English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ C ] / Come outside

Come outside traduction Turc

1,132 traduction parallèle
Come outside and help me with the bags.
Gel de çantaları taşımaya yardım et.
The wind be waiting on your ass around the corner like this... waiting for you to come outside.
Rüzgâr k.çınızdan ısırmak için köşede böyle bekliyor. Çaktınız mı? Dışarı çıkmanızı bekliyor.
Come outside and we can talk.
Dışarı gel, konuşalım.
You better come outside.
Dışarı gelsen iyi olacak.
I know this will sound crazy... but would you come outside and look at my car?
Kulağa çılgınca geleceğini biliyorum ama dışarı çıkıp arabama bakmak ister misin?
Come outside.
Dışarı gel.
- Come outside, Robbie.
- Dışarı gel, Robbie.
Come outside.
Terasa çikalim gel.
Come outside.
Dışarıya gel.
You'd better come outside.
Dışarı gelsen iyi olur.
You can. I'll come outside and talk, but not inside.
Dışarı çıktığımda konuşursunuz.
Come outside with me, Mr Rose.
Benimle dışarı gelin, Bay Rose.
Come outside, Piggy.
Dışarı gel, Domuzcuk.
He's gotta come outside.
Dışarı gelmek zorunda.
What happens when we come outside?
Dışarı çıktığımızda ne olacak?
And outside. Come outside.
- Hadi dışarı gel.
Come outside!
Dışarı çıkın!
And when you come out, we're gonna be waiting outside the gate for you and we're gonna put you in a car and bring you straight back down here. And we're gonna take your fingerprints.
Dışarı çıktığında, biz dışarıda, kapıda seni bekliyor olacağız ve seni arabaya koyup doğruca buraya geri getireceğiz.
Nauls, why don't you come with me and we'll look outside.
Nauls sen benimle geliyorsun. Dışarıya bakacağız.
Come on, somewhere outside Saffron-Waldon there's an uncle who's seven feet tall with no chin and an Adam's apple that makes him look as though he's constantly trying to swallow a ballcock.
- Tebdili kıyafet dolaşmanız gerekmiyor mu? - Hım? Size kini olan birinin, hastalık bulaştırmasını istemeyiz.
No, there's two men outside who've come to kill you.
Hayır, dışarıda sizi öldürmeye gelmiş iki adam var.
You shouldn't have waited outside, you should've come into the house earlier.
Neden orada bekliyordun? İçeri gelseydin ya.
Come and work in our new factories outside Warsaw in Poniatowa.
Bizim Varşova dışındaki yeni fabrikalarımıza gelin ve çalışın... Poniatowa'da..
I went outside, then I saw her come out of the mission and I followed her home.
Dışarıya çıktım, sonra Nancy'nin hayırevinden ayrıldığını gördüm ve onu evine kadar takip ettim.
He's outside, and he wants to come in and get me.
Dışarıda ve gelip beni almak istiyor.
- Come. I've got a car waiting outside.
- Gel, dışarıda bir araba bizi bekliyor.
Just get it and come outside.
- Sadece getir ve dışarı gel.
Come on outside.
Dışarı gelsene.
I mean, it was raining outside and I invited you to come into my home.
Yağmur yağıyordu ve seni evime davet ettim.
Take this one outside and come back.
Bunu dışarı koy ve gel.
I'm to come in alone... leaving my men to rot outside?
Ne yani, şimdi beni evinize kabul edeceksiniz ama adamlarım dışarıda çürüyecek öyle mi?
I'M WAITING OUTSIDE. COME QUICKLY! QUENTIN.
Seni tiyatronun önünde bekliyorum vakit kaybetmeden, gel.
Sir, I'll wait outside for the MPs to come.
Komutanım, ben dışarıda inzibatları beklerim.
Come on, outside.
Dışarı gel.
Come on outside.
Dışarı çıkalım.
Yeah, yeah. Come on outside and we'll do our act for you.
Sana numaramızı gösterelim.
Protect our district and beautiful land, our brave armies of islam, our virtuous noble nation, anything that brings us to you, from any evil and calamities, occupations and invasions that might come from land, sky, from inside or outside O'God Amin.
Beldemizi ve güzel yurdumuzu, kahraman İslam ordularımızı, faziletli asil milletimizi, bizi sana ulaştıran her şeyimizi, yerden, gökten, dıştan ve içten gelebilecek bütün kötülük ve musibetlerden, işgal ve istilalardan sen koru ya Rabbi Amin.
- You can't come in. Wait outside.
- Giremezsiniz, dışarıda bekleyin.
We set up on both sides of a little gorge just outside of town and when the stagecoach come on through, 50...
Şehrin hemen dışında... ... yolun iki kenarına da pusu kurduk. Posta arabası tam oradan geçerken...
Come on outside.
Dışarı gel.
Let's go outside. - Come on!
Evet, dışarı çıkalım.
Every night after work, I'll come stand outside your house. And I'll wait.
Her gece işten sonra, gelip evinin önünde duracağım ve bekleyeceğim.
When you walk into a dark room from outside your eyes dim and so the dust bunnies come out
Toz tavşancıkları normalde görünmez. Ama arada aydınlık bir yerden karanlık bir yere girince görünebilirler.
Come on, somewhere outside Saffron-Waldon there's an uncle who's seven feet tall with no chin and an Adam's apple that makes him look as though he's constantly trying to swallow a ballcock.
Haydi ama, Saffron-Waldon dışında bir yerde 2.10 boyunda, çenesi ve adem elması olmayan devamlı musluktan su emen biri gibi görünen bir amcan var ya.
People come to me and tell me their stories about the world outside.
Neden? İnsanlar bana gelip hikâyelerini anlatırlar... dışarıdaki dünya hakkındaki.
Come outside with me.
Benimle dışarı gel.
Anyway, Dad had some outside experts... come by to check our operation.
Neyse, babam faaliyetlerimizi gözden geçirmesi için... dışarıdan birkaç uzman getirdi.
Now go and eat outside. But... Come back when you finish.
Hepsini sokakta yiyin bitirmeden de dönmeyin.
Come on outside.
Gel, gidelim.
" He stayed outside shooting holes in the fella's foreign car... until Ellen came out and agreed to come back home with him.
" Ellen çıkıp onunla gelmeyi kabul edene kadar adamın arabasına ateş etmiş.
We come from several kilometers outside the city.
Şehrin birkaç km dışından geliyoruz.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]