Early morning traduction Turc
2,788 traduction parallèle
Early morning on the golf course, Lockwood?
Sabah sabah golf sahasında mıydın Lockwood?
I got an early morning meeting.
Sabah erkenden bir toplantım var.
My apologies for the early morning.
Sabah erken geldiğim için özür dilerim.
I've got an early morning run, celebrity client.
Sabah erkenden ünlü bir müşteriyle işim var.
♪ Feel the early morning madness ♪
♪ Sabahın çıldınlığını hisset ♪
♪ And the early morning madness ♪
♪ ve sabah çılgınlığı ♪
♪ We'll have early morning madness ♪
♪ sabah çılgınlığımız olacak. ♪
It's an early morning flight and you need to be in time.. ... for security check.
Gündüz erkenden uçuşun var, zamanında orda olmalısın, kontroller için.
They said that the other attacks happened late afternoon, early morning, and that the victims said the guy was Hispanic, smelled like sweat and dirt.
Diğer saldırılar akşamüstü ya da sabah erken gerçekleşmiş, kurbanlar adamın İspanyol olduğunu söylemişler, ter ve toprak kokuyormuş.
We have an early morning.
Erken kalkacağız.
We have an early morning tomorrow Is a box lunch, OK?
Yarın sabah çok erken işimiz var. Paket olsun, anlaştık mı?
It's early, I know, but Paris is pretty early morning.
Saat çok erken biliyorum ama Paris'te sabah çok erken başlar.
Chicago, early morning.
Chicago, sabah erkenden.
It was very early in the morning when I think my wife took the call and then woke me up and told me that Roy had passed away.
Dostlarıyla bu türden bir sevgi bağı vardı. Onları severdi. Sabah vakitleriydi.
I got here early this morning.
Bu sabah erkenden geldim.
- to the Pacific for our next report, where a cluster of meteors is predicted to enter our atmosphere in the early hours tomorrow morning.
Sıradaki haberimiz için Pasifik'e gidiyoruz. Küçük bir göktaşı bulutunun... PENDLETON KAMPI DONANMA ÜSSÜ... yarın sabah erken saatlerde atmosferimize girmesi bekleniyor.
Well, early in the morning When we're all alone?
Well, early in the morning When we're all alone?
... speculation, Mount Moa Moa, located on the highlands of Savai'i, erupted early this morning, shooting a plume of black ash and smoke nearly four miles into the air.
Samoa'nın yüksek kesimlerinde bulunan Moa Moa Yanardağı bu sabah erken saatlerde faaliyete geçti. Gökyüzüne doğru yaklaşık 6 km yükselen kül ve duman bulutu ortaya çıkardı.
One of your buses was at a truck stop, on Highway 61 early this morning, there were a bunch of kids, I think they were on a field trip or something.
Otobüslerinizden biri sabahın erken saatlerinde 61. Otoyol'da bir dinlenme tesisindeydi. Bir grup çocuk vardı, okul gezisi falan var sanırım.
The sheriff says a family member reported the 19-year-old and 20-year-old missing early this morning.
Şerif, aile üyelerinin bu sabahın erken saatlerinde 19 ve 20 yaşlarında kayıp çocuk ihbarında bulunduklarını söyledi.
Uncle Grady, why are you up here banging on a drum this early in the morning?
Grady Amca, neden sabahın bu saatinde tepemizde davul çalıyorsun?
Early this morning German troops invaded both Denmark and Norway.
Bu sabah erken saatlerde Alman birlikleri Danimarkayla Norveç'i işgal etti.
Move these drapes early in the morning...
Sabah erkenden bu perdeyi kımıldat.
Early next Thursday morning, the gallant, young and noble gentleman, the County Paris, at Saint Peter's Church, shall happily make thee there a joyful bride.
Bu Perşembe sabahın erken saatlerinde Yiğit, genç ve soylu kişi Kont Paris'le Nikahınız kıyılacak Sen Piyer Kilisesi'nde. Mutlu bir eş olacaksın ona.
Police have verified the discovery of a fifth victim... in the early hours this morning.
Polis tarafından yapılan açıklamada bu sabah erken saatlerde beşinci kurbanın bulunduğu bilgisi doğrulandı.
The media blackout was finally lifted... with a press conference early this morning.
Medyaya uygulanan blokaj bu sabahki basın toplantısıyla kaldırıldı.
