Fill me up traduction Turc
178 traduction parallèle
My handsome filling-station attendant. Fill me up, please, I'm empty.
Yakışıklı benzincim beni biraz doldursun, çünkü boşaldım.
- Black boys fill me up
- Siyah çocuklar beni uçuruyor.
You're looking at me as if you... You're looking at me as if to tell me that I need you to fill me up, as if I'm an empty space.
Sanki bana doldurulması gereken boş bir yermişim gibi bakıyorsun.
Hanifa, fill me up.
Hanifa... doldur.
Fill me up.
Doldur beni.
- Yeah, fill me up, would you, buddy?
- Doldur bakalım, kardeşim.
Then fill me up.
O zaman doldur beni.
Chandler, will you fill me up here?
Chandler, şunu doldurur musun?
Fill me up with thy spirit.
Ruhunu içime doldur.
Fill me up, Buck.
Gel, Buck.
Fill me up.
Vücuduma gir.
Fill me up with your heat With your noise, with your dirt, overdo me
Kalbimi çığlıklarınızla, pisliğinizle doldurun
Yeah, fill me up!
Evet, içime gel!
Yeah, fill me up.
Evet, içime gel.
- 4 : 30. - Fill me up.
- Doldur.
Fill me up with cream.
Beni kremayla doldur..
Fill me up with cream?
"Beni kremayla doldur" mu?
He was standing at the wheel and this guy told me to fill up the tank.
O arabanın yanında ayaktaydı ve bu adam da benden depoyu doldurmamı istedi.
Uh, let me fill up your glass.
Bırak da doldurayım.
You want me to fill her up, too?
Depoyu da doldurayım mı?
- Let me fill up your glass.
Yok bir şey. Bardağınızı doldurayım.
Madame wants me to fill up?
Bayan, doldurmamı mı istersiniz?
welcome. Give me a bottle of sake. please fill this up with sake, too.
- Bir şişe sake ver... ve Iütfen bunuda sake'yle doldur.
Smalley, fill up that no-limit game for me, will you?
Smalley, bana limitsiz bir poker ayarlasana.
- Want me to fill it up?
- Doldurayım mı? - Evet.
Because their real parents give them such a hard way to go, they look up to me to fill that void.
Gerçek ebeveynleri onlara dünyayı dar ettiği için boşluğu benimle doldurmaya çalışıyorlar.
Fill this up for me, will ya?
Bunu benim için doldurur musun?
See, when I took it back to ask for a free fill-up they had the nerve to ask me when I was gonna buy the damn thing.
Ona bedavaya benzin doldurmalarını rica etmeye gittiğimde bana o kahrolası şeyi ne zaman alacağımı sormaya cüret ettiler!
'He will not see me stopping here... to watch his woods fill up with snow.'
"Ormanlarının karla dolduğunu seyrederken... "... benim orada durduğumu göremeyecek. "
Want me to fill her up for you?
Deponu doldurmamı mı istiyorsun?
You drove me out because you were afraid... I might have a woman... and fill her belly up with a retard like me.
Bir kadınla birlikte olup onun karnını... benim gibi gerizekalı bir çocukla doldurabileceğimden... korktuğunuz için beni kovdunuz.
Fill it up for me, would you, buddy?
Depoyu doldurabilir misin, dostum?
And she'll have to fill my pockets up with money every month Without me knowing it
Bana fark ettirmeden, her ay ceplerimi parayla doldurmalı.
Let me fill up Auntie Shamsi's plate too
Şemsi halanın tabağını da doldurayım.
My soul was empty and it's up to me to fill it.
Ruhum bomboştu ve onu doldurmalıydım.
You give me hope to carry on You light up my days and fill all my nights with song And you light up my life
Bana umut veriyorsun yaşamam için günlerimi aydınlatıyorsun ve bütün gecelerimi şarkınla dolduruyorsun hayatımı aydınlatıyorsun bana umut veriyorsun yaşamam için
- It's her, then. - Hold on. No sooner was my meat pie in her belly... than she tells me that her daughter's belly's... fill-up with a new baby.
Bekle.Etli turtamı mideye indirdikten sonra kızının yine bebek beklediğini yumurtladı. "Altın Kaz" şarkısını mutluluktan uçtuğu için söylüyormuş.
Fill me up.
İçime gel.
Could you fill it up for me?
Benim için onu doldurabilir misin?
Can you come with me and help me fill up the tank, please?
Dışarı çıkıp depoyu doldurmama yardım eder misin lütfen?
It was only me up till now,... until one day, music begins to fill this rose garden... and a new fish tank appears.
O sadece bendim şu andan başka bir güne kadar, bu bahçeyi gülle dolduran ve yeni akvaryumların görünmesini sağlayan müziğin başladığı güne kadar.
And I started to dream, and I dreamed these boys... they come along, and they threatened to cut me open... fill my belly full of saltwater and then sew me back up... if I didn't start tellin'the truth and acting grown-up.
Çocuklar vardı. Beni tehdit ediyorlardı. Karnımı açıp tuzlu suyla doldurup sonra geri dikeceklermiş.
Fill up the kitchen. Are you listening to me?
Mutfağa gidin!
Will you fill me up, Warrick?
Sen beni duyuyor musun, Warrick?
Fill me in. What've you been up to?
Anlatsana, sen neler yaptın?
Why don't we ride back and you fill me in on the Harrisons? My boys will set up at your place.
Adamlarım sana uğrayınca onlara bilgileri verirsin.
Now that I'm back, why don't you just fill me in on what you've been up to.
Pekala, döndüğüme göre, neden bana şimdiye kadar yaptıklarını anlatmıyorsun?
And thanks for filthying up your clothes, helping me fill in the big hole, Tim.
O koca çukuru doldururken elbiselerini kirlettin, sağ ol Tim.
Want me to fill it up?
Benzin koymamı ister misin?
I feel like clothes... That they... fill up... what's missing inside me
Kıyafetler sanki içimde eksik olan bir şeyleri dolduruyormuş gibi geliyor.
Well... fill me up.
- Bardağımı doldur.
uptight 38
upsy 47
uppercut 41
upstate 42
upham 30
upper east siders 33
up you go 144
up next 81
up yours 130
upside down 57
upsy 47
uppercut 41
upstate 42
upham 30
upper east siders 33
up you go 144
up next 81
up yours 130
upside down 57
up top 130
up to you 126
up against the wall 84
up and at' em 72
up call 187
up guy 119
up north 49
up the stairs 74
up we go 50
up now 50
up to you 126
up against the wall 84
up and at' em 72
up call 187
up guy 119
up north 49
up the stairs 74
up we go 50
up now 50