Convinced traduction Turc
7,302 traduction parallèle
I'm still not convinced this is a good idea. I am.
- Hâlâ iyi bir fikir olduğuna ikna olmadım.
Unfortunately for that point of view, I have convinced them to give us another chance.
Maalesef bu açıdan bakınca onları bir şans daha vermeye ikna ettim.
The agency isn't convinced that he killed himself.
- Daire intihar ettiğine ikna olmamış.
If you're not convinced, then I won't mention it again.
Sen ikna olmazsan, bu konuyu bir daha açmayacağım.
My buddies and I convinced the bank officers to give us the money which we used to buy bad mortgage bonds.
Arkadaşlarımla, bankaları bize para vermeye ikna ederdik. Sonra da gidip kötü mortgage tahvili alırdık.
My mother hated white wine, and she was convinced that she was poisoned.
Annem beyaz şaraptan nefret ederdi ve onun, kendisini zehirlediğine inanmıştı.
- Our M.E. Meredith here somehow convinced the department to have everything retrofitted a few years back.
- Adli tabibimiz Meredith birkaç yıl önce buradaki her şeyi kendine göre ayarlatmayı başardı.
- 12. And I convinced them using clever arguments like
Ayrıca zekice argümanlar ortaya sürdüm.
I'm convinced that the new guy at the dispensary is selling fake stuff.
Dispanserdeki yeni adamın sahte ot sattığına inanıyorum.
As he improves, she becomes convinced... that it's because she's praying again.
Babam iyileştikçe, annem dua ettiği için iyileştiğine daha çok ikna oluyor.
Gandhi speaks like a saint and, you know, for a while I was quite convinced that he was a saint.
Gandi aziz gibi konşuyor ve sizin de bildiğiniz gibi bir süre onun aziz olduğuna epey inanmıştım.
I guess I just convinced myself it was true.
Sanırım kendimi doğru olduğuna inandırdım.
Same way I convinced myself that... Micah would be better off without me.
Aynı Micah'nın bensiz daha iyi yetişeceğine kendimi inandırdığım gibi.
I convinced my CI it was time to grow a conscience.
Muhbirimi vicdanlı olması gerektiğine ikna ettim.
Look, if Holbrook's helping Alison, then she probably convinced him that she's the victim.
Bakın, eğer Holbrook, Alison'a yardım ediyorsa muhtemelen kendini ona kurban olduğuna inandırmıştır.
They got cold feet, convinced the African bloc to sabotage the resolution so they have an out.
Çok sinirliler, Afrika bloğunu çözümü sabote etmeye ikna ettiler yani bir eksiğimiz var.
- No. I spent three years convinced she was playing hard-to-get.
3 yıl kendimi zor birisi olduğuna inandırmakla geçirdim.
Whenever I chance to open one, I'm always convinced that I suffer from whatever disease happens to catch my eye.
Ne zaman bir tanesini açma şansım olsa gözüme çarpan hastalıktan hasta olacağıma inanırım.
And he was convinced that he was turning into a were-raccoon.
- Ve rakun adama dönüşeceğinden epey emindi. - Hadi canım.
Weren't you, in fact, convinced, despite your testimony, that Roberto Flores was the killer of these three prostitutes?
Üç kişinin ölümünden suçlanması için Roberto Flores'in hakkında kanıtınız var mıydı?
You're convinced a heroin dealer would never be stupid? Font, take Funkhauser,
- Bir eroin satıcısı aptal olamaz, öyle mi?
Well, I'm guessing he's not convinced that Tyler killed Nina.
Sanırım Tyler'ın Nina'yı öldürdüğüne inanmıyor.
Well, you convinced him to look into my case when he didn't want to, didn't you?
O istememesine rağmen benim dosyama bakmasını sağladın, öyle değil mi? Bu farklı.
Then I'm not even convinced there's anything evil about pentagrams.
Aslında pentegramların şeytani bir tarafı olduğuna da ikna olmadım.
