Fight on traduction Turc
3,061 traduction parallèle
Grant played 86 games as a pro hockey player, and in his 86th start, he was in a fight on the ice, and ended up in the hospital.
Grant, profesyonel hokey oyuncusu olarak 86 oyunda oynamış,... 86. oyuna başlarken, buz üzerinde başlayıp hastanede biten bir kavgaya karışmış.
I mean, why was this treated different than any other fight on the ice?
Demek istediğim, neden bu, diğer buz kavgalarından farklı bir muamele gördü.
We'd just had a fight on the phone, and I needed to put my anger somewhere.
Telefonda tartışmıştık,... ve sinirimi bir yerlerden çıkarmam gerekiyordu.
He cannot fight on.
Savaşmaya devam edemez.
... $ 223 billion, putting an edge on the current fight on Capitol Hill about how deeply to cut this year's spending, along with projections that it would bring the debt ceiling...
... 223 milyar doları Amerikan Kongresi'ne gömmek harcamaları kesmekten bahsederken tahminlerle beraber... borç tavanını...
Probably figured it would be easy, then found out he had a fight on his hands.
Muhtemelen kolay olduğunu sanmış, sonra bunun olayın onu aştığını düşünmüştür.
I was thinking of having her switch to sword-and-shield. she could fight on the front lines.
Ön saflarda durabilsin diye silahlarını tek ellik kılıç ve kalkanla değiştirmeyi düşünüyordum.
We must fight on!
Savaşmamız lazım!
Ah, you wanna fight on the same level.
Demek aynı seviyede dövüşmek istiyorsun.
Grace, follow up on the bar fight.
Grace, bar kavgasını bir araştır.
For my money, four on one is not really a fair fight.
Bana göre bir kişiye dört kişinin saldırması adil değil.
The concept of this week's video is the contenders are on a high-school swim team. And during their practice, a massive slushy fight breaks out.
Video'nun konsepti, lisedeki yüzme takımı prova yaparken büyük bir buzlu içecek savaşı başlıyor.
♪ come on with your come ons ♪ ♪ you don't fight fair
* Kaldır yumruklarını, koyulalım işimize *
But at the moment, we've been asked to consult on his proxy fight.
Ama şu anda, hissedarlar savaşını danışmak için soruyoruz.
It's not sanctioned by our league. Well, then, you're aware that it lets fans vote on who will win the fight, that the players actually have fight cards
O halde, kavgayı kimin kazanacağına dair fanatiklerin oylarına izin verildiğinin farkındasınızdır,... oyuncuların kaybet-kazan kayıtları bulunan dövüş kartları var.
- In this fight, time is not on our side.
- Bu savaşta zaman bizim yanımızda değil.
We didn't find any blood on his clothes from a fight but, Nick and Greg did find bloody clothes in his dorm room.
Kıyafetinde kavgaya ait kan bulamadık ama Nick'le Greg yurt odasında kanlı kıyafet bulmuş.
Yeah, where, maybe, he ran into the guy that he had the fight with, and then the fight continues, and ends on the bridge.
Belki de kavga ettiği adamla karşılaştı sonra kavga devam etti ve köprüde sona erdi.
Jump in and save the day again. I can't work with him if he is gonna fight me on every single thing.
Benimle her konuda kavga edecekse onunla çalışamam.
Doc? Abrasions on his hands and face indicate the possibility of a fight which was ended by this single stab wound.
- Ellerindeki sıyrıklar ve yüzü gösteriyor ki karşı koymuş ama kavga bu tek bıçak yarasıyla son bulmuş.
- Come on, fight for it!
- Beyler yalnız boy pusmak yok!
Come on, let'em fight.
Bırak da dövüşsünler.
And the only way to beat them is to get down on their level and fight fire with fire.
Onları yenmenin tek yolu da onların seviyesine inmek. Ateşe ateşle cevap vermek.
First, we would have to disable the crossbow control boards, break in, fight our way through teeming hoards of psycho killers, and make our way down to the server room, which is on the ninth sub-level,
Öncelikle, Crossbow kontrol kartlarını kapatmalıyız, içeri girmeli, yolumuza çıkan piskopat katillerle mücadele etmeli ve server odasına doğru yolumuzu bulmalıyız, ki oda dokuz kat aşşağıda
Every time this week I told him I needed him late, Tom would go in his office, and I'd hear him on the phone in a big fight with Jane.
Bu hafta içinde, işten geç çıkacağını söyledim ve Tom ofisine gittiğinde Jane ile telefonda kavga ettiklerini duydum.
Come on, fight your way out, fight your way out.
Hadi ya, karşılık ver, karşılık ver.
I swearon ourhonouras workers, on ourintegrity as revolutionaries to fight fascism and imperialism to the last drop of blood in the name of a world without war orexploitation.
Emperyalizme ve faşizme karşı savaşsız ve sömürüsüz bir dünya için... Emperyalizme ve faşizme karşı savaşsız ve sömürüsüz bir dünya için kanımızın son damlasına kadar dövüşeceğimize kanımızın son damlasına kadar dövüşeceğimize emekçilik onurumuz ve devrimcilik namusumuz üzerine ant içerim. ... emekçilik onurumuz ve devrimcilik namusumuz üzerine ant içerim.