So, what brings you out so early in the morning?
Ee, sabah erkenden ortaya çıkmanın sebebi ne?
No, your route in the morning, that you deliver my mail very early.
Hayır, sabahları erken gelmeni kastettim, mektuplarımızı erken getirmeni.
I have an early morning.
Sabah erken kalkmalıyım.
I got a call in the morning, saying they were calling all the officers that were off duty, in early.
Sabah bir telefon geldi beni çağırıyorlardı o gün izinli olan tüm memurları.
These hunters are going out early in the morning to shoot buffalo.
Bu avcılar sabah erkenden bizon vurmaya gidiyor.
WOMAN : ( ON TV ) The hostage situation at the police station in Spokane, Washington, ended early this morning when Metro SWAT engaged and killed the suspect, Jonas Arbor.
Spokane, Washington polis karakolundaki rehine krizi bu sabah erken saatlerde Metro Özel Timi'nin, şüpheli Jonas Arbor'ı yakalayıp öldürmesiyle sona erdi.
So, it was one morning, super early, and I was meditating on the beach.
Bir sabah, çok erken saatte sahilde meditasyon yapıyordum.
Thank you all for coming in a little early this morning.
Bu sabah biraz erken geldiğiniz için hepinize teşekkür ederim.
Anyway, I have to work early in the morning.
Her neyse, sabah erkenden çalışmam lazım.
I think I'm gonna going and check the tide tables'cause I'm gonna take the boat out early in the morning.
Gel-git saatlerine bakacağım. Çünkü sabah erkenden tekneyi çıkaracağım.
He was shot by a security guard early this morning.
Sabaha karşı bir koruma görevlisi tarafından vurulmuş.
I love sunshine and fresh air and early-morning walks.
Güneş ışığını, temiz havayı, sabah yürüyüşlerini severim.
I'll be out early in the morning anyway.
Zaten sabah erken kalkacağım.
When you were growing up, did you all open presents on Christmas Eve or did you wait till early Christmas morning?
Çocukluğunda hediyeleri Noel arifesinde mi açardınız, yoksa Noel sabahına kadar bekler miydiniz?
New Orleans is "cotton eye Joe" early in the morning...
Nasılsın, dostum?
Well, it ended up being quite large, this fan club, and, uh, one morning, I think it was maybe early March, I got this Facebook message...
Bu hayran kulübü bayağı büyüdü ve bir sabah, sanırım Mart başlarıydı, bir Facebook mesajı geldi.
This guy doesn't do email, he's paranoid, he thinks the government's after him, but believe me this trip's going to be worth the trouble, you're leaving early tomorrow morning, you got to be at some diner by 10 : 00,
Adam e-posta kullanmıyor, paranoyak biraz. Devletin, peşinde olduğunu düşünüyor fakat inan bana bu yolculuk, belaya bulaşmaya değer. Yarın sabah erkenden çıkıyorsun saat 10 : 00'da bir çeşit lokantada olmalısın, biletlerini biz aldık.
I gotta get up early in the morning.
Yarın sabah erken kalkmam lazım.
I gotta get in there early tomorrow morning... and compare the cuts with other wire killings in Europe.
Oraya yarin sabah erkenden gitmeli ve bunlari Avrupa'daki diger tel cinayetleri ile karsilastirmaliyim.
He ran away early this morning
Bu sabah kaçtı.
It's early in the morning.
Daha sabahın körü.
Your nursing home complained that you trained your voice early in the morning.
Bakıcın sabahın köründe ses açma egzersizleri yaptığın için senden şikayetçi olduklarını söyledi.
You crawled out of the office early in the morning.
Sabahın köründe ofisten sürünerek çıkıyordun.
He left early this morning. Said he needed to do homework.
Ödev yapması gerektiğini söyleyerek, sabah, erkenden çıktı.
I'll see you bright and early on Monday morning for another happy day at Ashton Primary.
Bir başka parlak ve erken Pazartesi sabahında mutlu Ashton İlkokulunda görüşmek üzere.
morning 7553
morningstar 35
morning star 17
morning to you 18
morning sickness 21
early 423
early in the morning 22
early on 27
early days 21
early this morning 50
morningstar 35
morning star 17
morning to you 18
morning sickness 21
early 423
early in the morning 22
early on 27
early days 21
early this morning 50