For a while there traduction Turc
1,094 traduction parallèle
Bullshit. We did. Oh, for a while there we lost it, but we got it back.
Başardık, bir süreliğine kaybettik fakat sonra geri döndük.
You know, Kel, for a while there I was catching up with you.
Biliyor musun, Kel, az kalsın sana yetişecektim.
My gosh, and for a while there, I was attracted to you.
Tanrım! Kısa bir süre için seni çekici bulmuştum.
For a while there, I was worried they were gonna send you to New York during the tournament.
Yo, hayır, beni New York Şehri'ne asla sürükleyemezsin. Bir an orda seni turnuva vakti New York'a gönderecekler sandım.
For a while there, she was with this crazy ex-Green Beret guy, running guns.
Bu süre içinde, devamlı silah kullanan eski yeşil bereli... bir askerle beraber oldu.
We thought for a while there he was a goner.
- Biz gidici diye düşünüyorduk.
For a while there it was really a great marriage.
Bir süre için harika bir evliliğimiz vardı.
For a while there we didn't think he'd pull through.
Bir süre kendini toparlayamayacağını sandık.
I don't know. I haven't been there for a while.
Ben de uzun zamandır gitmedim.
I want you to go in there and lie down in your room for a while.
Odana gidip bir müddet uzanmanı istiyorum.
Just let him sit there for a while, and he'll probably get tired and leave.
Bırak orada bir süre otursun, muhtemelen sıkılıp gider.
While I was there, they beat it out of me that you guys were headed for Texas.
Oradayken yerinizi söylemem için beni bir güzel dövdüler ama onlara sizin Teksas'a gittiğinizi söyledim çocuklar.
And you will stay there for a while?
Burada ne kadar kalacaksınız?
There may not be any more for a while.
Bir süreliğine hiç başka muz olmayabilir.
We might be able to visit your aunt and uncle in Silkeborg, and maybe even stay there for a while.
Mümkün olursa amcanları ziyarete, Silkeborg'a gidebiliriz. Ve sonra belki bir müddet orda kalırız.
You look very comfortable, why don't you stay there for a while?
Çok rahat görünüyorsun, orada biraz kalsana.
He was snoring away for quite a while there, wasn't he, Carla?
Bir süre horladı, değil mi Carla?
Boy, you had us going there for a while.
Bir an inandırmıştın bizi.
Michael, hang around down there for a while. We're gonna come down.
Michael, biz gelene kadar oradan ayrılma.
The humour is that while the guy's out there with a gunnysack, we have dinner in a restaurant and come here for some beers.
Komikliği Diane, adam elinde çuval ile orada beklerken bizim güzel bir restoranda yemek yiyip buraya bira içmeye gelmemiz.
I think you'll stand there for a while then climb back up.
Bence bir süre orada duracak ve ondan sonra yukarı tırmanacaksınız.
It was a blue flash there for a while.
Sadece bir anlığına, mavi bir parıltıydı.
For a while I thought there was another woman.
Bir süre bir başka kadın olduğunu düşündüm.
This is just for a while. Just hang in there.
Bu sadece bir süreliğine Sadece orada vakit geçir.
Just sit there and bleed for a while before you taste some real pain.
Canını iyice yakmadan azıcık otur da kanının tuzlu tadına bak.
Are you one of the people portraying them as the good guys for a while? Yes, sir, I'm afraid I was wrong there.
Sen bir aralar oradakileri iyi adamlar olarak yazanlardan mıydın?
I mean, there would be some extra noise and dust for a while.
Çünkü belli bir süreliğine fazladan ses ve toz olacak.
Leave him hanging out there for a while.
Bırakın orada kalsın.
While I had to stand there and wait for a tow truck.
Bense orada kalıp çekici beklemek zorunda kaldım.
There's a name we haven't heard for a while.
Bu, bir süredir duymadığımız bir isim.
- She's living there for a while.
- Bir süre için orada.
We had been there for a while when this girl walked in.
Orada bir süre oturduktan sonra içeriye bu kız girdi.
I slept there I think, for a while.
