Deep down inside traduction Turc
349 traduction parallèle
I'm ashamed way deep down inside me.
İçten içe duyduğum büyük bir utanç bu.
Deep down, deep down inside
Çok çok derinlerde
Deep down inside, you don't mind gifts from an old fool.
Yaşlı bir aptaldan hediyeler almakta sakınca görmüyorsun.
In your heart, deep down inside... don't you still think of us as slaves?
Kalbinizin derinliklerinde bizleri birer köle olarak görmüyor musunuz?
Have you ever had the feeling that somewhere... deep down inside you... there might be somebody you couldn't quite reach... but that you nevertheless knew was there?
Derinlerinizde bir yerde ulaşamadığınız birisi var ve tam ulaşamıyorsunuz, ama siz onun yine de orada olduğunu biliyorsunuz. Hiç içinizden böyle bir duygu geçti mi?
- Deep down inside us, there is good
Derinlerde, içimizde iyilik var
- Deep down inside him, he's no good! - I'm no good!
Derinlerde, özünde, o iyi değil
But deep down inside, we're alike.
Ama derinlerde bir yerde biz aynıyız.
I suggest that you reach deep down inside yourself there... and try and find something that will keep you awake a little while longer... because this transmission coming up may just...
Sana kendi benliğinin derinliklerine dalıp seni biraz daha uzun uyanık tutacak bir şeyler bulmanı öneririm. Çünkü bu mesajın gelmesi, sadece yaşama umutlarını tekrar alevlendirebilir.
Well, to be quite frank, brigadier, one can't walk so closely with a chap like you for so long without feeling something deep down inside.
Açık konuşmak gerekirse general, insanın sizinle bunca yıl birlikte olup da içinde bir şeyler hissetmemesi olanaksız.
And we've a mutual interest Deep down inside
Ve ortak bir çıkarımız var İçimizde, derinlerde
BUT I THINK DEEP DOWN INSIDE, YOU WORRIED, AND YOU AIN'T HAPPY.
Ama düşünüyorum da, derinlerde bir yerde çok üzgünsün ve mutlu olamıyorsun.
She was probably always a woman deep down inside.
Muhtemelen içinde bir yerde kadındı her zaman.
made me feel deep down inside an incurable loathing of myself.
en derinde kendime karşı iyileştirilemez bir nefret hissetmeme neden oluyordu.
Deep down inside... you know the others are better than you!
Çünkü içinden... diğerlerinin senden daha iyi olduğunu biliyorsun!
You know, deep down inside, I really think they liked me.
Biliyor musun, aslında derinlerde bir yerde benden gerçekten hoşlandılar galiba.
The very same I could feel moving about deep down inside me.
Kendi içimde hissettiğim gibi.
But it's not great. You see, Marilyn, I want you to reach deep down inside yourself this time, and come up with something specifically unique.
Ama muhteşem değil.Bu sefer seni kendi içinin en derinine erişmeni istiyorum.
Afraid to admit she was the best thing that ever happened to you... because deep down inside, you know you blew it.
Onun, başına gelmiş en iyi şey olduğunu kendine itiraf etmekten korkuyorsun çünkü derinlerde bir yerde, artık kaçırdığını biliyorsun.
It's terrible, this violence that lurks deep down inside us all.
Hepimizin içinde yatan bu şiddet duygusu korkunç.
You know, buddy, I fell apart a little in court today but deep down inside, I knew things would work out.
Biliyor musun dostum, bu gün mahkemede biraz tırsmış olsam da içten içe her şeyin çözüleceğini biliyordum.
He's hiding his true feelings deep down inside.
Derinlerde hissettiği gerçek duygularını saklıyor bizden.
There is no deep down inside.
Yok derinleri falan.
Would you like to share the pain that is going on deep down inside?
Derinlerde sakladığınız acınızı bizimle paylaşmak ister misiniz?
I think that deep down inside you know that if you don't have Mrs. Twinkacetti, you... You got nothing.
Bence derinlerde bir yerlerde Bayan Twinkacetti, olmasa, bir hiç olacağınızı düşünüyorsunuz.
you know, harry, deep down inside i don't even think you give a damn.
Biliyor musun Harry, İçinde bir yerlerde, bunu önemsediğini hiç düşünmüyorum.
Deep down inside, you know.
İçinde bir yerlerde, biliyorsun.
Come on, somewhere deep down inside of there...
Haydi ama. İçinde bir yerlerde... savaşçı bir ruh olduğunu biliyorum.
How do you feel deep down inside?
