu Kutsal Annenin bir lütfu.
I am a dervish of declension and a conjurer of conjugation... with a million hit points and maximum charisma!
Milyonlarca isabetle ve karizmanın doruğunda iyelik eklerinin dervişi, fiillerin fatihi olacağım.
He's got the charisma.
Karizması var.
Cameron rocketed to stardom with courage and charisma, tackling the role of a brave gay soldier in the breakthrough film To Serve And Protect.
Cameron, "Görev Aşkı" filminde canlandırdığı cesur, eşcinsel asker rolü, cesaret, ve karizmasıyla yıldızlığa yükseldi.
Sleek stylish radiant with charisma.
Bakımlı şık karizmasıyla ışık saçıyor.
To sum it up, these men have gathered together because of Griffith's charisma.
Burada hepimiz Griffith gibiyiz.
Only you possess the charisma and courage to defeat her.
Onu yenecek karizma ve cesarete sahip tek kişisiniz.
All we need is a guitarist with a bit of charisma.
Tek eksiğimiz azıcık karizması olan bir gitarist.
He's got charisma.
Karizmaya.
- Counsel, proceed. - Look at his charisma.
Savcı, devam edebilirsiniz.
And he would captivate fans, not only with his talent but also with his charisma.
Ve hayranlarını... yalnızca yetenekleri ile değil, karizması ile de büyülerdi.
You've got real charisma from the neck down.
Boyundan aşağısında büyük karizmaya sahipsiniz.
Nixon with charisma?
Nixon ve karizma mı?
They got charisma. Like Tom Cruise, they're the Tom Cruise of families.
Tom Cruise'un aile olmuş hali.
I said to him : "I don't know if it's talent, charisma, magic, but you got it."
Ona dedim ki "Yetenek mi, karizma mı, sihir mi bilmiyorum, ama sende iş var."
A rich, powerful ball of charisma.
Zengin, görkemli karizmatik kişilik.
She said I am talented and I have charisma, she said I was passionate and yet tender...
Karizmatik ve yetenekli olduğumu da söyledi. Tutkulu olduğumu da söyledi.
But in spite of his charisma, Tesla was only interested in his inventions.
Fakat karizmasına rağmen, Tesla, yalnızca buluşları ile ilgileniyordu.
He must have had great charisma as well.
Bu sayede büyük bir karizmaya sahipti.
He's got the fairness of Lincoln, the charisma of Martin Luther King Jr.
O adamda Lincoln'un insafı ve Martin Luther King, Jr.'ın karizması var.
For all his charm and charisma, his wealth, his expensive toys he is a driven, unflinching, calculating machine.
Onca cazibe, karizma, servet, pahalı aletlere rağmen o kararlı, azimli, duygusuz bir makine.
He just had this charisma.
Onu yakından tanıdım.
The point is, my natural charisma has made him fail his midterm.
Sonuç olarak benim çekiciliğim yüzünden vizeden kalacak.
Style, charisma, the Toad's got it all, yo.
Stil, karizma Toad hepsine sahip.
Charisma from Marcus Duncan's office.
Ben Marcus Duncan'ın ofisinden Karizma.