For a second there traduction Turc
582 traduction parallèle
For a second there, George, I thought that little place you told me about was a goner.
Bir ara o kızı yanında görünce sözünü ettiğin toprak işi yatar dedim.
For a second there, I was afraid... Never mind that.
Bir an için gerçekten çok korktum.
I just... For a second there, I just couldn't move.
Birkaç saniye hareket edemedim.
For a second there, I thought you were gonna cry yourself.
Birkaç saniyeliğine ağlayacağını zannettim.
For a second there, it looked like that big guy was gonna jump on Hughes and stomp his guts out.
Bir an için iri yarı olan Hughes'a saldırıp canını çıkaracak sandım.
You know, for a second there... we actually thought you were that crazy DJ character.
Bilirsin, bir an için... Senin aslında o deli Dj olduğunu sandık.
That's a good one. For a second there, I was like, whoa!
Çok iyiydiniz, yani neredeyse inanıyordum.
Now, there is a second use for the umbrella.
Şimdi, şemsiyenin ikinci bir işlevi daha var.
Since there had been a prowler around the house before, it would perhaps be quite natural for your husband to be alarmed by the second one, wouldn't it?
Daha önce de evinizi gözetleyen biri olduysa ikinci seferde... -... kocanızın duruma el koyması gayet doğal değil mi?
I laid there for a second and then I heard it...
Birkaç saniye daha kalakaldım ve sonra duydum...
They'll fire the imagination so that there'll be a 100 men begging for the same privilege when we launch the second rocket.
İkinci roketimizi gönderdiğimizde aynı ayrıcalığa sahip olabilmek için 100 tane adam yalvaracaktır.
It may exist for only a fraction of a second, but... there's something in every frightened person that's as solid as steel.
Saniyenin küçük bir parçasında meydana gelebilir fakat korkmuş her insanda olan çelik kadar katı bir şey.
I've told lies for a lot of different reasons myself, but... There was rarely a time when, if I'd had a second chance I wouldn't have taken back the lie and told the truth.
Ben de farklı sebeplerle bir sürü yalan söyledim ama bazı anlar vardır ki söylediğimiz yalanı geri alıp yerine doğru olanı söylememiz gerekir.
There's a splendid scrap for fourth place, with Tim Randolph in the second Yamura just ahead of Dan Gurney in the Eagle, and Bob Turner in the other BRM.
Dördüncülük için büyük mücadele var. Diğer Yamura pilotu Tim Randolph Eagle pilotu Dan Gurney ve diğer BRM pilotu Bob Turner'in önünde.
There's a Sergeant McCallum that's gonna drop by for a second, just to see if you've buttoned up all right.
Müfettiş McCallum size uğrayacak. Ev güvenli mi diye bakacak.
You, my brother, sit down there for a second and watch this.
Bir saniye burada otur ve beni seyret.
You had me nervous there for a second, huh?
Bir an için beni korkuttunuz be?
Marshal, hold it just for a second, there.
Marshal, bir saniye orada öyle kal.
Thought this was City Hall there, for a second.
Hatta bir anlığına burası belediye binası sandım.
Hang in there for a second.
Bir saniye.
I was... a little startled there for a second.
- Ben kendim de bir an irkildim.
Looked like you had a chance there for a second.
Sanki bir saniyeliğine bir ihtimal var gibi görünmüştü.
There wouldn't be space for a second room.
Başka bir oda için yer yok ki.
But when I tried to put my right hand in the flame, I couldn't hold it there for a second.
Ama sağ elimi aleve sokmaya çalıştığımda, bir saniye bile orada tutamadım.
There's a car, the second year might mean enough money for a house maybe.
İşte bir araba, ikinci yıl yeterli para olursa belki de bir ev alırız.
You stand there for a second.
Biraz şöyle dur.
Yesterday, you said there was... A second cure for melmacian hiccups.
Melmacian hıçkırıkları için ikinci bir çare olduğunu söylemiştin.
