Detective traduction Turc
28,374 traduction parallèle
Actually, there is something that's been bugging me, Detective.
Aslında aklıma takılan bir şey var, dedektif.
Are you okay, Detective?
- İyi misin, dedektif?
Detective, for the first time in 16 years, you know who the real killer is.
Dedektif, 16 yıl sonra gerçek katilin kim olduğunu öğrendin.
No, hold on, detective.
- Ne? Hayır, bekle dedektif.
Oh. My apologies, detective.
Özür dilerim, dedektif.
And so there we were, the detective and I, standing in her kitchen, and... she made me... a sandwich.
Sonra dedektifle mutfakta duruyorduk ve bana sandviç yaptı.
You know, the slices of bread representing, perhaps, the detective's trust.
Belki de ekmek dilimleri dedektifin bana olan güvenini simgeliyordur.
This is serious, Detective.
Bu ciddi bir konu, dedektif.
So, say the detective were to find it and bring it home...
- Yani dedektif bulup eve getirirse...
Which is why the detective can't be part of this investigation.
Bu yüzden dedektif bu soruşturmanın bir parçası olamaz.
Right, whilst you do that, I'll get back to the detective.
- Harikulade. Sen onunla uğraşırken ben de dedektifin yanına döneyim.
I'm just being thorough, Detective.
- Derinlemesine inceliyorum, dedektif.
- What up, detective people?
Ne haber, dedektifler?
Private phone call, Detective.
- Özel bir arama, dedektif.
Ah, Detective, you know, after reflection, I think you're right.
Dedektif, bir düşündüm de sen haklısın sanırım.
Uh, Detective.
- Dedektif.
- Detective.
- Dedektif.
She had no choice but to wield that knife, Detective.
Bıçağı kullanmaktan başka çaresi kalmadı, dedektif.
Detective Douche... Daniel.
Dedektif Şapşal...
Easy with the blade, Detective.
Bıçağa dikkat edin, dedektif.
Okay, Detective,
Pekâlâ, dedektif.
Good morning, Detective.
Günaydın, dedektif.
- Well, much as I love to cross professional boundaries, Detective, I can assure you, everything you saw was entirely work-related.
Profesyonel sınırları geçmeyi ne kadar istesem de gördüğün olayın tamamen işle alakalı olduğuna emin olabilirsin, dedektif.
Point of pride for me, Detective.
Bu konuda kendimle gurur duruyorum, dedektif.
So wonderful that you agree with me for a change, Detective.
Bir kere de olsa benimle hemfikir olman ne kadar güzel dedektif.
Detective, are you thinking what I'm thinking?
Eleanor Bloom. - Sen de benim düşündüğümü mü düşünüyorsun dedektif?
Detective, this woman has my home.
- Evim kadının elinde dedektif.
Well, then, help me, Detective.
Bana yardımcı ol o zaman dedektif. Tutukla kendisini!
Do you trust your fellow officers, Detective?
Birlikte çalıştığınız memurlara güveniyor musunuz dedektif?
You sure, Detective? I can reason with him.
Kendisine doğru yolu gösteririm.
Detective, does that mean you're on my side now?
Dedektif bu artık benim tarafımda olduğun anlamına mı geliyor?
You know, for a moment there, you were actually having fun, Detective. Ooh.
Bir süreliğine gerçekten eğleniyordun dedektif.
Well, then, we need to look harder, Detective.
O zaman daha sıkı çalışmalıyız dedektif.
And that stool that you're sitting on, that very stool, Detective, this may disturb and titillate you...
Ve tam üzerinde oturduğun o sandalye dedektif... Bunu öğrenmek seni biraz rahatsız edip içini hoş edebilir ama...
All right. Detective, this man is a professional homewrecker!
Dedektif bu adam profesyonel bir yuva yıkıcı!
Very well, Detective.
Pekâlâ dedektif.
But Lux has been named Mm. a Heritage Site by Los Angeles County. Detective, is this...
Ama Lux Los Angeles belediyesi tarafından sit alanı olarak kabul edildi.
Detective, you... you saved my home.
Asla yıkılamaz. Dedektif evimi kurtardın.
Come on, Detective.
Hadi dedektif.
Detective Decker has asked you many times.
- Dedektif Decker da birçok kez sordu.
Actually, Detective, that isn't what I was going to say, I...
- Aslında dedektif, diyeceğim şey...
Well, that's rather unwise of you to wager your lovely extremities, Detective.
Böylesine önemli bir şey için bahse girmen çok aptalca dedektif.
The detective obviously gets her strength from you.
Dedektif belli ki gücünü senden almış.
Well, not to worry, Detective.
- Endişelenme dedektif.
First of all, Detective, there is no "that."
Öncelikle, bir şey olduğu yok dedektif.
Off I go to shield you from that Quid Pro Ho, Detective.
Pekâlâ. Gidip seni o cazgırın elinden kurtaracağım dedektif.
Working with Detective Espinoza. That is correct.
Dedektif Espinoza'yla çalışıyormuşsunuz.
Myself and Detective Douche...
Ben ve Dedektif Şapşal...
Oh, come on, Detective.
Yapma ama dedektif.
Detective.
Dedektif.
Except I call him Detective Douche.
- Doğru.
detectives 556
detective beckett 147
detective sergeant 38
detective inspector 63
detective bosch 36
detective stabler 22
detective reagan 100
detective sanchez 91
detective wells 26
detective rizzoli 59
detective beckett 147
detective sergeant 38
detective inspector 63
detective bosch 36
detective stabler 22
detective reagan 100
detective sanchez 91
detective wells 26
detective rizzoli 59