Sanırım, kısa bir süre orada uyudum. Sonra da, sabah olunca 45.
I can't go out again for a while, so you'll just have to hang in there.
Bir müddet dışarı çıkamayacağım, idare et.
Normally, I just hang out there with my hopes and dreams for a while, but not this time.
Bud, 60'lar da şahane harici... bir şey demezler miymiş?
Uh, just... just stay right there for a while, uh, Sam.
Biraz bekle Sam.
Then it was all right there for a while, you know.
Sonra, bir süreliğine iyi gitti her şey.
Remember how you got him hooked on film there for a while?
Anımsıyor musun, nasıl da onu bir süre orada filme bağlamıştın?
[AG / CC] And while you're bouncing around there, you might keep your eye out for a nearby crater.
Kraterlere düşmemek için gösterdiğim çabayla
Put it in there for a while.
Bir süre dolaba koyalim.
I'm sorry, it's just that for a while I thought there was this, like...
Özür dilerim, ama bir ara sanki bir şey varmış gibi, yani- -
Maybe you should be there for a while.
Belki sen bir sürede orada kalmalısın.
You're getting to be a big girl now, and there's something I've been putting off telling you for a while.
Gittikçe büyüyorsun, ve bir süredir söylemeyi ertelediğim bir şey var.
While I can't say that football is a metaphor for every aspect of life there are similarities.
Futbolun hayatın her unsuru için bir mecaz olduğunu söyleyemem. Ama benzerlikler var.
And when you're somewhere you ought to be there because... it's not about how long you stay in a place, but what you do while you're there, and, when you go, is that place any better for you having been there.
Ve eğer biryerde isen tam anlamıyla orada olmalısın çünkü bu orada ne kadar kaldığınla ilgili değil oradayken yaptıklarınla ilgili, ve oradan ayrıldığında o yer sen orada bulunduğun için daha iyi bir yer oldu mu?
- Oh, I'm an artist, so I lived up there for a while and worked.
- Ben sanatçıyım, bir süre orada çalıştım.
There's a bird-of-prey on the lookout for us, and she can fire while cloaked.
Peşimizde perdeleme açıkken bile ateş edebilen bir Atmaca var.
While technical skill has a part to play, if there isn't that magical zing when your lips first meet, it can indicate there may not be enough physical compatibility for passion to grow.
Teknik beceri her nakadar oyunun bir parçası olsa da, eğer dudaklar ilk birleştiğinde o büyülü güç yoksa, o iki kişi arasında ki tutkunun büyümesi için gerekli olan fiziksel uygunluğu sağlayacak güçte yoktur.
She even had me going there for a while, but don't believe it.
Beni bile baştan inandırdı, ama inanma.
We go in there we're in there for a while, then we come back out here.
Oraya girip bir süre orada kalacağız, ondan sonra da dışarı çıkacağız.
While the number field sieve is the best method currently known... there exists an intriguing possibility for a far more elegant approach.
Rakamlar dünyasında bugün bilinen en iyi yöntem var olan bütün olasılıklara yaklaşımların seçkin olmasıdır.
for as long as i can remember 39
for all i care 74
for all intents and purposes 51
for a while 430
for a few days 45
for all we know 381
for all you know 82
for all i know 267
for all i knew 20
for all of it 31
for all i care 74
for all intents and purposes 51
for a while 430
for a few days 45
for all we know 381
for all you know 82
for all i know 267
for all i knew 20
for all of it 31
for all eternity 28
for all of us 271
for all our sakes 38
for a while now 24
for a walk 37
for all of you 34
for a change 108
for an hour 41
for a second there 70
for a year 68
for all of us 271
for all our sakes 38
for a while now 24
for a walk 37
for all of you 34
for a change 108
for an hour 41
for a second there 70
for a year 68
for about 65
for any reason 26
for anyone 32
for a moment 206
for a week 61
for a very long time 38
for a drink 22
for another 41
for a minute 130
for a price 83
for any reason 26
for anyone 32
for a moment 206
for a week 61
for a very long time 38
for a drink 22
for another 41
for a minute 130
for a price 83