You couldn't focus because you were convinced somebody was cranking "Dream Weaver" in the parking lot.
Odaklanamıyordun çünkü otoparkta Dream Weaver'i çığıran biri dikkatini dağıtıyordu.
- What if he doesn't get convinced?
Ya ikna olmazsa?
And you know Russ, always the follower, which leaves me as the only one to fight for Matt they convinced Russ that Matt should be buried in Oakland, of all places.
Russ'ı bilirsin, her zaman takipçidir, Matt için mücadelede beni yalnız bırakıyor. Bu kadar yer içerisinde
but you convinced me, sondra.
Ama beni ikna ettin, Sondra.
I could be convinced not to run the story if I had a better one.
Eğer daha iyisi varsa, hikayeyi kullanmayacağıma eminim.
Okay, just because we convinced Daddy to try asparagus does not mean he's going to allow his teenage daughter to run off with a rodeo clown.
Sırf kuşkonmaz denemesi için ikna ettik diye genç kızının bir rodeo şaklabanıyla birlikte olmasına izin verecek hali yok.
I convinced Abby to release you.
Seni bırakması için Abby'yi ikna ettim.
In fact, I'm convinced
Aslında ikna oldum.
I cannot believe he convinced me to make our costumes.
Kostümlerimizi yapmak için beni ikna etti, inanamıyorum.
Your partner doesn't seem convinced.
Ortağınız ikna olmuş gözükmüyor.
I convinced Mayor Castle it might be a good idea to move it up.
Başkan Castle'la görüşüp erkene almanın daha iyi bir fikir olduğuna ikna ettim.
He's convinced he's doing the right thing.
Doğru şeyi yaptığına inanıyor.
I was so convinced that he was lost to me that I didn't even try to reach him.
Onu kaybettiğime o kadar inanmıştım ki ona ulaşmaya çalışmadım bile.
But you've convinced me that the other part of you really wants to figure it out on your own.
Ama diğer parçan beni, bunu kendi kendine çözmeyi istediğine ikna etti.
Don't tell me my employer has convinced you that Amenhotep is risen from the tomb and prowling the corridors?
İşverenimin, Amenhotep'in canladığına... ve koridorlarda dolaştığına... sizi ikna ettiğini söylemeyin bana.
And more than likely, she is convinced That she is not worthy of her accomplishments.
Ve büyük olasılıkla, kendini bu başarıya, layık olduğuna inandırmış.
If Holbrook's helping Alison, then she probably convinced him that she's the victim.
Holbrook, Alison'a yardım ediyorsa çoktan masum olduğuna inanmıştır.
Well, he's convinced O'Shea.
Adam O'Shea'yı ikna etti.
Cornell's so convinced that I killed Tom, she's not even looking for him.
Cornell Tom'u benim öldürdüğüme o kadar ikna olmuş ki, onu hiç aramıyor bile.
I'm not totally convinced that the Nomar Arcielo kill was part of the pattern here.
Tam olarak Nomar Arcielo'nun ölümünün tüm bunlarla alakalı olduğu kafama yatmadı.
Convinced he's smarter than we are.
Bizden daha zeki olduğuna ikna etmiş kendini.
But we're not entirely convinced he was telling the truth.
Doğruyu söylediğinden pek emin olduğumuz söylenemez.
What convinced the judge was a statement from a witness.
Hakimi ikna eden şey, bir tanık olmuş.
And I was convinced.
Ve ikna olmuştum.
You convinced me to make the deal with her in the first place.
İşin başında beni onunla anlaşma yapmaya ikna eden sendin.
I beg to differ. Where would you be if I hadn't convinced Richard about this house? And help Luke get this job?
Sanmıyorum, bu ev için Richard'ı ikna etmemiş ve Luke'a iş bulmamış olsaydım bahse girerim farklı olurdu?
- It took some doin', but we convinced her the only way this thing was gonna end up in the win column was if she puts us in the game. - Yeah?
- Hadi ya?