For one minute traduction Turc
911 traduction parallèle
Don't you behave yourself for one minute?
Bir dakika bile uslu duramaz mısın?
I for one minute.
Uzun sürmez. Oturup dinlen.
- Just for one minute?
- Bir dakika?
I assure you, I never believed it for one minute... but this Schultz...
Sizi temin ederim ki bu duruma bir dakika bile inanmadım ama şu Schultz yok mu...
I cannot risk this ship or men for one minute not covered by orders.
Emirlerimde olmayan bir fazla dakika için gemiyi ve adamları riske atamam.
Don't think for one minute that I don't know about it.
Sanmayın ki bundan haberim yok.
Don't you let me get away for one minute.
Bir dakikalığına bile uzaklaşmama izin verme.
I couldn't make it stick for one minute.
Bunu bir an için bile kanıtlayamam.
Have you ever bothered for one minute to understand how someone else might feel?
Hiçbir dakika başkalarının nasıl hissettiğini anlamaya çalıştın mı?
You don't want to quit, not for one minute.
Emniyetten istifa etmemelisin, hem de hiç.
If I could be on the stage for one minute, to see all those people looking up at me listening, admiring...
Keşke sahneye çıkıp, bana hayran olan, beni dinleyen onca insanı... bir an görebilseydim...
- Well, if you think for one minute that I'm going to put up with a...
- Bir dakika düşünürsen buna tahammül edemeyeceğimi...
! - You think for one minute that I wouldn't?
Gitmediğimi mi düşündün?
They just can't be left alone for one minute.
Onları bir dakika yalnız bırakmağa gelmez.
Not for one minute.
Bir dakika bile...
You didn't love him and you never for one minute thought he loved you.
Siz onu sevmediniz ve onun sizi sevdiğini hiç düşünmediniz.
But it's enough when they are murderers for one minute a day.
Ama günde bir dakika bile cinayete bulaşmaları yeter.
That's why you can't forget for one minute.
- Bu yüzden bir dakikalığına bile bunu aklından çıkaramazsın işte.
Do you think for one minute that Tom Morrison's forgotten that you killed his two sons?
Tom Morrison, bir dakika olsun iki oğlunu öldürdüğünü unuttu mu sanıyorsun?
I never gave you up, Mac, not for one minute.
Senden ümidimi hiç kesmedim, Mac, bir dakika için bile.
He was looking, you see, for one minute human error... in a scheme of almost superhuman subtlety.
Gördüğünüz gibi, planlanmış insanüstü bir ustalıkla neredeyse bir dakikalık hataya bakıyor.
Be a psychiatrist for one minute longer.
Bir dakika daha psikiyatrist ol.
Hang on to being a human for one minute longer!
Bir dakika daha insan olarak kal.
Can you imagine for one minute that I want to see them hurt?
Çocukların üzülmesini isteyeceğimi mi sanıyorsunuz?
And don't you think for one minute I don't appreciate it.
Ve sen bu tür şeyleri bir dakika bile düşünmezsin.
It's been one minute and thirty seconds, but thank you for the memories.
1 dakika 30 saniyelik hatıralar için teşekkürler.
But Blackie and anywhere from one to 20 hoodlums will be here any minute, screaming for it.
Fakat Blackie ve 20 serserisi her neredeyse her an burada olup yaygara yapabilir.
And that their contempt of truth shall not go unpunished I shall ask their indictment for perjury on the same evidence that in one minute will prove the identity of these defendants with that of 22 active members of the mob that stormed and burned the jail and lynched Joseph Wilson!
Ama gerçeğe ihanetleri cezasız kalmayacak. Ben de birazdan ortaya koyacağım ve davalıların 22'sinin birden hapishaneyi basıp Joseph Wilson'ı yakarak linç ettiklerini gösteren kanıtı onların yalancılıktan yargılanması için de kullanacağım!
I don't believe for a minute that they love one another.
Birbirlerini sevdiklerine bir an bile inanmıyorum.
Not for one small minute.
Bir dakika bile.
And if it had been only one hour, one minute it would have been worth throwing away everything for.
Yalnızca bir saat, bir dakikam olsaydı her şeyi bırakmaya değerdi.
One minute they were picking hymns for the wedding...
Bir bakıyorsun düğün için dua seçiyorlar...
That's his association with Damon and Pythias. Hey, wait a minute. If that road isn't wide enough for two wagons to pass, what do you do when you meet one coming down?
