Focus up traduction Turc
281 traduction parallèle
Start, I would think, with the focus up.
Başlangıçta, bence, yukarı odaklanın.
Everybody focus up, okay?
Herkes beni dinlesin.
So be prepared, be enthusiastic, and leave your bullshit attitude and baggage at the door, because we don't need it! Hey, you guys! Everybody focus up!
Hazırlanın, hevesli olun ve saçmalıklarınızı kapıda bırakın.
We gotta focus up.
Konsantre olmalıyız.
- You gotta focus up.
Odaklanmalısın.
Focus up.
Hazır olun.
Run up the telephone bill, steal the $ 50 from the coffee can underneath the sink, get the television out of focus?
Telefon faturasını şişirir mutfaktaki teneke kutunun içinden $ 50 çalardınız televizyonun ayarını bozardınız.
Focus on the fundamentals that we've gone over time and time again and, most important, don't get caught up in thinking about winning or losing.
Zaman, zaman derinine yaşadığımız olayları kazanıp veya kaybetme düşüncesiyle yaşamayın.
Work up the patient in 2, focus H and P.
2'deki hastanın ön muayenesini yap.
- Shut up! - Focus!
- Kapa çeneni.
Though we didn't focus on her specifically until after she came up missing.
Yine de bu haftaya kadar özellikle onun üzerine yoğunlaşmamıştık, ta ki kendisi kaybolana kadar.
Though we didn't focus on her specifically until this week after she came up missing. Probably.
- Muhtemelen.
Whatever takes the focus off your head. What's up, Fletcher?
Dikkati yüzünden uzaklaştırıyor.
Well, this'll really free up my time so I can focus on more important things, like my bladder system.
Bu gerçekten bana boş zaman kazandıracak böylece ben de önemli şeylere odaklanabileceğim, boşaltım sistemim gibi.
Judge Fee and Mr. Balling will focus on events leading up to the riot.
Yargıç Fee ve Bay Balling ayaklanmaya neden olan olayları inceleyecekler.
You need to focus here. You got to think hard and come up with a slogan... that appeals to all the lazy slobs out there.
Dışarıdaki bu uyuşukların hoşuna gidecek bir slogan bulman gerekiyor.
Let's give up B and focus on C.
Sektör B'den vazgeçip dikkatimizi sektör C'ye vermeliyiz.
The following day, she showed up but lacked focus in this scene where her husband implies Ellen was unfaithful during her absence.
Ertesi gün geldi ama kocasının onun sadakatsiz olduğunu ima ettiği sahnede dikkatini toplayamıyordu.
You might want to focus your sensors on that plasma lightning up ahead.
Sensörlerinizi bir an önce şu plazma yıldırımına göre ayarlamak isteyebilirsiniz.
We've decided to give up on that pesky Harvard dream... and focus on something more realistic.
Gerçekleşmeyecek o Harvard rüyasından vazgeçip daha gerçekçi bir şeye odaklanmamız gerektiğini düşündük.
Yes, I knew it. I knew giving up the stuff would help me focus.
Evet, biliyordum. Bırakmamın odaklanmamı sağlayacağını biliyordum.
Look, I gave up a promising career so I could focus on the craft.
Bak, ben cadılığa odaklanabilmek için gelecek vaad eden bir kariyerden vazgeçtim.
They focus their efforts against freshmen who stand up.
Kendilerine karşı gelen yeni öğrencilere odaklanırlar genelde.
That frees you up to focus on the Lazarey murder.
Lazarey'in cinayetiyle daha çok ilgilenirsin.
Perhaps you'd like to focus on the task at hand so you can hurry up and go and leave me to my work.
Belki dikkatini elindeki işe versen iyi olur. Böylece bir an önce gidip beni rahat bırakabilirsin.
They could give up their lawn twinklers and focus solely on the reindeer.
- Bahçe ışıklarını yakmayıp,.. ... sadece geyiğe odaklanabilirler.
I guess this means that you guys can focus solely on refurbishing the Dragonfly, getting that up and running.
- Otel kapandı. - Artık Dragonfly'ın tadilatına odaklanıp, orayı açabilirsiniz. Bu çok heyecanlı.
I suggest that you sober up and focus right now.
Ayık olmanızı ve odaklanmanızı öneririm.
We've been monitoring our Nielsen families carefully. And during the 12 seconds Bender was on-Screen, viewer eyeball focus... Was up 90 percent!
Dikkatle izlediğimiz Nielsen ailesine göre Bender'ın göründüğü 12 saniye boyunca, gözleri yüzde 90 büyümüş!
