English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ E ] / Empty house

Empty house traduction Turc

736 traduction parallèle
Clocks don't mean a thing in an empty house, you know.
Boş bir evde saatin bir anlamı yok, bilirsin.
"lf she had gone openly, I would have understood, but to slink off like that, to let me come home to an empty house, that was heartless!"
Eğer açık açık evden ayrılmış olsaydı bunu anlardım ama bu şekilde sıvışması böyle boş bir eve gelmeme göz göre göre izin vermesi çok merhametsizceydi!
"He wants a very nice, empty house..!"
"Güzel, boş bir ev istiyor..!"
He came out of an empty house.
Boş bir evde ortaya çıktı.
This is an empty house.
Bu ev boş.
As I fell asleep that night in the empty house... I formed an opinion on theft and justice which... is rather a paradox and yet, 40 years of experience... haven't altered it.
Boş evde uykuya daldığım o gece hırsızlığın ve adaletin büyük bir çelişki olduğuna ve 40 yıllık tecrübenin bile bunu değiştirmediğine kanaat getirmiştim.
Number 14 is the only empty house in the square, I'm afraid.
Meydandaki tek boş ev 14 numara maalesef.
Along the roof from the empty house next door.
Yandaki boş evin çatısından geçilebilir.
The fact is, that empty house got on his nerves to such an extent... he nearly went off his head.
Gerçek şu ki, o bomboş ev, neredeyse aklını kaçırmasına sebep olacak kadar sinirlerini bozmuş onun.
But what would he want to go into an empty house for?
Peki neden boş bir eve girmek istesin?
Do you, Queenie, in that great, big empty house?
Değil mi, Queenie, O büyük, boş evde?
All I know is that I'm a sick woman and I'm all alone... in this horrible empty house!
Ben hasta bir kadınım ve bu bomboş evde yapayalnız kaldım!
In the empty house next door.
Yandaki boş evde.
I thought this was an empty house.
Evin boş olduğunu sandım.
You'd be killing yourself to an empty house.
Kendini boş sahnede öldüreceksin.
That's very good of you, sir, but... I must face that empty house sooner or later.
Çok naziksiniz efendim ama er geç boş evle yüzleşeceğim.
The first time you meet the girl, she comes to your empty house alone.
İlk kez tanıştığın bir kız, yalnız başına, evine geliyor.
Can't we surmise the burglar might have entered a presumably empty house, suddenly encountered Mrs French and struck her, then, realising she was dead, fled without taking anything?
Bu durumda hırsızın boş bir eve girdiğini sanırken aniden Bayan French'le karşılaşmış olması, ona vurmuş ve sonra onun öldüğünü anlayarak bir şey almadan kaçmış olması da mümkün, değil mi?
- Such an empty house.
Böyle boş bir sahneye!
You can't help an empty house when it's empty.
Koltuklar boşsa boştur, elinden bir şey gelmez.
I have an empty house in the country just beyond Hawleyville.
Hawleyville'in biraz ötesinde, kırsalda boş bir evim var.
I'm like an empty house
"Bom boş bir evde yaşıyorum"
She lived a life of complete solitude in the empty house... though some say that the house was not empty... and never has been since the night old Miss Abby died.
Bomboş evde yapayalnız bir hayat sürdü... ama kimileri evin aslında boş olmadığını... yaşlı Bayan Abby öldü öleli hiç boş kalmadığını söyler.
Yeah, except last night the house wasn't empty.
Evet, yalnız dün gece ev boş değildi.
"Look at that house ; empty!"
Şu yere bakın ; bomboş!
If the house is empty again....
Salon yine boş olursa...
- The house will seem empty.
- El bomboş kalacak.
The house was empty, and we were alone.
Ev boştu, yalnızdık.
Front row, the empty one, is for the president and White House guests.
Boş olan ilk sıra başkanın ve Beyaz Sarayın konukları için.
So the house is empty and at your service.
Yani ev boş ve hizmetinize hazır.
The house has been empty for nearly four years. Office is back there.
Ev, neredeyse dört yıldır boş.
I said the house had been empty.
Evin boş olduğunu söyledim.
It was as if the house itself were welcoming me, asking me to rescue it from being so empty.
Sanki ev beni kendine çağırıyor bu kadar boş kalmaktan kurtarmamı istiyordu.
The house will be so empty and yet he will be in it everywhere.
Ev öyle boş olacak ki... Yine de o her yerinde olacak.
Funny how empty a house can suddenly get, isn't it?
Evin aniden boşalmış olması ne garip, değil mi?
Without Bruno, the house feels empty.
Ama Bruno yokken bu ev bize bomboş geliyor.
And your tea can, a five-pound tea can in your house is empty.
ve çay kutunuz, eviniz gibi boş.
The house is beginning to seem pretty big and empty.
Ev oldukça büyük ve boş gözükmeye başlıyor.
Her house is awfully big but it's empty
Evleri çok büyük ancak içinde hiç eşya yok.
With her in that empty old house.
O boş yıkık evde...
"Your house won't be empty."
Evin boş olmayacak. "
I spent nights wrestling with it, nights when Grace was out and this house was empty of everything except my thoughts.
Geceleri bununla güreştim, Grace'in dışarıda olduğu ve bu evin düşüncelerim dışında boş olduğu geceler.
The other one comes at 8, the house will be empty.
Öteki saat 8'de gelecekmiş. Evde kimse olmayacak.
The house is empty.
Ev boş.
- so the house, it's empty?
- Yani ev şimdi boş öyle mi?
I dreamed of the hearse, it's empty now, but after a night in the house of haunted hill. Who knows?
Ev şu anda boş ama, lanetli tepedeki evde bir geceden sonra, kim bilir?
He'd found the house empty, the nest deserted.
Evi boş bulmuştu. Yuva yıkılmıştı.
You'd empty the White House if you had to.
Gerekirse Beyaz Sarayı bile boşaltırsın.
The house will be empty, leaving you free to raid it.
Ev boşalacak. sonra siz de evi kuşatacaksınız.
Right now, a house empty is a house lost.
Böyle zamanlarda boş ev, kaybedilmiş ev demektir.
Except me. She only leaves the house to go to early mass, the one at 5 : 00 a.m., when it's empty.
Yalnızca ayine gitmek için evden çıkıyor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]