However, there will be time for a second, voluntary assignment, the pre-joining announcement of Counselor Deanna Troi and Wyatt Miller.
Yine de, ikinci bir göreviniz daha var, elbette ki gönüllü olarak... Danışman Deanna Troi... ve Wyatt Miller'ın nikah öncesi kokteyli.
I thought you were shaky there for a second.
Bir an titrediğini sandım.
Sorry, I must have drifted away there for a second.
Affedersiniz, bir an için dalmışım.
I guess I lost my happy thoughts there for a second.
Sanırım orada bir an için neşem kaçtı.
Just for a second, mind you and i was back there again... with the dead.
O gece sadece bir saniyeliğine onun eline dokundum. Ve o günlere tekrar geri döndüm.
- l got scared there for a second.
- Bir an korktum.
- I got scared there for a second.
- Bir an korktum.
You faded out there for a second.
Bir an kendini kaybettin.
You want to get out of there for a second?
Buradan çıkmak istiyor musun?
Cindy, when I stand on top of a mountain... and it s taken all my strength and all my courage to get there... just for one second, one second... I feel the truth of my life.
Cindy, Dağın tepesinde dikildiğimde... Cesaretimi ve tüm gücümü aldığında... Sadece bir saniye için, bir saniye...
There will of course be a small price for the second installment.
Tabii ki ikinci taksit olarak küçük bir ücretiniz de olacak.
Wait, pull up there for a second.
Bekle, şuraya bak.
I was worried there for a second.
Bir an için endişelenmiştim.
- Thank you. - Could you just sit there for half a second?
12 yaşında bir çocuk olarak hayatımdaki en büyük heyecan bu büfede çalışmaktı.
Hold your horses there for a second.
Biraz bekle.
Oh-oh, looks like Mr. Major was on the hot seat there for a second, too.
Görünüşe bakılırsa bay büyük adam bir süre daha iktidar koltuğunda kalıyordu.
It was just there for a second.
Bir saniye göründü.
Sometimes I will turn to say something to her, she's not there but just for a second, I don't know why she's not there.
Bazen ona bir şey söylemek için arkamı dönüyorum ama onu göremiyorum. Bir an için neden göremediğimi unutuyorum.
Well, for a second I thought there might be something between us, but...
Bir saniyeliğine aramızda birşeyler olabileceğini düşündüm, am...
I was worried there for a second.
Bir saniye için endişelenmiştim.
Just felt funny there for a second.
Kendimi bir saniyeliğine tuhaf hissettim.
It felt like old times there for a second.
Özür dilerim. Bir an için, anılarım canlandı da.
And just for a moment, you know, just a second, I guess I thought I could stay there forever.
Ve bir an için, sadece bir saniye için, sanırım burada kalabileceğimi düşündüm sonsuza dek.
I was worried there for a second.
Bir an endişelendim.
for as long as i can remember 39
for all i care 74
for all intents and purposes 51
for a while 430
for a few days 45
for all we know 381
for all i knew 20
for all you know 82
for all i know 267
for all eternity 28
for all i care 74
for all intents and purposes 51
for a while 430
for a few days 45
for all we know 381
for all i knew 20
for all you know 82
for all i know 267
for all eternity 28
for all of it 31
for all of us 271
for all our sakes 38
for a while now 24
for a while there 37
for a walk 37
for all of you 34
for a change 108
for an hour 41
for a year 68
for all of us 271
for all our sakes 38
for a while now 24
for a while there 37
for a walk 37
for all of you 34
for a change 108
for an hour 41
for a year 68
for about 65
for any reason 26
for a moment 206
for anyone 32
for a week 61
for a very long time 38
for a drink 22
for another 41
for a minute 130
for a price 83
for any reason 26
for a moment 206
for anyone 32
for a week 61
for a very long time 38
for a drink 22
for another 41
for a minute 130
for a price 83