Come on, then. Fight the lunatic!
- Gel de hastayla dövüş o zaman!
The lawyer can fight deportation on the grounds that Angelo has been in the country for 10 years.
Avukat, Angelo'nun 10 yıldır bu ülkede yaşadığı gerekçesiyle sınır dışı edilmemesi için mücadele edebilir.
Now he can fight deportation on the grounds that it would cause undue hardship to his child... who is a U.S. citizen.
O zaman sınır dışı edilmesinin Amerikan vatandaşı olan çocuğunu görmesinin önünde gereksiz bir külfet oluşturacağı için itiraz edebilir.
Later on, if you were to fight with your boyfriend, what would he have to buy you to make you forgive him?
Sonradan, erkek arkadaşınla kavga etseydin onu affetmen için sana ne alması gerekirdi?
We are still at war... A war we will never win unless we fight it on the enemy's terms.
- Düşmanımızın koşullarında savaşmazsak asla kazanamayacağımız bir savaş.
You're always going on about having the courage not to fight, so do you have the courage to leave this to me?
Sen hep cesaretinizi sadece savaşmak için kullanmayın diyorsun! Peki, bunu bana bırakacak cesaretin var mı?
Now we have a chance to fight the Red Lanterns, attack their giant battle destroyer on the side of the mighty Green Lanterns.
Şimdi Kırmızı Fenerlerle savaşmak için bir şansımız var. Güçlü Yeşil Fenerlerin yanında savaş destroyerlerine saldırın.
Hank is gonna fight us on this, guys.
Hank bizimle bu konuda mücadele edecektir.
Back on the ice tomorrow, I'm gonna start a fight.
Yarın buzlara geri dönüyorum. Kavga başlatacağım.
Okay. Come on, just fight!
Hadi, kavga edin, saldır, saldır.
And if my boy, McGinnis, were to win this fight, on election day, he'd be a shoo-in for alderman.
Bir de benim eleman McGinnis, seçim günü bunu kazanırsa il ayanlığı için en kuvvetli aday olur.
Come on, boys, you can fight.
Haydi, oğlum. Onu yenebilirsin.
Well, you've had plenty of time, so if you ask for an extension, I'll fight you on it.
Çok zamanın vardı, eğer uzatma istersen,... bunun için mücadele ederim.
I'm not gonna fight you on slant-drilling under Southfork anymore.
Artık seninle, Southfork'un sondajı için kavga etmeyeceğim.
But that morning, Dede and I got in this huge fight over something or other- - surprise, surprise- - and I ended up taking them on my own.
Ama o sabah Dede'yle bilmem ne üzerine kavga etmiştik. Her zamanki gibi. Ben de onları tek başıma götürdüm.
I remember I was on Pirates of the Caribbean, and this whole fight with Dede was really eating at me.
Hatırlıyorum da, Karayip Korsanları turuna bindiğimde Dede'yle yaptığımız kavga beni yiyip bitiriyordu.
It was his idea for me to run, get me the money, put me on the bus, make sure I was leaving during the fight so Ronnie couldn't stop me.
Her şey onun fikriydi. Kaçmam parayı almam, otobüse binmem, Ronnie beni durduramasın diye dövüş esnasında gitmem.
When the law is wrong, you can either stand aside and do nothing or you can jump on board and fight injustice.
Kanunlarda hatalar varsa, kenara çekilip hiçbir şey yapmazsın. Ya da gemine atlayıp adaletsizliklerle savaşırsın.
Okey dokey. Now I'm guessing your shoulder tension is coming from your thighs, so don't fight me on this, okay?
Omuzlarındaki gerginlik muhtemelen bacaklarından kaynaklanıyor.
Come on, fight fair.
Hadi ama, adil dövüş.
They bet on the fight?
Döğüşte bahis oynadılar mı?
If you can find hard evidence that the partners had money on the fight and hid it, or a paper trail that they organized the event...
- Evet. Ortakların döğüşten para kazandıklarını ve sakladıklarını delillendirirsen, ya da işi organize ettiklerini gösteren resmi bir kayıt bulursan...
Someone had heavy money on that fight, wanted some insurance.
Biri bu döğüşe büyük para yatırdı işi garantiye almak istedi.
Maybe so this guy could get an edge on his bet on the fight.
Belki bu adam döğüşteki bahsi için avantaj sağlamak istedi.
once 1546
online 141
only 1631
onion 41
ones 44
onward 91
onions 55
one day at a time 90
ondrej 26
one moment please 57
online 141
only 1631
onion 41
ones 44
onward 91
onions 55
one day at a time 90
ondrej 26
one moment please 57
only you 239
one more time 797
one day 2293
one thing at a time 106
one month later 23
one more 931
one year ago 42
one more shot 23
one more day 57
one more hour 17
one more time 797
one day 2293
one thing at a time 106
one month later 23
one more 931
one year ago 42
one more shot 23
one more day 57
one more hour 17
one more chance 34
one hundred 76
one step at a time 173
one more minute 37
one more drink 18
one more round 22
one more thing 865
one moment 967
one and two 35
one second 1230
one hundred 76
one step at a time 173
one more minute 37
one more drink 18
one more round 22
one more thing 865
one moment 967
one and two 35
one second 1230