Damon ve Pythias ile olan ilişkisi budur.
He must've spotted you for one of Riling's gun men the minute he saw you.
- Riling için çalıştığını biliyordu.
May I have one of them for a minute?
Birini bir dakikalığına alabilir miyim?
Don't con me, sheriff. The minute this gun is loaded, one of you brave boys might decide to go for the rye just to fire it. And if you fired it, that might alert a few state cops down there, and the game would be over, wouldn't it?
Bana numara yapma, şerif. bu tüfek doldurulduğu anda, siz cesur çocuklardan biri onu ateşlemek için harekete geçmeğe karar verebilir ve ateş ettiği taktirde, aşağıdaki bir kaç eyalet polisini harekete geçirebilir ve oyun biter.
Okay, I guess we could put you down for three one-minute spots.
Pekala, sanırım sana üç adet 1'er dakikalık reklam ayarlayabiliriz.
Honestly, can't you fellas stay out of trouble for one single minute?
Bir dakika olsun başınızı derde sokmasanız olmaz mı?
I'll listen for one more minute.
Seni bir dakika daha dinleyebilirim.
You stay here, however, for I shall weave back in just one minute.
Bununla birlikte, siz burada kalın, çünkü tam bir dakika içinde döneceğim.
Well, she stopped for a minute when I called to her, and then she said, "There's no one home. There's no one home at all."
Seslendiğimde bir an durdu, sonra dedi ki, "evde kimse yok, hiç kimse yok."
For a minute I thought they was shooting at us from one of them countries over in Europe.
Bu kadar kısa bir sürede,... bu atışı nasıl yaparlar? Hem de ta Avrupa'dan.
Now, you wait just one minute and I'll have some sugarcane for you.
Şimdi, sadece bir dakika bekle... sana şekerkamışı bulacağım.
J ERRY, WHY DON'T YOU LISTEN TO ME FOR ONE MINUTE, WILL YOU?
Derdin ne anlamıyorum.
The day of departure would have been a black one for me, as it was for everyone but Captain Bligh, except that I didn't have a minute to dwell on it.
"Gidiş günümüz benim için de kara bir gündü..." "Kaptan Bligh dışında herkes için olduğu gibi..." "... ama benim bu konuda çene çalmaya vaktim yoktu. "
All right, so even if it were true, and I don't believe for one single minute that it is, there're an awful lot of other soldiers here that can take care of it.
Tamam, doğru bile olsa, ki bir an bile öyle olduğuna inanmıyorum, Burada bu işin icabına bakacak bir sürü asker var.
One minute, for the photo.
Bir dakika poz verin.
I'm not going to take it, not for one by God minute.
Almayacağım, bir saniye bile tereddüt etmem.
One minute you throw me out, and the next minute you got a chore for me.
Bir dakika önce beni dışarı atıyorsun, Bir dakika sonra ise benden birşey yapmamı istiyorsun.
- We've got one minute for what?
- Ne için bir dakikamız var?
Can't you stop being nosy for just one minute?
Bir dakikalığına dahi olsa meraklı olmayı kesemez misin?
for one thing 438
for one 714
for one moment 21
for one night 42
for one day 34
for one second 35
one minute 770
minutes 10070
minute 230
minutes ago 1231
for one 714
for one moment 21
for one night 42
for one day 34
for one second 35
one minute 770
minutes 10070
minute 230
minutes ago 1231
minutes left 108
minutes later 237
minutes late 216
minutes a day 23
minutes of fame 17
minutes from now 35
minutes after 24
minutes and 132
minutes or less 26
minutes away 180
minutes later 237
minutes late 216
minutes a day 23
minutes of fame 17
minutes from now 35
minutes after 24
minutes and 132
minutes or less 26
minutes away 180
minutes earlier 24
minutes or so 48
minutes past 17
minutes early 39
minutes and counting 20
minutes to go 37
minutes before 19
minutes from here 32
minute walk 26
minute warning 37
minutes or so 48
minutes past 17
minutes early 39
minutes and counting 20
minutes to go 37
minutes before 19
minutes from here 32
minute walk 26
minute warning 37
minute break 62
minute head start 21
minutes to 18
minutes in 16
minutes out 89
minutes tops 31
minutes long 16
minutes now 16
minute head start 21
minutes to 18
minutes in 16
minutes out 89
minutes tops 31
minutes long 16
minutes now 16