Look at your focus. It's way up there.
Senin konsantrasyona bak.
Let's focus up.
Haydi odaklanalım.
Look up and focus
Bak ve odaklan
Plus, who could focus... with hot-ass Kelly Ripa up there interrogating you?
Ayrıca seksi popolu Kelly Ripa... sana soru sorarken nasıl odaklanabilirsin?
She has to focus, and you need to back me up on this!
... dikkatini vermesi gerektiğini öğrenmek zorunda. Sen de bu konuda bana destek olacaksın.
S.A.T. - wise, 505 and 430... I think we can edge up the math into the fives in the next round, providing Anthony can bear down and focus.
Gelecek sefere matematiği beşlilere çıkarabiliriz.
Well, I don't wanna get out. I just want to focus on doing this marriage thing right, And I think that means curling up every night next to you on that dining room table that doubles as a bed.
Şey, ben kaçmak istemiyorum. sadece bu evlilik olayını doğru yürütmeye odaklanmak istiyorum, ve sanırım bunun anlamı bu sallanan yemek masasının yanında her gece seninle yatağa kıvrılıp yatmak.
We warm up... then do basic focus drills, stuff you never think about.
Isındık. Sonra basit odaklanma alıştırmaları yaptık. Asla düşünmediğiniz şeyler.
Flyboy, shut up and focus.
- Flyboy, sus ve dikkatini ver.
The snipers were up on the tree lines, so let's focus on distant voices.
Keskin nişancılar ağaç çizgisindeydi. Uzak seslere odaklanalım.
You two sweethearts wanna shut the fuck up and focus on the ocean?
Siz iki sevgili çenenizi kapayıp okyanusa odaklanmak ister misiniz?
But if you put too much focus on those things, in the end, all you're gonna end up with is a sad bunch of boys who never learned to leave the game behind.
Ama bu gibi şeylere fazla rağbet ederseniz, sonunda oyunu nasıl geride bırakacaklarını bir türlü, öğrenmemiş zavallı oğlanlar yetiştirmiş olacaksınız.
It should be alright as long as you keep your guard up and we keep focus on what needs to be done.
Sen korumayı biz de işimizi yaparsak, bir sorun olmaz.
But, now I'm playing catch-up, and I'm afraid during my illness I lost focus.
Ama şimdi yetişmeye çalışıyorum. Hastalığım süresince maalesef dikkatim dağıldı.
What's up with the focus?
Netliğe neden böyle?
So I'm just gonna grow the hell up, and focus on the good things in my life, and get ready for Ellie's benefit concert, right?
Yine öyle mutlu olmak istiyorum. Bu yüzden büyüyecek ve hayatımdaki iyi şeylere odaklanacağım. Ellie'nin yardım konserini hazırlamak gibi mesela.
If we mess Dennis up, the agent can focus on you and me instead.
Eğer Dennis batırırsa, ajans onun yerine sana ve bana odaklanır.
I've gotta shape up, focus, an come up with real solutions to my problems.
Kendime çeki düzen verip, konsantre olmalı ve sorunlarıma gerçek çözümler bulmalıyım.
I need to focus and come up with what I'm gonna say.
İyice düşünüp, ne diyeceğimi bulmalıyım.
You know, Bree, I can't force you to open up to me, but I can make it easier for you to focus on your problems.
Bana açılman için seni zorlayamam, Bree. Ama sorunlarına odaklanmana kolaylaştırabilirim.
Well, I'm an old-fashioned guy, you know, and when we got hitched, I just assumed she'd give up her international recording career to focus on my minor league baseball dreams.
Peki, ben biraz geri kafalı bir adamım ve evlendiğimizde, benim ikinci ligde oynama hayallerime odaklanmak için, uluslararası şarkıcılık kariyerinden vazgeçtiğini sanmıştım.
Set up an automatic debt repayment programme and then start to focus on prosperity.
Kendinize günlük bir otomatik geri ödeme program yapın ve bolluğa odaklanmaya başlayın.
upsy 47
uppercut 41
upstate 42
upham 30
upper east siders 33
up you go 144
up next 81
up yours 130
upside down 57
up top 130
uppercut 41
upstate 42
upham 30
upper east siders 33
up you go 144
up next 81
up yours 130
upside down 57
up top 130
up to you 126
up against the wall 84
up guy 119
up and at' em 72
up call 187
up the stairs 74
up north 49
up we go 50
up high 87
up now 50
up against the wall 84
up guy 119
up and at' em 72
up call 187
up the stairs 74
up north 49
up we go 50
up high 87
up now 50