Ruhunun derinliklerinde ne hissediyorsun?
Deep down inside we love her, don't think we don't... but she doesn't understand anything...
Onu derinden seviyoruz, sakın sevmediğimizi düşünme... ama hiçbir şeyi anlamıyor...
These past few weeks, I've heard this funny little sound, way deep down inside.
Geçtiğimiz birkaç hafta boyunca derinlerden şu tuhaf sesi duydum.
But sometimes, when you reach beneath a man's self-portrait, as you so eloquently put it, deep down inside what you find is nothing at all.
Ama bazen, bir adamın portresinin altına ulaştığınızda, sizin de çok açık söylediğiniz gibi, derinlerde bulduğunuz, kocaman bir hiçtir.
Pino, deep down inside, I think you wish you were black.
Pino, aslında içinden siyah olmayı arzu ediyorsun.
I think I could express all the bad experiences I've had and all the suffering I have felt deep down inside me.
İçimde hissettiğim... tüm acıları ve yaşadığım kötü şeyleri ifade edebilirdim herhalde.
Deep down inside, she regrets
# Kalbinin derinliklerinde pişman... #
Deep down inside, don't you want them to pay for what they did to you?
İçinizde, derinlerde bir yerlerde, size yaptıklarını onlara ödetmek istemiyor musunuz?
I really hope that deep down inside there's no love in you.
Umarım, içinde bir yerlerde gerçekten de bir damla sevgi yoktur.
If deep down inside... you're a bit repressed and hopelessly romantic... you become some sort of... a Iove-crazy wild man.
Eğer içinin derinliklerinde... biraz ezilmişsen ve umutsuz bir romantiksen... bir tür aşk delisi çılgın... birisi oluyorsun.
Deep down inside you are a good, kind, man. I know you are.
Aslında sen iyi ve nazik bir adamsın. Öyle olduğunu biliyorum.
Well, I may insult you back, but deep down inside I envy your intelligence and hope you can't see through me.
Seni aşağılardım ama derinlerde bir yerde zekanı kıskanıyorum ve umarım ne düşündüğümü öğrenemezsin.
Lisa, the important thing is for your mother to repress what happened push it deep down inside her so she'll never annoy us again.
Lisa, annenin olanları bastırması, içine atması önemli bir şey, böylece bizi bir daha rahatsız etmeyecek.
But deep down inside, you secretly long for a cold-hearted Republican to lower taxes, brutalize criminals and rule you like a king.
Ama içten içe vergileri düşürmek, suçluları cezalandırmak ve krallar gibi yönetilmek için taş kalpli Cumhuriyetçileri özlüyorsunuz.
Then I got awful sick of him, way down deep inside.
Bu işten gerçekten usanmaya başladım.
I mean, inside he was real deep-down scared and he broke like a rotten stick.
Gerçekten o kadar korkmuştu ki... kendini tutamayıp dağılıverdi.
DOWN DEEP INSIDE MY GUT I GET AN ACHE THAT'S JUST PULLING EVERYTHING OUT. THEN I FORCE MYSELF TO HOLD ON FOR ONE MORE DAY.
Öğleye doğru, ellerim tir tir titrer ve ağzımın içi barut ve yanık bakır gibiyken midemde patlayacakmışçasına bir ağrı başlıyor.
- Deep down inside. - Enjoy yourself.
- Keyfini çıkar.
It's true that deep down inside,
Son derece utangaçtı ve ateşli silahlardan nefret ediyordu ama onun gibi insanlara ihtiyacımız vardı.
Way down deep inside yourself.
İçinizden gülüyorsunuz.
Everyone knew her flowery beauty but, not many knew that deep inside her seemingly gentle and pure heart burned a raging desire to hunt down her enemies.
Herkes onun büyüleyici güzelliğinin farkındaydı fakat, pek çoğunun, kalbinde, düşmanlarına karşı beslediği nefret ve öldürme arzusundan haberi yoktu.
- Yes, I'm sure down deep inside
- Eminim, seviyorum seni
Now, if we're even gonna think about qualifying, we're each gonna have to sit down and take a nice, deep look inside.
Seçmeleri düşüneceksek, yerimizde oturup kendi işimize bakmalıyız.
deep down 399
inside 950
inside out 19
inside job 21
inside me 38
inside voice 18
inside you 29
insider trading 23
inside and out 54
deep throat 18
inside 950
inside out 19
inside job 21
inside me 38
inside voice 18
inside you 29
insider trading 23
inside and out 54
deep throat 18